Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kontrgarantiye Başvurulamayan Hallerde Teminat Mektubunu Ödeyen Bankanın Lehtara Rücu Meselesi

Huriye Reyhan DEMİRCİOĞLU

ÖZET:

Bir gayri nakdi kredi aracı olarak uygulamada sıkça kullanılan banka teminat mektupları, kullanımındaki sıklığa paralel bir biçimde pek çok meseleyi de beraberinde getirmektedir. Bu meselelerden birisi de teminat mektubunu tazmin eden bankanın, lehtara, kontrgaranti dışında bir rücu imkânının bulunup bulunmadığıdır. Uygulamada ve doktrinde konuya ilişkin çeşitli görüşler ileri sürülmüş olmakla beraber, üzerinde uzlaşılmış belli bir görüşün meseleye çözüm getirmiş bulunduğunu söylemek zordur. Bu bakımdan halen önemini ve güncelliğini koruyan bu konu üzerinde, özellikle borçlar hukukumuzun temel müesseselerinden olan vekâletsiz iş görme ve sebepsiz zenginleşme ile BK. m. 51 hükmü çerçevesinde bir değerlendirme yapılması, uygulamacılar açısından faydalı olur.

Anahtar Kelimeler: Banka teminat mektupları, rücu ilişkisi, lehtara rücu imkânı, vekâletsiz iş görme, sebepsiz zenginleşme, BK. m. 51.

I. Giriş

Lehtar ın muhataba olan borcunu yerine getirmediğinin kendisine yazılı olarak bildirilip talepte bulunulması üzerine; protesto keşidesi , hüküm istihsali veya borçlunun rızası gerekmeksizin, mektupta yazılı meblağı muhataba derhal ödeyen banka, ödediği bu meblağı çoğu kez, aynı zamanda kontrgaran sıfatı ile ilişkiye dahil olan lehtardan1 veya temel ilişki noktasında üçüncü kişi durumundaki2 kontrgarandan rücuen geri alır. Fakat, istisnaî de olsa, bankanın, verdiği teminat mektubunu bir karşı garanti ile teminat altına almamış olması veya mevcut kontrgarantinin ehliyetsizlik, yetkili kişilerin imzalarındaki eksiklik veya irade sakatlığı gibi sebeplerle geçersiz bulunması mümkündür. Böyle bir durumda kontrgarantiye başvuramayan bankanın, teminat mektubu verilmesine yol açan temel ilişkinin borçlusu durumundaki lehtara rücu edip edemeyeceği, gerek 11.06.1969 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında3 gerek sözkonusu kararın ardından doktrinde tartışılmıştır.

Yargıtayımızın 11.06.1969 tarihinde verdiği İçtihadı Birleştirme Kararına konu olan olay, muvakkat ithalat sebebiyle ertelenen gümrük vergi ve resimlerinin temini için başka kişilerle akdettikleri kredi ve kontrgaranti anlaşmalarına dayanarak bankaların ithalatçı vergi mükellefi şahıs lehine gümrük idaresine verdikleri teminat mektuplarıyla ilgilidir. Bu kararında Yüksek Mahkeme, öncelikle, sözkonusu teminat mektubunun niteliğinin -13.12.1967 tarihinde verdiği içtihadı birleştirme kararıyla vardığı sonucu teyit eder biçimde4- kefalet değil; BK. m. 110'da düzenlenen üçüncü şahsın fiilinin, taahhüt niteliğinde bir garanti sözleşmesi olduğunu hükme bağlamıştır. Daha sonra, bankanın, teminat mektubu sebebiyle muhataba (gümrük idaresine) yaptığı ödemeyi lehtardan (gümrük vergisi mükellefi ithalatçıdan) rücuen isteyip isteyemeyeceği meselesi üzerinde durmuştur. Bu noktada Yüksek Mahkemenin muhtemel bir rücuya dayanak olarak, kefilin rücu hakkına ilişkin BK. m. 496'ya, genel olarak kanuni halefiyeti düzenleyen BK. m. 109 ile sigortacının kanuni halefiyetine ilişkin TTK. m. 1301'a, müteselsil sorumluluktaki rücu hükümlerine (BK. m. 146 - 147) değindiği; ayrıca vekâletsiz işgörme ve sebepsiz zenginleşme hükümleri ile BK. m. 51'i, gündeme getirdiği görülmektedir. Ancak netice olarak Yüksek Mahkeme, bu hükümlerin hiçbirisinin sözkonusu olay bakımından uygulanamayacağını kabul etmiş, dolayısıyla bankanın lehtara rücu edemeyeceğine hükmetmiştir.