Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İsviçre Federal Mahkemesi’nin ATF 140 III 200 Kararı Işığında şekle Aykırı Sözleşmede Yer Alan Ceza Koşulunun Geçerliliği

The Validity of the Penalty Clause in a Contract 
Non-Compliant With the Form Requirement in the Light of the Swiss Federal Court Decision ATF 140 III 200

Pınar ALTINOK ORMANCI

Taraflar arasında niyet mektubu adı altında yapılmış bir sözleşmenin, tarafların bağlanma iradelerini ortaya koyması halinde taşınmaz satış vaadi olarak değerlendirilmesi mümkündür. Ancak resmi şekil şartına uyulmadan yapılmış bir taşınmaz satış vaadi söz konusu olduğunda, bu sözleşmede yer alan ceza koşulunun geçerli olup olmayacağı meselesi ortaya çıkmaktadır. Şekle aykırı bir sözleşme hiçbir hüküm ve sonuç doğurmayacağından, böyle bir sözleşmeden herhangi bir borç doğmadığı gibi, ceza koşulunun da geçerli olmadığının kabulü gerekir. Elbette şekle aykırılık iddiası hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirildiğinde, sözleşme geçerli olarak ayakta tutulduğundan, bu sözleşmede yer alan ceza koşulu da geçerli olabilecektir. Ancak İsviçre Federal Mahkemesi, ATF 140 III 200, JdT 2014 II 401 sayılı kararında, taraflar arasında resmi şekle uyulmadan yapılan taşınmaz satış vaadinin geçersizliği iddiasını hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirmeyip, sözleşmeyi geçersiz kabul etmekle beraber; bu sözleşmede yer alan ceza koşulunun olumsuz zararı teminat altına almak için kararlaştırılmış olması ihtimalinde geçerli olacağına hükmetmiştir. Çalışmamızda Federal Mahkeme’nin bu kararı incelenmektedir.

Ceza Koşulu, Şekle Aykırılık, Hakkın Kötüye Kullanılması, Taşınmaz Satış Vaadi, Olumsuz Zarar.

A letter of intent signed by the parties is binding if it expresses their intention to be bound and can be considered as a promise to sell. However, the question of the validity of the penalty clause included in the contract may arise, if the promise to sell of a real estate is concluded without complying with the required legal form. Since such a contract would not be producing any effect, no obligation or conventional penalty would arise from that contract. Only when the claim of violation of the form requirement constitutes an abuse of right, the contract shall be upheld and hence the penalty clause would be considered as valid. In the decision of ATF 140 III 200, JdT 2014 II 401, the Swiss Federal Court held that the claim of non-validity of a promise to sell which is non-compliant with the form requirement, does not constitute an abuse of right, and ruled that the contract is invalid. Nevertheless, the Swiss Supreme Court also held that if the penalty clause was provided by the parties in order to compensate the negative damages which may arise, this clause itself shall be considered as valid. In this article, the abovementioned Swiss court judgment will be analyzed.

Penalty Clause, Violation of the Contract’s Form, Abuse of Rights, Promise to Sell, Negative Damages.

GİRİŞ

İsviçre Federal Mahkemesi, 11.03.2014 tarihinde oldukça önemli bir karara imza atmıştır. İnceleme konusu olan ATF 140 III 200, JdT 2014 II 401 kararının başlıca konusunu, şekle uyulmadan yapılan bir taşınmaz satış vaadindeki ceza koşulunun geçerliliği oluşturmaktadır. Bu çalışmada, mahkemenin hukuki değerlendirmeleri incelenerek, kararın Türk-İsviçre hukuku üzerindeki etkisine değinilecektir.

I. KARARA KONU OLAN OLAY VE MAHKEMELERİN KARARLARI

Federal Mahkeme’nin kararına konu olan olayda, 17 Temmuz 2009 tarihinde, B Anonim Şirketi ile A arasında “niyet mektubu” olarak adlandırılan bir anlaşma yapılmış ve B A.Ş, maliki olduğu arazi üzerinde kat mülkiyeti kurmayı ve bu arazide inşaatını üstlendiği antreponun belirli bir yüzölçümü üzerindeki bağımsız bölümlerini A’ya 500.000 CHF karşılığında satmayı; A da bunu satın almayı üstlenmiştir. Taraflar, İBK md. 216’nın taşınmaz satış vaadi için de resmi şekil şartını aradığından haberdar olarak, 30 Eylül 2009’a kadar noter huzurunda anlaşmayı imzalamayı taahhüt etmişler ve taraflardan birinin yükümlülüklerini yerine getirmemesi hali için 100.000 CHF cezai şart öngörmüşlerdir. B A.Ş, kat mülkiyetini kurmayarak, arazinin mülkiyetini üçüncü bir kişiye devretmiştir. Bunun üzerine A, 100.000 CHF’lik cezai şartın kendisine ödenmesini talep etmiştir.

11 Ocak 2012 tarihli kararıyla, Lugano yerel mahkemesi A’nın talebini yerinde bularak, B A.Ş’yi 100.000 CHF ödemeye mahkûm etmiştir. Mahkeme, 17 Temmuz 2009 tarihli anlaşmayı bir ön sözleşme olarak nitelendirmiş ve davalı tarafından şekle aykırılığın ileri sürülmesini hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirmiştir. Davalının başvurusu üzerine Tessin kantonu istinaf mahkemesi, yerel mahkeme kararını bozarak A’nın talebini reddetmiştir. Bunun üzerine A, kararı temyiz ederek, yerel mahkeme kararının onanmasını istemiştir.