Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Borç İlişkisinin Nispiliği ve
 Üçüncü Kişinin Hukuki Durumu

Dirk LOOSCHELDERS


Borç ilişkisinden doğan hak ve yükümlülükler, kural olarak yalnızca alacaklı ve borçluya aittir (karş. AMK prg. 241). Ancak üçüncü kişiler de, borç ilişkisine sıklıkla katılmaktadır. Böyle olunca da, bu kişilerin hukuki durumunun alacaklı ve borçlu arasındaki özel ilişkiyle nasıl bağdaşacağı sorusu ortaya çıkmaktadır. Mevcut makale, bu soruyu cevaplamayı amaçlamaktadır.

A. Giriş

Alacaklı ve borçlunun yanı sıra başka kişiler de, borç ilişkisine farklı şekillerde katılmaktadır. Yani, üçüncü kişiler sözleşmenin kurulmasında haberci (karş. AMK prg. 120), müzakere yardımcısı veya temsilci (AMK prg. 164 vd.) olarak rol oynayabilmekte veya ifa yardımcısı (AMK prg. 278) olarak sözleşmenin uygulanmasına yardımcı olabilmektedir. Alacaklının alacağı, üçüncü bir kişiye temlik edilebilmekte (AMK prg. 398 vd.) veya borçlunun borcu, üçüncü bir kişi tarafından üstlenilebilmektedir (AMK prg. 414 vd.). Hatta, üçüncü kişinin sözleşmeye bir tarafın yerine tam katılımı da mümkündür. Borç ilişkisi uyarınca borçlanılan edim, üçüncü bir kişi tarafından belirlenebilmekte (AMK prg. 317 vd.), yerine getirilebilmekte (AMK prg. 267) ve üçüncü bir kişiye ifa edilebilmektedir (AMK prg. 362/II, AMK prg. 185/I). Ayrıca borç ilişkisinden, eğer kararlaştırılmışsa (AMK prg. 328 uyarınca üçüncü kişi lehine sözleşme) veya üçüncü kişi borç ilişkisinin koruma alanına dâhilse (üçüncü kişiyi koruyucu etkili sözleşme), üçüncü kişi için haklar da doğabilmektedir. Son olarak, eğer sözleşme uyarınca kendisine önemli ölçüde güven duyulmuşsa, üçüncü kişi de zarar veren olarak sözleşme hukuku ilkelerine göre tazminatla yükümlü olabilmektedir (AMK prg. 311/III, c. 2).

Bu makale, üçüncü kişinin borçlar genel hukuku alanındaki hukuki durumunu ana hatlarıyla belirleyecek ve sistematik bir sınırlama ortaya koyacaktır.