Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Usûl Hukukunun Amacı Bağlamında Tanığın Sorgulanması

M. Serhat SARISÖZEN

Hukuk Muhakemeleri Kanunu 152. madde ile avukatlara doğrudan soru yöneltme imkanı verilmiştir. Bu imkan, sadece bir hak değil, aynı zamanda yükümlülüktür. Medeni usul hukukunun amacını nasıl ifade edersek edelim, bu amaca ulaşmak için avukatlara doğrudan soru sorma yetkisinin verilmesi şüphesiz ispat faaliyetinin tamamlanmasına medeni usul hukukunun amacının gerçekleşmesine yardım edecektir. Her ne kadar avukatın tanığa hakim aracılığıyla ya da doğrudan soru sorma konusunda bir seçim hakkı varmış gibi düşünebilsek de aslında usul hukukunun amacını gerçekleştirmesine yardımcı olan avukatın tanığı doğrudan sorgulaması bir yükümlülüktür.

Usul Hukukunun Amacı, Tanık, Çapraz Sorgu.

By the Code of Civil Procedure, article 152, directly asking question right was given to lawyers. This right is not only a facility but also an obligation. However how we enunciative of aim of Civil Procedure, in order to achieve this aim, enabling lawyers to ask question directly will enhance to complete action of evidence and aim of civil procedure undoubtedly. Although we can think lawyer has an option to ask question directly or thanks to the judge, directly examination is an obligation for lawyer who supports the execution of Civil Procedure.

Aim of Civil Procedure, Witness, Cross-Examination.

GİRİŞ

Hukuk Muhakemeleri Kanunumuz 152. madde ile avukatlara, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya katılan diğer kişilere araya herhangi bir aracı girmeksizin doğrudan soru sorabilme imkanı getirilmiştir. Anglo-Amerikan Hukukundan esinlenerek hukukumuza kazandırılan “soru yöneltme”, bir yükümlülük değil, bir hak görünümündedir. Nitekim bu hakkı kullanıp kullanmama –tarafın açık talimatı saklı kalmak üzere- avukatın tercihi gibi görünmekle birlikte; usul hukukunun hedeflediği amaca ulaşabilmesi için bu hakkın üstünde durulması önem arz etmektedir.

Yargılama sistemimizde ne yazık ki bilirkişilerin duruşmaya gelerek sorgulanması şimdilik sık görülür bir durum olmadığından, avukat, soru yöneltme imkanını bilirkişiden ziyade tanık üstünde kullanacaktır. Bu yüzden biz de bu çalışmamızda usul hukuku bağlamında sadece tanığın sorgusunu ele aldık fakat anlatılanlar ve ulaştığımız sonuç duruşmaya katılan diğer kişilerin sorgusu açısından da geçerli olmalıdır.

I. İSPAT ARACI OLARAK TANIĞIN SORGUSU VE HMK M.152

İspat, taraflarca iddia edilen veya hakimce kendiliğinden gözetilecek bir iddianın doğru ve gerçek olup olmadığı konusunda karar vericiyi inandırma faaliyetidir1. Karar verici Türk Hukukunda olduğu gibi hakim olabileceği gibi Anglo-Amerikan Hukukundaki gibi jüri de olabilir. Taraf ya da vekili o ülkenin hukuk sistemine göre hakimi ya da jüriyi ikna etmek için ispat çabası içinde olacaktır. Bir vakıayı sadece ileri sürmek yetmez; o vakıanın ispata elverişli şekilde somutlaştırılması ve kanunun aradığı ispat ölçüsünü karşılayacak şekilde ispat edilmesi gerekir2. İsbat edilemeyen bir hakkın fiilen yok niteliğinde olduğu ifade edilmiştir3. Nitekim bir davanın lehte veya aleyhte sonuçlanması tarafların ileri sürdüğü vakıaların ispatlanmasına bağlıdır ve bu sebeple ispat faaliyeti yargılamanın en önemli aşamalarından birini teşkil eder4. Yani ispat, davayı kazanabilmenin olmazsa olmazı ve en önemli koşuludur5. Özel hukuk uyuşmazlıklarından kaynaklanan davalarda davanın kazanılması ispat faaliyetinin başarılı olmasına bağlıdır; ispat faaliyetinin başarısız olması halinde ise, ceza yargısında olduğu gibi şüpheden sanık yararlanır şeklinde bir kural medeni usul hukukunda geçerli değildir6. İsbat faaliyetinin başarısız olması halinde devreye ispat yükü kuralları girmekte olup; bu durumda kanun koyucu ispat edilememenin riskine kimin katlanacağını önceden soyut hukuk normları ile hükme bağlamıştır7.