Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Marka Hukukunda Dikkat ve Özen Yükümlülüğü

Care Liability in Trademark Law

Salih POLATER

Marka hakkının ihlali sonucu ileri sürülecek hukuki taleplerden biri de tazminat talebidir. Bu talepte bulunulması konusunda kusurun varlığının, özellikle mütecavizin gerekli dikkat ve özeni gösterip göstermediğinin tespiti büyük bir önem taşımaktadır. Zira marka hakkının ihlali, marka taklit edilerek üretilen ürünü üreten üretici veya o malları üreticiden alıp satan ithalatçı, toptancı, perakendeci gibi farklı sınıflardaki kişiler tarafından gerçekleştirilebilmektedir. Ancak bu kişilerin kullandıkları markalara ilişkin bilgi düzeyleri ve marka araştırması yapma imkânları birbirinden farklılık arz ettiği için göstermeleri gereken dikkat ve özen yükümlülüğünün tespiti her zaman kolay olmamaktadır. Bu çalışmada marka hakkını ihlal eden üretici, ithalatçı, toptancı ve perakendecinin Türk, Alman ve İsviçre hukuklarına göre göstermeleri gereken dikkat ve özen yükümlülüğü ele alınmaktadır.

Dikkat ve Özen Yükümlülüğü, Kusur, Marka.

Compensation claim is one of the legal claims that can be asserted as a result of trademark infringement. In order to assert a compensation claim; proof of fault and especially infringer ’s sensitivity for obligatory care play critical role. Otherwise trademark rights can be infringed by producer who imitates the product unlawfully, importer, wholesaler and retailer. However, it is not always easy to determine the duty of care because each infringer has a different level of knowledge about products and market research capability. This study aimed to investigate the care liability of producer, wholesaler, importer and retailer according to Turkish, German and Switzerland law.

Care liability, Fault, Trademark.

I. Giriş

Günümüzde teknolojinin hızla gelişmesi ve buna bağlı olarak pazarda aynı kalitede benzer ürünlerin ve hizmetlerin sayılarının artması, işletmeler arasında büyük bir rekabetin yaşanmasına sebep olmaktadır. Böyle bir ortamda piyasadaki çok sayıda mal ve hizmet arasından tercih yapmak zorunda kalan tüketiciler de karar vermekte zorluklar yaşamaktadırlar. Bu sebeple, işletmeler için ürettikleri bir malın veya hizmetin tüketici tarafından tercih edilmesini sağlamak büyük bir önem taşımaktadır. Tüketicinin seçim kararında etkili olan en temel faktörlerden biri ise ürünün markasıdır. İşletmeler, oluşturdukları markalar ile ürünlerini tanıtmayı ve müşteri sadakati oluşturarak, ürünlerinin ve hizmetlerinin yeniden tercih edilmelerini ve satışların devamlılığını garanti altına almayı hedeflemektedirler1.

İşletmelerin ticari başarıları ve devamlılıkları için büyük bir öneme sahip olan markaların başkaları tarafından taklit edilmesi, haksız kazançlara yol açmakta ve bu yolla hak sahiplerine büyük zararlar verilebilmektedir. Bu sakıncaları engellemek için modern hukuk sistemlerinde marka üzerinde sahibine tekel hakkı verilmektedir. Bu sayede marka, sadece marka sahibi veya onun izin verdiği kişiler tarafından ticari olarak değerlendirebilmekte; marka sahibi, markası için yaptığı yatırımların karşılığını alarak yeni yatırımlar için teşvik edilmiş olmaktadır.

Ancak marka sahibine tekel hakkı verilmesi, markanın korunması adına tek başına yeterli olmayacaktır. Aynı zamanda, marka sahibine, marka üzerindeki haklarının başkaları tarafından ihlal edilmesi halinde etkin bir şekilde hukuki yollara başvurma imkânı da tanınmalıdır. Ticaretle Bağlantılı Fikri Mülkiyet Hakları Anlaşması’nın (TRIPS)2 III. Kısmı’nda da öngörüldüğü üzere marka sahibi, tecavüz teşkil eden fiilleri etkin biçimde önleyebilmek için, ihlale neden olduğu tespit edilen malların ticaret kanalları dışına çıkartılmasını, imha edilmesini ve uğradığı zararın telafi edilmesini talep etme hakkına sahip olmalıdır3.