Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Taşınmaz Rehninde Sabit Dereceler Sistemi ve İstisnaları

Fixed Rank System on Real Estate Hypothecing Law and it's Exceptions

Bekir Akıncı

Sabit dereceler sistemi, ilerleme sistemi ve malik lehine gayrimenkul sistemi ile birlikte gayrimenkül rehnine ilişkin sistemlerden bir tanesidir. Sistem, Türkiye ve İsviçre de dahil olmak üzere pek çok Avrupa ülkesinde halen uygulanmaktadır. Sistem sayesinde, malik, gayrimenkulünü birden fazla alacaklıya teminat verme hakkını elde etmektedir. Gayrimenkulün değeri farazi derecelere bölünmekte ve her bir derece farklı maliklere teminat olarak verilebilmektedir. Malik dilerse, üst dereceleri boş tutarak üst dereceleri ileride kullanma imkanına sahiptir. Bu sayede başta bankalar olmak üzere pek çok alacaklı için kuvvetli teminat ayırma imkanı doğmaktadır.

Sabit dereceler sisteminde, derecelerden biri boşaldığında, alt derecedeki ipotek üst dereceye ilerlemez, sabit kalır. Fakat bu kuralın da istisnaları mevcuttur. Bu makalede, sabit dereceler sistemi, tarihi temelleri ile birlikte anlatılmış ve istisnaları incelenmiştir.

Sabit Dereceler Sistemi, İlerleme Sistemi, Teminat Hukuku, Taşınmaz Rehni, İpotek, Pignus, Fiducia.

Fixed rank system is one of the regimes regarding the real estate hypothecing law. This system has being used in various European countries including Switzerland and Turkey. The system provides the possessor to hypothec his or her estate to more then one creditor. The worth of the estate is divided several fictional rants and each stated rant has its own worth. In the desire of possessor, each rank can be hypothecated to different creditors. Any rant can be kept empty for the future in case an important creditor, i.e banks, would desire to be the first ranked creditor. With the help of this system, the possessor can use his or her estate more efficiently and can have more credits.

On the scope of the system even if a rank becomes empty in a number of ways, one being the extinguishing of the debt, the lower rants would not proceed towards a higher rank and they stay stable. Nonetheless, there are several exceptions to this rule. In this article, first we have presented the historical bases of the system and then analysed the current rule with a comparative method and stated the exceptions.

Fixed rank system, Proceeding System, Warranty Law, Mortgage, Hypothec, Pignus, Fiducia.

I. GENEL OLARAK

Eski çağlardan beri insanlar, ticari ilişkilerini yürütürken, muhataplarının taahhüdünü yerine getirmesinden emin olmak istemişler ve bu amaçla çeşitli teminatlar aramışlardır. Bu teminatlar genel olarak ayni teminat ve şahsi teminat olarak ikiye ayrılmıştır. İlk dönemlerde özellikle Roma’da şahsi teminatlar ayni teminata göre tercih edilmiştir. Ayni teminatların gelişmesi ise zaman almıştır. Ticaret hayatındaki gelişmeler ayni teminatların önem kazanmasını ve buna bağlı olarak hukuki alt yapılarının da sağlamlaşmasını beraberinde getirmiştir. Bugün dahi ayni teminat hukuku gelişimini sürdürmektedir. Teminatları alenileştirmek maksadıyla tutulan sicillerin sayısı ihtiyaçlar doğrultusunda her geçen gün artmakta, elektronik ortama geçilme çalışmaları sürmektedir. Bir taşınmaz üzerinde birden fazla rehin tesis edildiği durumlarda, rehin konusu taşınmaz paraya çevrilmişse, paranın alacaklılara ne şekilde dağıtılacağı sorunu da ayni teminat hukukundaki gelişimin bir parçası olmuştur. Soruna çözüm bulmak amacıyla ortaya konulmuş ve uygulanmış çeşitli sistemler vardır. Bizim hukukumuzda kabul edilen sistem ise sabit derece sistemidir. Bu sistem her ne kadar hukukumuza Cermen hukukundan geçmiş olsa gelişimi itibariyle kökleri Roma’ya kadar uzanmaktadır. Sistem sayesinde alacaklı alacağını teminat alma imkânına kavuşurken, borçlu da taşınmazı üzerinden kredi temin etme imkânını korur. Sistemin temelinin daha iyi anlaşılabilmesi düşüncesiyle çalışmamızda öncelikle ayni teminatların Roma hukukundaki gelişimi hakkında birtakım temel bilgiler sunulmuş, daha sonra ise sistem ve istisnaları işlenmiştir.

II. REHİN HAKKININ ROMA HUKUKUNDAKİ GELİŞİMİ

Klasik öncesi Roma devrinde, şahsi teminatın bir türü olan kefalet (sponsio), bir ayni teminat olan rehine göre tercih edilmiştir1. Bunun başlıca sebebi ise söze olan bağlılığın yanında, rehin müessesesinin uygulamasındaki zorluklar olarak gösterilmektedir2. Zira bu dönemde Roma’da ayni teminatın sağlanabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkının alacaklıya devri gerekmekteydi. Bu hukuki işlem bozucu şarta bağlı olarak yapılmakta ve borçlu tarafından taahhüt yerine getirildiğinde eşyanın mülkiyeti eski malikine geri dönmekteydi. Alacaklıya malikin haklarını tanıyan ve Fiducia3 adı verilen bu sistem, bugünkü hukukumuzdaki inançlı işlem4 müessesesinin de temelini teşkil etmiştir5.

Fiduica ile her ne kadar alacaklı lehine güçlü bir teminat sağlanmış olsa da, borçlu için çeşitli sıkıntılar çıkmakta idi. Örneğin, malın mülkiyetini teminat amacıyla iktisap etmiş alacaklı, borcun ödenmesine rağmen mülkiyeti borçluya devretmekten kaçınmak istemesi, malı satmış olması gibi riskler bulunmaktaydı. Bu takdirde her ne kadar borçlunun mülkiyetin kendisine iadesi için actio fiduciae açma imkânı bulunsa da, bu uğraş gerektiren bir işti6. Keza, borçlunun teminat süresince malı kullanamaması da borçluya zarar veriyor ve belki de maldan gelir elde ederek borcunu ödemesini zorlaştırıyordu7. Öte yandan alacaklı açısından da birtakım sorunlar mevcuttu. Alacaklının rehinli mala nezaret etme yükümlülüğü bulunması sebebiyle, mal alacaklı yedinde iken gasp edilmişse, alacaklının gasıba karşı actio vi bonarum raptorum açması ve malın iadesini sağlaması gerekiyordu8. Aksi halde borcunu ödeyen fakat malına kavuşamayan borçlu (eski malik) uğramış olduğu zararı alacaklıdan isteyebilmekteydi. Bu da önemli bir risk unsuruydu. Ayrıca bu yöntem malın birden fazla borç için rehnedilmesine de elverişli değildi. Bu sebeplerle mülkiyetin devrini gerektiren fiducia zaman içinde gelişmiş ve mülkiyet devredilmeden sadece zilyetlik devredilerek teminat sağlanmıştır9.