Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İnsan Hakları, Eşit Muamele, Ayrımcılık Yasağı 
kavramlarının Açıklanması

Paul TIEDEMANN


1. Giriş

“İnsan hakları”, “eşit muamele” ve “ayrımcılık” kavramlarını kullanımında bir çok karışıklıklar ortaya çıkmaktadır. Genellikle, insan haklarının temelinin eşitlik1, eşit muamele hakkının insan hakları2, yine eşit muamele (mağdur edilmeme) hakkı temelinde ayrımcılık yasağı olduğunu3 ve bu yasağın insan haklarına dayandığı şeklindeki yorumları çok sık okumaktayız. Oysaki yapılacak tam bir analiz yoluyla anılan kavramlar arasında önemli anlam farklılıklarının varlığı ortaya çıkacaktır. Bu farklı anlamların dil kullanımında göz önünde bulundurulması zorunlu olarak önerilmektedir. Aksi takdirde, sözcük ve kavramlardaki karışıklıklar hukukun uygulanmasında da karışıklığın ortaya çıkması tehlikesini doğurur.

Yazının devamında insan hakları ve eşit muamele ilkesi arasında ne gibi farklılıklar olduğunu ortaya koymak istiyorum. Burada eşit muamele hakkının insan hakları olmadığı, tersine bir temel hukuk kuralının kendine özel çeşidi olduğu görülecektir. Bunların da devamı olarak ayrımcılık yasağının hem insan haklarına hem de eşit muamele hakkına ne dereceye kadar yakınlıkları olduğunu göstermek isterim. Bu anlatılanlar hem bu prensipler arasındaki farklılıkları göstermenin ne kadar gerekli olduğunu, hem de ayrımcılık yasağı kavramının eşit muamele hakkı ilkesinden ve insan hakları kavramından ayrıt edilmesini sağlayacaktır.

2. İnsan Hakları

İnsan hakları kavramının anlamı, 19 Aralık 1966 tarihli Uluslararası 
Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi4 ile Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi5'nde açıkca vurgulanmış ve bu sözleşmeler uyarınca insan haklarının "insan olmanın niteliğindeki onurdan kaynaklandığı" ifade edilmiştir. İnsan onuru, sadece insan olduğu için her bireyin doğal yapısına özgüdür. İnsanın diğer insanlarla karşılaştırılmasına veya diğer insanlarla olan ilişkisine bağlı değildir. İnsan olmak ancak doğumla mümkündür ve bir insanın kişiliğinin başlayabilmesi, yaşıyor olması veya kısa bir süre de olsa yaşamış olmasıyla söz konusudur ve insanlar, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi6'nin 1. maddesinde de belirtildiği gibi, akıl ve vicdanla donatılmış canlılardır ve bu nedenledir ki ahlaki ve hukuki kuralların (“birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar”) işaret ettiği adresler olabilme özelliklerini taşırlar. İnsan onuru, her bir bireyin aklı ve vicdanına karşı koşulsuz saygıyı gerektirir. İnsan onurundan kaynaklı ortaya çıkan insan hakları da, bu nedenle karşı tarafın da akıl ve vicdanını korur. İnsan haklarının bu amacı, insanlara, fiziksel ve zihinsel-entelektüel bütünlüğü ile her bireyin özel yaşam bütünlüğünü koruyarak hizmet vermektedir7.