Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk- Alman Anayasa Hukukunda Devlet ve Din'in Kesişmesi

Ahmet Mert DUYGUN,Vinzent VOGT

I. GİRİŞ

Devlet ve dini cemaatlerin ilişkisi hukuki uyuşmazlıklar açısından tarihsel olarak gelişmekte olan ve hassas bir konudur. Almanya ve Türkiye bu bağlamda çok farklı tarihsel ve kültürel durumlarla karşı karşıya gelmiştir. Örneğin Federal Almanya Cumhuriyeti'nin Anayasasını hazırlayan Parlamenter Konsey, Devlet Kilise Hukuku konusunda Weimar Anayasası'na gönderme yapmıştır. Buna karşılık Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1982 Anayasası'nın halkoylaması ile kabul edilmesinin ardından nihai haline gele kadar birçok anayasa değişikliğine şahit olmuştur. Bu çalışma bağlamında Almanya ve Türkiye'de dini cemaat ve devletin kesişimi karşılaştırmalı olarak değerlendirilecektir. Bu sorunu, en çok tartışılan Kilise ve Devlet ayrılığından ayırmak kolay olmasa da birçok farklı perspektifleri göz önünde bulundurmak da mümkündür. Türk Anayasa Hukuku'nda laiklik kavramının ve Alman Anayasa Hukuku'nun yaşam biçimleri açısından tarafsızlığına kısaca değinilmesinin ardından her iki hukuk sistemindeki işbirliği yapan hatta bütünleşmiş olan anayasal kurallar ve kurumlar ele alınacaktır.

Konu güncelliğini korumaktadır: 2014 yılı başında Türkiye Cumhuriyeti ilk kez bir kilisenin- yani bir hristiyan ibadethanesinin- inşa edilmesine karar vermiştir. Almanya'da ise başörtüsüne camilere ve "Anavatanın İslamlaşmasına'" ilişkin tartışmalar süregelmektedir. Bu da Devlet ve bütün dini cemaatler arasındaki ilişkin dine ilişkin anayasal kuralların yanında önemli toplumsal noktalar içerdiğini göstermektedir. Bu toplumsal noktalara örnek olarak azınlıkların korunması ve eşit davranılması ya da laikleştirilme gösterilebilir. Bundan dolayı anayasal normlar toplumsal ve siyasal açıdan yaşanan gerçekliğe ilişkin her zaman bir dayanak oluşturmaktadır.

Bu çalışmada sorunun incelenmesi kurumsal anlamda kesişim ile sınırlanmakta, bireysel din özgürlüğünün yerine getirilmesi devlet ve kamusal anlamda dahi çalışmanın konusunu oluşturmamaktadır.