Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Denkleştirme Talebinin Kıyasen Uygulanması İçin Gereken Kıyas Şartları Işığında Tekel Hakkı Vermeyen Sürekli Sözleşme İlişkilerine Uygulanması Sorunu

The Problem of the Application of Goodwill Indemnity to the Agreements Giving Non-Exclusive Rights in the Light of the Rules for Application by Analogy

Fülürya YUSUFOĞLU

TTK md. 122/5’e, denkleştirme talebinin kimlere uygulanacağını belirtmiştir. Denkleştirme talebine ilişkin hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi halinde de uygulanır. Tekel hakkının, acentelik sözleşmesinin tipik bir unsuru olmadığı hususu göz önünde bulundurulduğunda, denkleştirme talebinin kıyas yoluyla tekel hakkı vermeyen diğer sözleşmelerine de uygulanmasının hakkaniyete uygun olacağı görülmektedir. Zira kıyas, bir hükmün benzeri diğer durumlara uygulanmasını gerektirir. Bu noktada, denkleştirme tazminatının maddi şartları ile kıyasen uygulanması için gereken kıyas şartlarını birbirinden ayırt etmek gerekir. Bir hukuki ilişkiye kıyas yoluyla acente için öngörülen denkleştirme talebinin uygulanabilmesi için, (1) yetkili satıcının ekonomik olarak dağıtıcıya bağımlı olması ve (2) yetkili satıcı tarafından oluşturulan müşteri çevresinden, iş sahibi ile olan sözleşmesel ilişkinin sonlanmasından sonra, iş sahibinin menfaat sağlamaya devam etmesi gerekir. Ancak TTK md. 122/5’e Meclis Görüşmeleri sırasında yapılan ilave ile kıyasın sadece tekel hakkı veren sözleşmeler bakımından söz konusu olacağı anlaşılmaktadır. Fikrimizce Kanun’un bu kadar kısıtlayıcı bir uygulamaya yol açması hakkaniyete aykırı sonuçlara yol açar. Hakimin hakkaniyete uygun olarak kıyasen uygulaması sadece tekel hakkı veren sözleşmeler ile sınırlandırılmıştır. Ancak Kanun koyucunun iradesinin açık olması, bu hükmün contra legem uygulanmasını engeller. Zira hakim her ne kadar boşluk doldurmada hukuk yaratma konusunda takdir yetkisine sahip olsa da, kanun koyucunun açık iradesine aykırı karar vermesi ve kanun hükmünü değiştirme kabul edilemez. Hükmün hakkaniyete uygun sonuçlar doğurabilmesi için “teke hakkı veren” ibaresinin hükümden çıkarılması ve takdir yetkisinin hakimlere bırakılması gerekir.

Denkleştirme Talebi, Acentelik Sözleşmesi, Tek Yetkili Satıcılık, Tekel Hakkı Vermeyen Sözleşmeler, Yetkili Satıcı, Franchise Sözleşmesi, Denkleştirme Talebinin Maddi Şartları, Kıyasın Şartları, Kıyasen Uygulama.

According to Turkish Commercial Code 6012, art 122, where the agent’s activities have resulted in a substantial expansion of the principal’s clients and benefits and even after the end of the agency relationship the principal still benefits from the clients that the agent has bound to the principal, the agent has an inalienable claim for adequate compensation, provided this is not inequitable. The commercial agent shall be indemnified for the goodwill he has created over time, because he can’t benefit from any future commision fort he transactions that the aquired custemers will continue to do with the principal. Pursuant art. 122/5 of the Turkish Commercial Code, the exclusive authorised dealer and distributors of other similar contratcs giving exclusive rights to the right holder shall benefit of the goodwill indemnity. In this article we suggest that, as the agency agreement is not an agreement giving obligatory monopoly rights to the agent and the non-excusive agent is still rewarded with goodwill indemnity if it is equitable; the authorised dealer and other distributors, even if they don’t have excusive rights in their commercial are shall still be indemnified for the goodwill. The problem is that the Turkish Commercial Code made it clear that the application by analogy shall be performed only for the agreements giving exclusive rights.

Goodwill Indemnity, Agency Agreement, Non-Exclusive Distribution Agreement, Exclusive Authorised Dealer, Franchise, Application by Analogy.

GİRİŞ

İnternetin ve genel olarak teknolojinin gelişmesiyle, üreticiler ürünlerini doğrudan uzaktaki tüketicilere ulaştırma imkanına sahip olmuştur. Bu husus internet üzerinden alınabilen veya başka bir yerden gönderilen ürünler için geçerli olsa da, gıda, lokantacılık gibi hızlı tüketim ürünleri için geçerli değildir. Çoğunlukla tüketiciler, bir ürünü internetten alıp gelmesini beklemek yerine, en yakınındaki mağazaya gidip inceledikten sonra almayı tercih edebilir. Birden çok yerde şube kurmak, büyük bir yatırım gerektirdiği için tedarikçi, aracılar kullanmak suretiyle ürünlerinin dağıtımını sağlamaktadır1. Tedarikçi, ürününün pazarda pazarlanması amacıyla, kendisi birden fazla yerde faaliyette bulunabileceği gibi, yetkili aracılar kullanılarak da ürününün satışını sağlama yolunu seçebilir. Ürünlerin tüketiciye ulaştırılması dışında, tüketiciye satış sonrası yardımların yapılması da son derece önemlidir. Zira bir ürün alan tüketicinin, bu ürün hakkında ayrıntılı bilgi alması veya satış sonrası bir sorunun yaşanması halinde başvurabileceği bir yerin bulunması tüketiciler bakımından önemlidir. Üretilen ürünlerin geniş kitlelere ulaştırılması üreticilerin kurdukları dağıtım zincirleriyle olmaktadır. Bu dağıtıma aracılık edenler, mal/hizmet üreticileriyle tüketici arasında yer alan ticari faaliyeti gerçekleştirirler2. Genel olarak tüm dağıtım sözleşmeleri tekel hakkı verecek şekilde yapılabileceği gibi, tekel hakkının bulunması, dağıtım sözleşmelerinin temel unsurlarından birisi değildir3.

Dağıtım zinciri, farklı organizasyonlar seçilerek kurulabilir. Bunlar, kısmen ürünün özelliğine, kısmen de dağıtımı gerçekleştirecek kişinin iradesine bağlıdır. Dağıtım zincirini kuran kişi ile dağıtımı gerçekleştiren aracılar arasındaki sözleşmeler, bu kişiler arasındaki ilişkiyi ve dağıtıcıya olan ekonomik bağlılığı düzenler. Aracılar, sözleşmenin devamı müddetince kendi menfaatleri için müşteri çekemeye çalışırlar. Gelen her müşteriden kendisi de, dağıtıcı da menfaat sağlamaktadır. Dağıtıcı ile aracı arasındaki ilişkinin sona ermesi halinde ise, müşterilerin dağıtıcıya sadik kalmaları halinde, dağıtıcının aracıya bir denkleştirme ödemesi gündeme gelir.

Eski TTK döneminde denkleştirme talebini düzenleyen bir madde bulunmamaktaydı, ancak eTTK md. 133 ve 134 gösterilerek portföy tazminatı olarak ifade edilen uygulamalar mevcuttu4. Yasal düzenleme bulunmamasına rağmen, Yargıtay acentenin portföy tazminatına hak kazanacağına hükmetmiştir5. Yargıtay ayrıca tek satıcılık sözleşmesinde de portföy tazminatının verilebileceğini belirtmiştir6.