Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Doğu Türkistan’da Din ve Vicdan Özgürlüğü

The Freedom of Religion in East Turkestan

Komünist Parti iktidarlığı altındaki Çin Halk Cumhuriyeti’nde insan hakları konusu çoğunlukla eleştirilmektedir. Din ve vicdan özgürlüğü temel hakkı da eleştirilen insan haklarının başında gelmektedir. Özellikle Doğu Türkistan, Tibet gibi otonom bölgelerde din ve vicdan özgürlüğü alanında hak ihlalleri yaşanmaktadır.

1949’dan beri “Xin Jiang” resmi adıyla Çin Halk Cumhuriyeti’nin beş otonom bölgesinden biri olarak varlığını devam ettiren Doğu Türkistan’da devletin din ve vicdan özgürlüğü üzerindeki politikası, ülkenin diğer bölgelerindeki politikalarına nazaran daha katı ve sınırlandırıcıdır. Bunun sebebi bölgede İslam dininin Uygurlar açısından hem bir inanç hem de Uygur etnik milliyetini diğerlerinden ayıran kültürel bir unsur görevi görmesinden kaynaklanmaktadır. Bu doğrultuda Doğu Türkistan’da din ve vicdan özgürlüğü konusunun değişik boyutları bulunmakta ve bu boyutlar bölgede din ve vicdan özgürlüğü üzerinde ağır bir baskı kurulması suretiyle bu hakkın ihlal edilmesine yol açmaktadır.

Özgürlükler ve Din İlişkisi, Doğu Türkistan’ın Dini Hayata Bakışı.

In the Communist Party governing People’s Republic of China, the issue of human rights is often being critisized. The freedom of religion is also one of the most critisized human rights. Esspecially in the autonomous regions like East Turkestan or Tibet, human rights violations in the area of freedom of religion are witnessed.

Since 1949, East Turkestan continues its existence with the official name “Xin Jiang” as one of the five autonomous regions of the People’s Republic of China. In East Turkestan, the policy of the government in the area of freedom of religion is more restrictive compared to the other parts of the country. The reason for this situation emanates from Islam being a cultural element which Uyghurs use to identify their national identity, as well as a belief system for Uyghurs. In this context, the freedom of religion in East turkestan subject has different consequences and these consequences causes the freedom of religion to be seriously pressured and to be violated in the region.

Freedom and Religion Relations, East Turkestan’s Line of Vision Abaut Religious Life.

GİRİŞ

İnsan hakları sorunu Çin’in uluslararası alanda eleştirildiği noktaların başında gelmektedir. Mao Zedong döneminin kapalı ekonomi anlayışından sonra ekonomik açılım dönemine giren Çin, batıyla olan ilişkilerini geliştirebilmek için insan haklarına önem vermesinin gereğini idrak etmiş ve bu alanda daha liberal bir politikaya yönelmiştir. Fakat benimsenen bu yeni politika, din ve vicdan özgürlüğü hakkı açısından baktığımızda daha çok din üzerinde katı bir devlet kontrolü politikası şeklinde gelişmiştir.

“Çin’de Din ve Hukuk Devleti İlkesi” başlıklı makalesinde Zhuo Xinping, Çin’de din olgusuna ve din ve vicdan özgürlüğünün kapsamına ilişkin iki görüşün bulunduğunu belirtmektedir. Din olgusu konusunda ilk görüş, dinin modern Çin sosyalist toplumuna kolayca adapte edilebileceği ve toplum düzenine ve uyumuna anlamlı katkılar yapabileceği yönündedir. İkinci görüş ise, dini bilinç ve değer sistemi ile sosyalist bilinç ve değer sistemi arasındaki büyük farklılıklara vurgu yapmakla birlikte, bu iki kavram arasında inkar edilemeyecek bir gerilim ve uyuşmazlık bulunduğu üzerinedir. Çin’de din ve vicdan özgürlüğünün kapsamına dair ilk görüş ise bu özgürlüğün sadece bir dini inanca ya da düşünceye sahip olabilmek değil, ayrıca mutlak bir biçimde dini faaliyetlerde bulunabilmeyi ve dini organizasyonlar oluşturabilmeyi de kapsadığına ilişkin iken, ikinci görüşe göre din özel hayat kapsamından çıkıp toplum düzenini ilgilendiren bir boyuta ulaştığında ki dini organizasyonlar bu kapsama girmektedir, din ve vicdan özgürlüğü yasal düzenlemelerle devlet kontrolü altına alınmalıdır.1 Çin iki konuda da ikinci görüşü benimsemiş gibi görünmektedir.

Çin’de dinin yasal olarak nasıl düzenlenmesi gerektiği konusuyla ilgili ise bahsedilen makalesinde Zhuo Xinping, öncelikle dinin ne olduğu ve Çin toplumunda oynadığı rol ile ilgili bir uzlaşmaya varılması gerektiğini ve daha sonra düzenlemeye gidilmesi gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca dinin Çin toplumunda düzeni ve uyumu artıracağı görüşünün benimsenmesi halinde, yasal düzenlemelerde din özgürlüğünü sınırlandırmak yerine onu korumak amacının ön plana çıkacağını söylemektedir.2