Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Bir Bankanın Somut Genel Kredi Sözleşmesinde Teminat Mektupları ve Akreditiflerle İlgili Bazı Hükümlerin İncelenmesi

Ünal SOMUNCUOĞLU

1. Konuya girmeden evvel, anılan somut banka genel kredi sözleşmesinin KREDİ KULLANDIRIM KOŞULLARI matlablı 2.4. maddesine değinmek isterim. Söz konusu hükümde aynen (….Banka, müşterinin kredi kullandırım talebine istinaden ilgili kredinin koşullarını saptayacak olup, müşterinin bu koşulları kabul etmesi halinde banka ilgili krediyi kullandırabilecektir…). Bu hükümden açıkça anlaşıldığı üzere, kredinin kullandırılma şartları tamamen tek taraflı olarak banka tarafından tayin edilecek ve müşteri krediyi kullanmak istiyorsa, bu şartları kayıtsız, şartsız kabul edecektir. Böyle bir hükmün GENEL İŞLEM ŞARTI olduğu ve bu hükmü taşıyan bir genel kredi sözleşmesi hükümlerinin tümüyle genel işlem koşulu olarak kabul edileceği ve bu niteliğiyle 6098 sayılı Türk Borçlar yasasının 20-25. maddeleri hükümlerine tabi olacağı izahtan varestedir. O kadar ki, hükmün bu sarahati karşısında, bankanın, TBK’nın 21/1. maddesinde yer alan imkandan yararlanması da mümkün olamayacaktır. Yani banka hiçbir zaman diyemeyecektir ki, (BİZ MÜŞTERİYE GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİNİN BÜTÜN HÜKÜMLERİNİN SADECE BİZİM MENFAATLERİMİZE UYGUN OLARAK DÜZENLENDİĞİNİ AÇIKÇA ANLATTIK VE BUNA RAĞMEN MÜŞTERİ BU ŞARTLARI KABUL ETTİ…) Çünkü böyle bir beyan ve iddia ne hayatın olağan akışına ve ne de iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun bir beyan olabilir. Böyle bir beyan sadece, kredi almaktan başka hiçbir çaresi bulunmayan müşterinin, DENİZE DÜŞÜP, YILANA SARILMASIYLA izah edilebilir. Dolayısıyla, somut genel kredi sözleşmesinin, müşterinin durumunu ağırlaştırıcı ve sadece banka yararına düzenlenmiş hükümlerinin GEÇERSİZ (hiç yazılmamış) sayılacağı mutlaktır.

2. Somut genel kredi sözleşmesinin TEMİNAT MEKTUBU VE HARİCİ GARANTİ KREDİLERİ başlıklı bölümünün 5.13.1. maddesinde (…müşteri her isteminde teminat mektubu veya garanti talebini yazılı veya sözlü olarak metinleri için gerekli bilgi vesaikle birlikte bankaya iletecek, banka uygun gördüğü şartlarla ICC 458, Türk yasalarına veya yabancı hukuka göre geçici, avans, kati, özel veya resmi formlarda hazırlayacağı teminat mektubunu, teslim belgesi mukabili müşteriye teslim edecektir).

Bu hükmün, genel kredi sözleşmesinde ve özellikle de teminat mektupları ile ilgili olarak niçin yer aldığı tarafımca anlaşılamamıştır. Bu hususu biraz eski tarihlere giderek açıklamaya çalışacağım. Her şeyden evvel bilinmesi gerekir ki, TEMİNAT AKREDİTİFİ (stand-by akreditif) Türk bankaları için hiçbir gereği olmayan bir akreditif türüdür. Bu akreditif türünün ortaya çıkarılması, sırf Amerikan bankalarının durumunu kurtarmak ve Amerikan bankalarının klasik teminat mektubu tanzim etmeleri onların mevzuatına göre yasak olduğu için, onların da teminat mektubu vermelerini mümkün kılan uydurma ve ICC’nin icad ettiği bir hukuki müessese olmasından kaynaklanmaktadır. Türk bankalarının böyle bir akreditif türüne hiç ihtiyaçları bulunmamakta ve Türk bankaları diledikleri gibi klasik teminat mektubu tanzim etmeye yetkili bulunmaktadırlar. Beri yandan, STAND-BY akreditif, ticari akreditifin mahiyeti ile de çelişen bir uydurma kurumdur ve yukarıda belirttiğim nedenle Amerikan bankalarının ısrarı ile evvela ticari akreditifle ilgili yeknesak kurallara ithal edilmişti.1990'lı yıllarda, 600 sayılı broşürden önce yürürlükte bulunan 500 sayılı broşürün hazırlık çalışmaları sırasında, ICC bankacılık komisyonunun Türkiye temsilcisi olarak görev yaptığım dönemde, bir önceki 400 sayılı broşürdeki aksaklıkları gösteren bir rapor tanzim etmiş ve o raporda STAND-BY akreditifin ticari akreditife ilişkin yeknesak kurallardan çıkarılması gerektiğini belirtmiştim. Çünkü, ticari akreditifte, pozitif bir edimin yerine getirilmesi ile akreditif bedeline hak kazanılırken, Stand-by akreditifte tam tersine bir işlem söz konusudur. Bu görüşümü raporumda şu şekilde ifade etmiştim. (…Concerning stand-by letters of credit, I must say a few words. It is absolutely certain that stand-by letters of credit are and always will be a source of confusion regarding the uniform costums and practice for documentary credit. Because the object of the UCP is an obligation, a positive performance Whereas the object of stand-by letters of credit is a compensation for non-performance. There is an enormus difference o rather a discrepancy between these concepts. Why insist on keeping in the new revision of the UCP, the stand-by letters of credit which will rise to all kinds of misunderstandings? I hope these remarks may help to find a s olution ensuring a fair balance between the interests of all the parties to documentary credit operations.)