Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Rehnin Taşınmaz Bakımından Kapsamı Zaviyesinden Eklentilerin Hukuki Durumu (TMK'nın 862/ı Hükmünün Uygulamada Doğurduğu Sakıncalar)

Legal Status of the Attachments From Morgage Scope Point of View in Terms of Real Estate (The Disadvantages of TMK Law Number 862/I Arising From Practice)

Ömer BAĞCI

TMK’nın 862/I maddesinin getirdiği düzenleme, türlü sebeplerle eleştiriye açıktır. Bu eleştirilerin bir kısmı aslında kanun metninden bağımsızdır ve metne gerek doktrin gerekse içtihatların verdiği anlama yöneliktir.

Doktrinin geneli ve Yargıtay'a göre, ister rehin tesis edilirken mevcut isterse sonradan eklenecek olsun, eğer aksi taraflarca kararlaştırılmaz ise, eklentiler, tapunun beyanlar hanesine yazılmış olsa da olmasa da, rehinli alacak için bir teminat fonksiyonu yerine getirirler. Bu düşünce tarzının bütünleyici parçalar için geçerli olduğu bir noktaya kadar savunulabilse de, kanaatimizce, taşınmazla rehin tesis edildikten sonra birleştirilecek eklentilerin, aksi kararlaştırılmamışsa, rehnin taşınmaz bakımından kapsamı dışında görülmesi icap eder.

Taşınmaz, Rehin, İpotek, Bütünleyici Parça, Eklenti.

The regulation that TMK law number 862/I made is open to criticism because of various reasons. Some of these critics are not dependent on the law text but on its meaning which is given by doctrine and court practices.

According to general doctrine and Supreme Court, unless the parties agree otherwise the attachments cover pledge liens, whether they are written to the declaration part of the deed or not, whether they exist when the lien was created or they are added later. Even it can be defended to some extend that this way of thinking is valid for the integral part, in our opinion, it is necessary to see that the attachments which will be added to the real estate after the lien is created, lie outside the scope of pledge unless the parties agree otherwise.

Real Estate, Pledge, Mortgage, Integral Part, Attachments.

I. GİRİŞ

Bu çalışmamızda, TMK’nın 862. maddesinin ilk fıkrasını incelemeye ve hükmün kapsamını uygulama da ortaya çıkan sorunları da göz önüne alarak belirlemeye çalışacağız. Bu vesile ile, çalışmamızın temel gayesinin, TMK m.862/I hükmüne doktrinin geneli ve içtihatların verdiği anlamın, uygulamada özellikle işletmeler bakımından ortaya çıkardığı bir sakıncayı açıklamak olduğunu belirtmeliyiz1.

Bizi, bu çalışmayı yapmaya sevkeden sebep, kanaatimizce TMK’nın 862. maddesinin bünyesinde barındırdığı bir eksikliğin, pratik hayatta sıklıkla karşılaşılan bir sorunlar yumağına vesile olmasını tespit etmemiz olmuştur. Bu vesile ile bir çözüm önerisinde bulunmak istediğimiz hukuki sorun, hemen aşağıda açıklanacağı üzere, rehnin (çoğu zaman bir ipoteğin) tesis edilmesinden sonra taşınmazla birleşen-birleştirilen "eklentilerin", rehinle güvence altına alınan alacağın teminatı olup olmayacağı noktasında düğümlenmektedir. Çalışmamızda, öncelikle, rehnin taşınmaz bakımından kapsamına yönelik yasal düzenleme ele alınacak; sonrasında konuya ilişkin doktrin görüşleri ve keza Yargıtay içtihatları incelenecektir. Nihayetinde, tüm bu görüş ve içtihatların hukuk pratiğinde doğurduğu problemler göz önüne serilmek suretiyle "de lege ferenda" bir yasa hükmünün nasıl olması gerektiği üzerinde durulacaktır.

II. TMK’NIN 862/I HÜKMÜ VE BU HÜKME İLİŞKİN GÖRÜŞLER

Bilindiği üzere, bir taşınmaz üzerinde kurulan rehin hakkı, o taşınmazın aslı yanında bütünleyici parçalarını ve eklentilerini de kapsar. Bu husus, TMK’nın 862. maddesinin ilk fıkrasında, "Rehin, taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile birlikte yükümlü kılar" şeklinde ifade edilmiştir.