Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Uluslararası Hukukta İnsanlığa Karşı Suçlar

Crimes Against Humanityin International Law

M. Yusuf Eren

İnsanoğlu var olduğu günden bugüne kadar rekabet, hırs, şiddet ve daha güçlü olma içgüdüsüyle yaşamaktadır. İnsan yaradılışının bu değişmez özellikleri sonucunda, uluslararası toplum iki büyük dünya savaşı, birçok iç savaş, milyonlarca can kaybı ve işkence, soykırım, etnik temizlik, tecavüz gibi insan hakları ihlalleriyle karşı karşıya kalmıştır. Uluslararası aktörler, yaşanılan trajedilerin tekrarlanmaması adına büyük gayret sarf etmişler ve insan haklarının evrensel boyutta gelişmesine katkıda bulunmak için söz konusu eylemlerin gerçek faillerini yargılayıp cezalandırma gereği duymuşlardır. İnsanlık onurunda ve vicdanında derin yaralar açan uluslararası suçlar, tarihte ilk defa Nürnberg Uluslararası Askeri Mahkemesi Statüsü tarafından kategorize edilmiştir. Modern uluslararası hukuk sisteminde ise Uluslararası Ceza Mahkemesi bu görevi üstlenmiştir. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni kuran Roma Statüsü uluslararası suçları “soykırım”, “savaş suçları”, “insanlığa karşı suçlar” ve “saldırı suçu” olmak üzere dörde ayırmıştır. Şüphesiz her birinin önemi tartışılamayacak düzeyde olsa da, insanlığa karşı suçlara ayrı bir parantez açmak gerekir. Güncel hayatta uluslararası suçlar ile aynı anlamda kullanıldığı görülse de insanlığa karşı suçlar, uluslararası suçların alt kategorisinde olan müstakil bir suç şeklidir. Roma Statüsü’nün 7’nci maddesinde düzenlenen bu suçlar; öldürme, toplu yok etme, köleleştirme, halkların sürgün edilmesi veya zorla nakli, uluslararası hukukun temel kurallarının ihlali sonucu hapsetme veya fiziki özgürlüğün başka biçimlerde ciddi olarak kısıtlanması, işkence, cinsel şiddet suçları, kişilerin zorla kaybedilmesi, ırk ayrımcılığı, kasten büyük ezaya veya vücut ya da zihinsel veya fiziksel sağlıkta ciddi zarara yol açan, benzer nitelikte diğer insanlık dışı hareketlerdir.

İnsanlığa Karşı Suçlar, Uluslararası Ceza Mahkemesi, Roma Statüsü, Nürnberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi, Uluslararası Suçlar

Since the existence of human beings, mankind has lived continuously with competition, greed, violence, and instinct of to become more powerful. As a result of these essential features of human nature, our world was faced with two major world wars, many civil war, millions of lost and torture, genocide, ethnic cleansing, rape and other human rights violations which are not worthy of human dignity. To prevent recurrence of tragedies experienced once again, international actors made a great effort. To contribute the development of the universal dimension of human rights, they felt the need to trial the perpetrators. International crimes that deeply wounds human dignity and conscience, have been categorized for the first time in history by the Statue of International Military Tribunal. In the modern system of international law, the International Criminal Court has undertaken this task. The Rome Statute of the International Criminal Court, allocates the international crimes as "the crime of genocide", "war crimes", "crimes against humanity" and "crime of aggression". Surely the importance of each level is indisputable, though, crimes against humanity must be opened in a separate topic. Although it is used in the same sense as international crimes in daily life, crimes against humanity, is a form of self-contained crime in sub-category of international crimes. These crimes whih were organized in article 7 of the Rome Statue are; intentional killing, extermination, enslavement, deportation, as a result of violation of fundamental rules of international law imprisonment or other forms of physical serious curtailment of freedom, torture, sexual crimes, enforced disappearance of persons, racism, intentionally causing serious damage on physical health or other similar inhumane acts.

Crimes Against Humanity, International Criminal Court, The Rome Statute, Nuremberg International Military Tribunal, International Crimes.

I. GİRİŞ

İnsanların en belirgin özelliklerinden biri, şiddet eğilimi içerisinde olmalarıdır. Egoizmden kaynaklı ruh yapısı insanı, ahlaki değerlerden uzaklaştırarak çatışmalara sürükleyen bir kişilik haline getirmektedir. Dolayısıyla, şiddet eğilimi toplumun en küçük yapı taşı olan aile içerisinde başlamakta; geniş kitleleri etkileyecek kadar büyük potansiyel bir tehlike haline gelmektedir. Bu potansiyel tehlikenin doğurduğu sonuçlara, geçtiğimiz yüzyılda yaşanılan iki büyük dünya savaşı örnek gösterilebilir.

Dünya savaşlarıyla başlayan ve günümüzde Ortadoğu, Afrika ve Uzak Doğu ülkelerinde devam eden birçok bağımsızlık mücadelesi ve iç savaş sonucunda uluslararası toplum birçok trajik eylem ile karşı karşıya kalmıştır. İnsanlığın hedef alındığı söz konusu eylemler kasten öldürme, soykırım, işkence, cinsel şiddet ve taciz suçları, etnik temizlik, şahsi, tarihi ve kültürel varlıkların yok edilmesi, halkların zorla sürgün edilmesi, köleleştirme gibi çeşitli şekillerde karşımıza çıkabilmektedir. Bu eylemlerin varlığı her dönemde biliniyor olmasına rağmen, uluslararası toplumun üyeleri tarafından birer suç unsuru olarak kabul görmesi çok yakın bir tarihe rastlamaktadır. Küreselleşen yeni dünya düzeninin de etkisiyle, iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerin basın-yayın organları tarafından etkin bir şekilde kullanılması sonucu olarak önemi gözler önüne serilen insanlığa karşı işlenen suçlar, uluslararası hukukun yaptırıma tabi tutması gereken en önemli konularından biri haline gelmiştir.

İnsanlığa karşı suçlar kavramı, II. Dünya Savaşı sonrası uluslararası hukuk metinlerinde yer almaya başlamış, dinamik bir kavramdır. Ulusal ve uluslararası alanda yaşanan gelişmeler, bu kavramın içeriğinin giderek daha belirginleşmesine ve ortak bir tanıma ulaşma yönünde ilerlemelerin sağlanmasına katkıda bulunmuştur. Bununla birlikte, uluslararası toplumda “insanlığa karşı suç” ile “uluslararası suç” kavramlarının birbirine karıştırıldığı da görülmektedir. Çalışmada, uluslararası suçlar hakkında kısaca bilgi verilecek, insanlığa karşı suçların kendine özgü yapısı ve diğer uluslararası suçlardan farkları açıklanmaya çalışılacak ve bu suç türünün, tarihsel gelişmeler de göz önünde tutularak, uluslararası hukuktaki yeri belirginleştirilmeye çalışılacaktır.