Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

The Business Judgment Rule: İşadamı Kararı Mı Yoksa Ticari Muhakeme Kuralı Mı?

Sibel HACIMAHMUTOĞLU

Bu makalenin konusu Anglo-Amerikan hukuk sisteminde yer alan “the business judgment rule” kuralının açıklanması ve niteliğine dayanarak Türk hukukunda Türkçe bir karşılığın (ticari muhakeme kuralı) önerilmesidir. Makale yeni Türk Ticaret Kanunu’nun ticari muhakeme kuralını düzenleyip düzenlemediğini de incelemektedir. The business judgment rule hem İngiliz hem Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) içtihat hukuku içinde doğmuş ve gelişmiştir. Kural, İngiliz hukukunda anonim ortaklığın yöneticilerinin bağlılık yükümlülüğü ile ilgilidir. Bağlılık yükümlülüğü Re Smith and Fawcet Ltd. kararında öznel (sübjektif) ölçütle belirlenmiştir. İyiniyetle neyin ortaklığın yararını en iyi şekilde gerçekleştireceğine karar verilirken, takdir yetkisini mahkeme değil, yöneticiler kullanmalıdır. Ancak bu öznel ölçütte bile, eğer hiçbir makul yöneticinin ortaklığın yararını en iyi şekilde gerçekleştireceğine inanarak o kararı almış olması mümkün değilse, yönetici bağlılık yükümlülüğüne aykırı hareket etmiş olur. Ticari muhakeme kuralı, ABD’de Delaware eyaleti mahkemeleri tarafından yaratılmış ve geliştirilmiştir. Kural, yöneticilerin gerekli bilgiyi edinmiş olarak, iyiniyetle ortaklığın yararını en iyi şekilde gerçekleştireceklerine inanarak ve çıkar çatışması içinde bulunmadan karar aldıklarını karine olarak kabul eder. Karinenin aksi davacı tarafından ispat edilmediği sürece, mahkeme yöneticilerin ticari muhakemesi yerine kendi kararını koymayacaktır. Kuralın bu üç şartının aksinin davacı tarafından ispat edilmesi gerekliliği nedeniyle, kural ABD’de hem yöneticileri hem yöneticilerin kararlarını korumak için etkin bir araç olarak işlev görür. Makalede Anglo-Amerikan hukuk sisteminde doğup, gelişen ticari muhakeme kuralının özellikleri ışığında, Türk Ticaret Kanunu’nun 369(1) madde hükmünün ticari muhakeme kuralını benimseyip benimsemediği ve Türk hukukunda yöneticilerin kararlarına ticari muhakeme kuralının uygulanıp uygulanamayacağı da değerlendirilmiştir.

The business judgment rule, anonim ortaklık, özen yükümlülüğü, bağlılık yükümlülüğü, özen ölçütü, ispat yükü.

The subject of this article is to explain the business judgment rule in the Anglo-American legal system, and then relying on its nature suggests a Turkish term for the rule in Turkish law. The article also examines whether the new Turkish Commercial Code has adopted the business judgment rule. The business judgment rule has been originated and developed in case law both in England and in the United States of America (USA). It relates the directors’ duty to act bona fide in good faith in the best interests of the company and its shareholders in English law. The duty to act bona fide is subjectively formulated in Re Smith and Fawcet Ltd. Corporate directors must exercise their discretion bona fide in what they consider, not what a court may consider, to be in the best interests of the company. However, even under this subjective test if no reasonable director could have believed that his/her action was in the best interests of the company, a director will breach his/her duty. The business judgment rule has been established and developed by Delaware courts in the USA. It is a presumption that in making a decision, corporate directors acted on an informed basis, in good faith and in the best interests of the company, and without a conflict of interests. If this presumption is not rebutted by the plaintiff, the court will not second-guess directors’ business judgment. Giving these threshold requirements of the rule to be rebutted by the plaintiff, the rule functions as an effective device to protect both directors and their decisions in the USA. In the light of features of the business judgment rule as established in the Anglo-American legal system, it is also considered, in this article, whether article 369(1) of the Turkish Commercial Code regulates the business judgment rule and applies directors’ decisions in Turkish law.

The business judgment rule, public limited company, duty of care, duty to act bona fide in the best interests of the company, standard of care, the burden of proof.

I. GİRİŞ

Bir ülkede anonim ortaklıkların verimli ve etkin faaliyet göstermesi, o ülkenin ekonomisinin sağlıklı gelişmesine ve büyümesine katkıda bulunur. Anonim ortaklıkta rol oynayan pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri gibi çıkar sahiplerinin rollerinin hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi ise anonim ortaklıkların verimli ve etkin çalışmasını sağlar. 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu (TTK)1 yönetim kurulu üyelerinin yükümlülüklerini düzenleyen yeni hükümlere yer vermiştir. Bunlardan biri de yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerin bağlılık ve özen yükümlülüklerine ilişkin TTK’nın 369. madde hükmüdür. Hükmün gerekçesinde İngilizce “the business judgment” kuralına yer verilmiş; karşılığı olarak da “işadamı kararı” terimi kullanılmıştır2. “The business judgment rule” İngiliz ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hukuk düzenlerinin dahil olduğu Anglo-Amerikan hukuk sisteminde yönetim kurulu üyelerinin ve yöneticilerin3 güven ve sadakat temeline dayanan yükümlülüklerinin (fiduciary duties) önemli bir bölümünü oluşturur. Ancak İngiliz hukuk düzeni ile ABD hukuk düzeni aynı hukuk (Anglo-American) sistemine dahil olmakla birlikte, bu iki hukuk düzeni arasında farklılıklar bulunmaktadır. “The business judgment” kuralı bu iki hukuk düzeninde de yer almasına karşın aralarında farklılıklar bulunan konulardan biridir.

Terim olarak “the business judgment rule” ABD hukuk düzeninde kullanılan bir ifadeyken İngiliz hukuk düzeninde aynı ifade yer almasa da; kuralın işlevini; yöneticilerin iyiniyetle ortaklığın yararını en iyi şekilde gerçekleştireceğine inandığını yapma ve yetkilerini veriliş amaçlarına uygun kullanma yükümlülüğü birlikte yerine getirir.

Bu çalışmada “the business judgment” kuralının Anglo-Amerikan hukuk sisteminde neyi ifade ettiği anlatılarak, hem TTK’da böyle bir düzenlemeye yer verilip verilmediği, hem TTK’nın gerekçesinde kullanılan Türkçe karşılığın (işadamı kararı) yerinde olup olmadığı tartışılmış; kuralın niteliğinden hareketle, Türkçe karşılık da önerilmiş ve kullanılmıştır.