Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İnsan Öldürme Suçu Açısından Olası Kast - Bilinçli Taksir Ayrımının Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirilmesi

The Evaluation of The Distinction of Probable Intention - Willful Negligence on Homicide Offences in the Light of the Judgments of Court of Appeal

Batuhan AKTAŞ

Suçun, failin dış dünyada meydana getirdiği iradi haksızlık şeklindeki tanımı, onun yalnızca maddi yönünü ifade etmektedir. Oysaki modern ceza hukukunda artık failin yalnızca hareketine önem veren objektif sorumluluk anlayışı terk edilmiş ve kişi ile fiili arasındaki psikolojik bağa dayanan subjektif sorumluluk anlayışı kabul edilmiştir. Bunun sonucu olarak suçun oluşması için maddi unsurun yanı sıra manevi unsur da aranan bir koşul halini almıştır.

Manevi unsurun görünüş şekilleri ise kast ve taksirdir. Ceza hukukundaki esas sorumluluk anlayışı kast olsa da istisnai olarak suçların taksirli hali de cezalandırılmaktadır. İnsan öldürme suçunda da kanunkoyucu taksiri suçun bir unsuru olarak öngörmüş ve kastın yanı sıra TCK m.85’te taksirle öldürmeyi düzenlemiştir. Ceza hukukunun en önemli ve karmaşık konularından olan kast ve taksirin, insan öldürme suçu açısından ayrımının iyi yapılması gerekmektedir. Bu gereklilik suçun manevi unsuruna göre uygulamada bir takım farklı sonuçların (oluşacak suç, yaptırım, iştirak, teşebbüs vb.) ortaya çıkma ihtimalinden kaynaklanmaktadır.

Çalışmada, insan öldürme suçu açısından taksir-kast ayrımı ele alınacak olup, Yargıtay’ın uygulamada belirttiği ölçütler ve görüşler değerlendirilecektir.

İnsan Öldürme, Kast, Taksir, Manevi Unsur, Bilinçli Taksir-Olası Kast Ayrımı.

Definition of the crime as the voluntary injustice brought by the offender in outside world, only expresses the material aspect of it. However, the objective responsibility understanding which only cares about the action of the offender has been left today in modern penal law and subjective responsibility understanding, which is based on the psychological connection between the person and the action, has been adopted. As a consequence, the moral element in addition to the material one has become a condition sought for the emergence of a crime.

Forms of appearance of the moral element are intent and negligence. Although the actual understanding of responsibility in the penal law is intent, negligent offences are also punished exceptionally. Lawmaker has anticipated negligence as an element of the crime in homicide and regulated negligent murder along with the intent in article 85 of the Turkish Penal Code. It is necessary to differentiate intent and negligence, which are among the most important and complicated issues of the penal law, properly in terms of homicide crime. This necessity originates from the possibility of emergence of different results (crime, sanction, participation, attempt etc. to be occurred) in practicing according to the moral element of the crime.

In this study, negligence-intent differentiation shall be handled in terms of the homicide crime and criteria and opinions stated by the Supreme Court in practice shall be evaluated.

Homicide, Intent, Negligence, Moral Element, Conscious Negligence-Possible Intent Differentiation.

I. Giriş

Ceza hukukunda failin sorumluluğu günümüzdeki halini alana kadar değişik evrelerden geçmiştir. Çağdaş ceza hukukunun temelini oluşturan sübjektif sorumluluk anlayışından önce, kişinin dış dünyada bir haksızlık meydana getirmesini yeterli gören ve oluşan haksızlık ile fail arasında psikolojik (sübjektif) bir bağın olmasına önem vermeyen objektif sorumluluk anlayışı kabul edilmişti1. Bu anlayış neticesinde, kişinin kendi iradesinin ürünü olan bir davranışta bulunması ve ortaya çıkan netice ile bu davranış arasında bir nedensellik bağının bulunması failin cezalandırılması açısından yeterliydi2,3.

Buna karşılık günümüzde bu anlayış terk edilerek, modern ceza hukukunun temelini oluşturan ilkelerden biri olan kusur sorumluluğu, diğer bir ifadeyle, sübjektif sorumluluk kabul edilmiştir. Sübjektif sorumluluğun en önemli sonucu, failin kusurunun aranması ve yine faile, ancak kusuru ile orantılı olarak ceza verileceğinin öngörülmesidir. Dolayısıyla, failin hareketinin iradi olması veya hareket ile netice arasında nedensellik bağının bulunması suçun oluşması için yeterli olmayacak, ayrıca kişinin suçun manevi unsurunu oluşturan kastının veya taksirinin de bulunup bulunmadığı araştırılacaktır. Kişinin kastının veya taksirinin olmadığı durumlarda, artık suçun oluştuğundan söz edilemeyecektir.

Türk Ceza Kanununda, her ne kadar suçun asıl manevi unsuru kast olarak belirlenmiş olsa da, kanunkoyucu istisnai olarak bazı suçların taksirle de işlenebileceğini açıkça düzenlemiştir. Bu bakımdan insan öldürme suçu, doğrudan kastla veya olası kastla işlenebileceği gibi basit veya bilinçli taksirle de meydana gelebilir4. Bundan dolayı, kişinin hangi suçtan sorumlu olacağının belirlenebilmesi için manevi unsurun muhakkak surette tespiti gerekmektedir5.