Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

TCK, TMK ve Uluslararası Sözleşmeler Kapsamında Terbiye Hakkı

The Right of Discipline in Terms of Turkish Penal Code, Turkish Civil Code and the International Agreements

Zekeriya Alper İNANÇ

Terbiye hakkı, niteliği ve hakkın kullanımının sonuçları itibariyle hem kamu hukukunu hem de özel hukuku ilgilendiren bir içeriğe sahiptir. Ceza Hukuku açısından hukuka uygunluk sebeplerinden olan hakkın kullanılması ile terbiye hakkı ilişkisi, terbiye hakkının kim tarafından kime karşı hangi usuller dairesinde kullanılabileceği, bu şartlara uyulmaması halinde hangi suçların ortaya çıkacağı önem arz etmektedir.

Bunun yanında Medeni Hukuk kapsamında velayet ve vesayet kurumlarının içeriği, anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkilerde geçerli olacak hukuki rejim, anne ve babanın çocuğun gelişimini ve yönetimini sağlarken dikkat etmesi gereken ilkeler, vasinin görev ve yetkileri de terbiye hakkı kapsamında incelenmelidir. Yine bu kapsamda, Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun terbiye hakkına bakış açısını kıyas etmek gerekmektedir.

Ayrıca uluslararası sözleşmeler kapsamında çocuk haklarının nelerden ibaret olduğu, iç hukukta düzenlenen terbiye hakkının bu sözleşmelere uygun olup olmadığı, yine bu sözleşmelerin iç hukuktaki etkisi ve Anayasa’da yer alan hakların terbiye hakkı ile ilişkisi de incelenmelidir.

Çalışmamızda yukarıda belirtilen hususları incelemek amacıyla öncelikle terbiye hakkı kavramına değinilecek, hakkın kapsam ve mahiyeti izah edilmeye çalışılacaktır. Daha sonra Türk Ceza Kanunu kapsamında hukuka uygunluk sebebi olarak terbiye hakkı incelenecek, bunun yanında TCK’nın 232. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen “disiplin yetkisinin kötüye kullanılması” suçu ile terbiye hakkı ilişkisi açıklanacaktır. Daha sonra terbiye hakkının, Medeni Kanun kapsamında velayet ve vesayet kurumları ile ilişkisi değerlendirilecek, Mülga Kanun ile 4721 sayılı Kanunun mukayesesi yapılacaktır. Son olarak özellikle BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve AİHS bağlamında terbiye hakkının uluslararası hukuktaki sınırlarının tespitine çalışılacaktır.

GİRİŞ

Terbiye hakkının Ceza Hukuku ve Medeni Hukuk bağlamında görünümünü irdelemeden önce neden terbiye hakkı kavramının tercih edildiğinin izah edilmesi gerekir. Mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nde ana-babanın çocuklarını tedip hakkına malik olduğu belirtiliyordu. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda ise bu kavrama yer verilmemiştir. Bunun yanında 5237 sayılı TCK’nın 232. maddesinin 2. fıkrasında “terbiye hakkı” kavramı tercih edilmiştir.

“Tedip” in sözlük anlamı; uslandırma, yola getirme, terbiye etme1 iken; “tedip hakkı”, velinin vesayeti altında bulunan bir çocuğa karşı sert davranma, ihtarda bulunma ve daha da mühim cezayı verme hakkı olarak tanımlanmaktadır.2 “Terbiye etmek” eğitmek olarak tarif edilmiş,3 “eğitmek” ise; birinin akla uygun, fiziksel ve moral ve gelişmesi üzerine etki yaparak çeşitli davranış yatkınlıkları, bilgi ve görgü aşılayarak önceden tespit edilmiş amaçlara göre onun belirli bir yönde gelişmesini sağlamak, terbiye etmek şeklinde tanımlanmıştır.4 Yapılan tanımlara göre tedibin, kişiyi eğitmekte kullanılan yöntemlerden biri olduğu sonucu çıkarılmalıdır. Kanun koyucunun değişen iradesi ve terbiye hakkının tedip hakkını da kapsar mahiyette oluşu nedeniyle biz de mümkün olduğunca “terbiye hakkı” ifadesini kullanacağız. Ancak özellikle ceza hukuku kitaplarında halen “tedip hakkı” kavramının kullanıldığını belirtmek gerekir.

Çocuğu üzerinde velayet hakkına sahip olan anne ve babanın, öğrencisini eğitmekle yükümlü olan öğretmenin, çırağına meslek edindirmeye çalışan ustanın terbiye hakkına sahip bulunduğu söylenebilir. Örneklerden de görüleceği üzere, terbiye hakkının bir tarafında hükmeden, eğiten, disipline eden tarafı var iken; diğer taraf itaat etmek, uymak, söz dinlemek yükümü altındandır.