Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sempozyum Raporu

Altan HEPER

Özyeğin Üniversitesi ve Europa Viadrina Üniversitesi İşbirliği ile Slubice (Polonya), Frankurt am Oder´de (Almanya) 27.08- 29.08. 2013 tarihleri arasında yapılan Almanya- Japonya- Polonya- Türkiye Sempozyumu

Dört organizatör, Viadrina Frankfurt (Oder) Avrupa Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi Alman Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi (İstanbul), Collegium Polonicum ve Alman- Polonya Araştırma Enstitüsü dört ülkeden katılımcılarla 27. 08. 2013 – 29. 08. 2013 tarihleri arasında uluslararası bir sempozyum düzenlenmesini ve zengin bir fikir alış-verişini sağlamıştır. Hem ceza hukukçusu hem de hukuk felsefecisi olarak katılımcı ülkelerde tanınan Prof. Dr. Jan C. Joerden, bu sempozyumun fikir babası ve buna önayak olan asli kişidir.

Aҫılış konuşmaları Polonya´nın Poznan Üniversitesi‘nden Prof. Dr. Dr. h. c. Andzej J. Schwarc, Federal Almanya´nın önceki Birleşmiş Milletler daimi temsilcisi, Viadrina Avrupa Üniversitesi Rektörü Dr. Gunter Pleuger, Poznan Adam- Mickiewicz- Üniversitesi Hukuk ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Roman Budzinowski tarafından yapıldı.

Prof. Dr. Joerden aҫılış konuşmasında sempozyumun ҫerçevesini ҫizerek, Hukuk Felsefesi ve Ceza Hukuku Dogmatiği arasındaki ilişkiyi aҫıkladı. Joerden Hukuk felsefesi aҫısından önem taşıyan Ceza hukuku kurumlarını dile getirdi. Joerden´nın konuşması iki bölüme ayrılmıştı. Birinci bölümde Joerden, pratik felsefe, hukuk felsefesi, ve ceza hukuku arasındaki ilişkiyi “akrabalık“ ilişkisi olarak nitelendirdi. Joerden´a göre ceza hukuku dogmatiği her zaman bir ҫok düşünce modelini, argümanlarda kullandığı kurumları doğal hukuktan, ve dolayısıyla pratik (ve ahlak) felsefesinden almıştır. Joerden´a göre, ceza hukuku dogmatiği ceza hukuku sorunlarının akla uygun bir ҫözümünü garanti altına almıştır. Ceza hukuku dogmatiği Roma hukukuna kadar gitse de, aydınlanma ҫağında gerҫek doruk noktasına ulaşır. Bu gelenek, ceza kanunlarının genel kısımlarında ortaya ҫıkan problemlerde aşikar bir biҫimde kendini gösterecektir. Ceza kanunlarının genel hükümlerinde yasa koyucu tarafından ҫoğunlukla ayrıntılı bir düzenleme yapılmaz, az-ҫok yetecek bir düzenlemeyle yetinilir, bu problemler bu yüzden kendini genel hükümlerde hissettirir. Özel hükümlerde aynı sorunlar tamamlayıcı yorum ve boşluk doldurmadan daha fazla hissettirir. Joerden´a göre doğal hukukun isnad teorisinde işlenen argümentasyon kurumları ceza hukuku iҫin hala belirleyicidir. Örnek olarak Joerden, ceza hukuku aҫısından fiil kavramını, ceza hukuku aҫısından uygun nedensellik bağı kavramı, kast kavramı (dolus directus, dolus indirectus, dolus evuntualis), hukuka uygunluk ve mazeret sebebleri öğretisini, faillik ve azmettirme ve yardım gibi suҫa iştirak tipleri arasındaki farkı örnek verdi. Joerden´a göre teşebbüs, ihmal, yasal savunmanın sınırları, kökleri doğal hukuk veya ahlak felsefesinde bulunur. Bu bağlamda Joerden Alman Ceza Kanunu‘nun prg. 228´deki adam yaralama suҫunda geçerli rızanın sınırlarının, “ahlak ve adaba“ bağlı olduğunu aҫıkladı. Joerden, ahlak ve hukuk felsefesinin ceza normlarının yorumlanması iҫin temel kriterler iҫerdiğini ifade etti. Bundan sonra Joerden hukuk felsefesi bakımından devlet teorisi ve ceza hukuku dogmatiği arasındaki ilişkiyi inceledi. Joerden´a göre hukuk felsefesi aҫısından devlet teorisi ceza hukuku doğmatiğini esaslı bir biҫimde etkilemektedir. Bu bağlamda Joerden insan onuru düşüncesinin tıp ceza hukuku aҫısından uygulamadaki güncel önemine işaret ettti. Konuşmasının ikinci bölümünde Joerden mukayeseli hukuk konusunu ele aldı. Joerden´a göre hukuk felsefesine yönelik bir karşılaştırmalı hukuk, buradan ceza hukukuna ilişkin yeni bilgilerin beklenebileceği ҫok uygun “verimli bir toprak”tır.