Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Alman Hukuku’na Göre 
Anayasa Şikâyeti’nin Kabul Edilebilirliği

Paul TIEDEMANN

Bu makalede, Alman Federal Anayasa Mahkemesi’ne yöneltilen anayasa şikâyetinin kabul edilebilirlik koşulları özetlenecektir. Bazı kabul edilebilirlik kıstaslarına ilişkin burada bahsedilemeyecek bir takım ayrıntılı konular vardır. Burada bu ayrıntılar ve detaylı konular değil, aksine yalnızca inceleme şeması ön planda yer almaktadır. Aşağıda belirtilen koşulların en azından bir tanesi yerine getirilmezse, anayasa şikâyeti kabul edilemez olması sebebiyle reddedilmektedir. Kabul edilebilirlik koşulları, Alman Federal Anayasa Mahkemesi Hakkındaki Kanun- Alman Federal Anayasa Mahkemesi Kanunu’nda düzenlenmektedir.1

Anayasa’nın 93. maddesinin 1. fıkrasının 4a bendine göre Alman Federal Anayasa Mahkemesi, kamu erki tarafından temel haklarının veya Anayasa’nın 20. maddesinin 4. fıkrasında, 33., 38., 101., 103., 104. maddelerinde yer alan temel hak benzeri haklarının birisinin ihlal edildiği iddiasıyla herkes tarafından başvurulabilinen anayasa şikâyetleri hakkında karar vermektedir. Temel haklardan, Anayasa’nın “Temel Haklar” başlığını taşıyan 1. bölümündeki (Madde 1-19) katalogda yer alan haklar anlaşılmaktadır. Anayasa’nın 20. maddesinin 4. fıkrası, özgür demokratik anayasal düzeni ortadan kaldıran herkese karşı direnme hakkını teminat altına almaktadır. Anayasa’nın 33. maddesi, her Alman’ın tüm eyaletlerde eşit vatandaşlık haklarına sahip olmasını (1. Fıkra) ve de her Alman’ın, yalnızca becerisi, kabiliyeti ve performansı doğrultusunda devlet dairelerine başvuru hakkıyla (2. Fıkra) ilgilidir. Anayasa’nın 38. maddesinin 2. fıkrası, seçme ve seçilme hakkıyla ilgilidir. Anayasa’nın 101. maddesi, doğal yargıç hakkıyla ilgilidir. Anayasa’nın 103. maddesi, mahkeme önünde dinlenme hakkını, ceza kanunlarının geriye yürüme yasağını ve aynı suçtan dolayı ikinci kez cezalandırılma yasağını düzenlemektedir. Anayasa’nın 104. maddesinde, özgürlüğün kısıtlanması halindeki hukuk güvenceleri söz konusudur.

“Bireysel” anayasa şikâyeti olarak adlandırılan bu şikâyetin yanında, ayrıca mahalli anayasa şikâyeti de vardır (Anayasa m. 93/1-4b). Mahalli idareler ya da mahalli idare birlikleri tarafından bir federal kanun ya da eyalet kanunu aracılığıyla mahalli özerk yönetim hakkının (Anayasa m. 28) ihlal edildiği iddiasıyla, mahalli anayasa şikâyetine başvurulabilir.