Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Normları Karşısında Kamu Görevlilerinin Toplu Pazarlık ve Grev Hakları

Public Officals’ Collective Bargaining and Strike Rights in Face of International Labour Organization’s Norms

Osman SARI

Ülkemizde, kamu görevlilerine veya memurlara sendikal hakların tanınmasının üzerinden öyle uzun yıllar geçmemiştir. Ancak buna rağmen, kısa sürede memur sendikacılığı alanında önemli ilerlemeler ve gelişmeler kaydedilmiştir.

Önceleri, Uluslararası Çalışma Teşkilatı’nın Türkiye tarafından kabul edilmiş uluslararası sözleşmeleri temelinde başlayan kamu görevlileri sendikacılığı, artık günümüzde işçi sendikacılığından beklenen gelişmelerin çok ilerisinde yer almıştır. Bilindiği gibi kamu görevlileri sendikacılığı, devletin kamu kudretini elinde bulunduran memurların veya ülkeyi yöneten bürokrasinin omuzlarında gelişmektedir.

Neden asıl gelişme işçi sendikacılığından beklenirken, geriden gelen memur sendikacılığı, işçi sendikacılığının önüne geçebilmiştir? Çünkü kamu görevlileri sendikacılığının önünü tıkayan yasal engeller, iktidar ve muhalefetin de katkılarıyla birlikte kaldırılmıştır. Bu arada önce 1982 Anayasasındaki sendikal örgütlenmeye ilişkin maddeler veya hükümler değiştirilip sendika kurma ve sendikal faaliyet hakları tanınmıştır. Fakat henüz tanınmamış olan toplu sözleşme hakkı ise, önce 2010 yılında Anayasanın 128 ile 53./III,IV maddeleri değiştirilip anayasal engeller kaldırılmış, daha sonra da 2012 tarih ve 6289 sayılı Kamu görevlileri Sendikaları Kanunu çıkarılarak Türkiye’de ilk defa Kamu görevlilerine gerçek bir toplu pazarlık hakkı tanınmıştır.

Kamu Görevlisi, Kamu Sendikaları, Uluslararası Çalışma Örgütü, Sendikal Haklar ve Sendikal Faaliyet, Sendika Hakkı, Toplu Sözleşme Hakkı, Mutabakat Metni.

It has not been so many years since the recognition of union rights for the public officials or civil servants in our country. Despite this, there has been significant progress in the field of unionism among civil servants.

It initially started on the basis of accepted agreements of the International Labour Organisation by the Turkish Government. However currently, the unionism of the civil servants developed far beyond than the expected development from the labour unionism.

As is well known, the unionism of public officials is evolving on the shoulders of the officers that are in possession of the public power of the bureaucracy that governs the country.

How come the development of the newly started public officials unionism was able to be in front comparing to the development of the labour unionism against the expectations? Because, the legal barriers which were blocking the developments of public officials unionism, have been removed with the contributions of both the government and the opposition.

The constitutional modification took place in 2010 on the articles 128 and 53/III, IV for the (collective) bargaining rights which have not yet been granted and the constitutional obstacles removed. Flowingly the 6289 numbered “Public Servants’ Unions Law” introduced in 2012 and the Constitutional Collective Bargaining Rights became fully usable by public officials for the first time in Turkey.

Public Official, Public Unions, International Labour Organisation, Union Rights and Union Activity, Union Recognition, Collective Bargaining, Memorandum of Understanding.

I. GİRİŞ

Son yıllarda, özellikle son elli yılda, işçi sendikacılığının tam aksine, hem dünya ülkelerinde, hem de ülkemizde kamu görevlilerinin sendikal örgütlenme ve toplu pazarlık haklarında, gerek örgütlenme, gerek sağlanan hakların düzeyi bakımından önemli değişmeler ve gelişmeler dikkati çekmektedir.

Hâlbuki Türkiye’de Kamu görevlilerinin sendikal hakları, özellikle de toplu sözleşme ve görev haklarının bulunup bulunmadığı uzun bir zamandan beri tartışma konusu olmuştur. Aynı tartışma kamu görevlilerinin sendikal örgütlenme mücadelesi verdiği yıllarda, kamu görevlilerinin sendika kurma haklarının bulunup bulunmadığı konusunda da yaşanmış, hatta kamu görevlilerinden bazıları sendika kurma hakkını tanıyan özel bir yasanın çıkarılmasını beklemeden fiili durum yaratarak 1990’lı yıllarda sendikalarını kurmuşlardır. İşte bu nedenle, Türkiye’de memur sendikacılığının ikinci döneminin başlangıcını 1990’lı yıllar olduğu ileri sürülmüştür.1 Bilindiği gibi, memur sendikacılığında birinci dönem, 1961 Anayasası’nın tüm çalışanlara sendikal örgütlenme hakkı verdiği, 1965 tarihli 624 sayılı Devlet Personel Sendikaları Kanunu’nun yürürlükte olduğu 7 yıllık süreyi kapsayan dönemdir.

1991 yılının sonlarında, iktidarı oluşturan DYP-SHP koalisyonu, kamu görevlilerine, işçiler gibi, sendikal hakların verilmesini hükümet programına almış, daha sonra da Demirel hükümeti, kamu görevlilerinin sendikal haklarıyla ilgili yaşanan tereddütleri aşmak amacıyla Danıştay’a başvurmuş, “Anayasa’nın 51 inci maddesinin kamu personelini de içerecek derecede geniş bir şekilde yorumlanıp yorumlanamayacağı” konusunda resmi görüş istemiştir. Danıştay 1. Dairesi ise 22 Nisan 1992 tarihli oybirliğiyle verdiği kararda, Anayasa’nın 51 inci maddesinin kamu görevlilerinin sendikal örgütlenmesine bir engel teşkil etmeyeceğini belirtmiştir.2