Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk ve İsviçre Hukukunda Yoksulluk Nafakasının ve Doğurduğu Hukuki Sorunların İncelenmesi

Examination of Welfare Allowance and Its Legal Problems Under Turkish and Swiss Law

Yalçın TOSUN

Yoksulluk nafakası Türk ve İsviçre hukuklarında özellikle yoksulluğun tespiti ve tayini, kusur ve nafaka ilişkisi doktrin ve yargısal içtihatın konuya yaklaşımlar dikkate alınarak incelenmiştir. Buna ek olarak nafakanın değiştirilmesi ve sona ermesi yine Türk ve İsviçre hukukları bağlamında karşılaştırmalı bir biçimde ele alınmıştır.

Türk Hukukunda Yoksulluk Nafakası, İsviçre Hukukunda Yoksulluk Nafakası, Nafaka İsteminin Şartları, Yoksulluğun Tespiti ve Tayini, Yoksulluk Nafakasının Değiştirilmesi ve Sona Ermesi

Determination and assessment of welfare allowance, relation between fault and allowance under Turkish and Swiss Law were examined pursuant to the approaches of doctrine and case law. In addition to that, alteration and termination of the allowance were adressed again in the context of Turkish and Swiss Law on a comparative basis.

Welfare Allowance Under Turkish Law, Welfare Allowance Under Swiss Law, Prerequisites for Claiming Welfare Allowance, Determination and Assessment of Poverty, Alteration and Termination of Welfare Allowance.

I. GİRİŞ

Türk hukukunda Medeni Kanun m.175’te, İsviçre Medeni Kanunu1 m.125 vd.’da tanımlanan ve şartları düzenlenen yoksulluk nafakası, aile hukukunun boşanmaya bağladığı sonuçlardan bir tanesidir. Evliliğin boşanmayla sona ermesinden sonraki dönemde yoksulluğa düşecek tarafın talep etmesi üzerine yoksulluk nafakası hüküm altına alınabilir. Yoksulluk nafakası bu yönüyle evlilik ilişkisi sona erdikten sonra zor duruma düşecek kişi açısından, ondan sonraki hayatını geçirmesini kolaylaştıracak bir unsur olarak düşünülmüştür. Bir diğer ifadeyle eşlerin evlilik birliği altında birbirlerine karşı olan yükümlülükleri sona erse de, yoksulluğa düşecek eşe karşı, diğer eşin bakım yükümü devam edecektir2. Aslında eşlerin birbirlerine karşı olan yükümlülüklerini düzenleyen Medeni Kanun’un 185. maddesi vd.’da maddi ve manevi yükümlülüklerin evlilik devam ederken geçerli olması kuraldır. Bu bağlamda ana kuraldan sapılarak evliliğin sona ermesine rağmen eski eşe karşı yükümlülüğü maddi açıdan bir bakıma devam ettiren yoksulluk nafakası, sırf bu nedenden dahi hem nafaka alacaklısı hem de nafaka borçlusu açısından titizlikte tespit ve tayin edilmesi gereken bir nafaka türünü oluşturmaktadır.

Yoksulluk nafakası -özellikle kadın eşler açısından- sosyal olarak da önemli sonuçları olan bir nafaka türüdür ve bu nedenle akla titizlikle ele alınması gereken sorular getirmektedir. Örnek vermek gerekirse evlendikten sonra çalışmayı bırakan ve yirmi yıllık bir evliliğin sonunda kırk beş yaşında boşandığında yeniden iş aramaya başlayan kadının yoksulluk nafakası talebinde bu husus nerede ve hangi ölçüde dikkate alınmalıdır? Ya da evliliğin çok kısa sürdüğü hallede süresiz bir yoksulluk nafakası tayini mümkün olmalı mıdır ve bu konuda mukayeseli hukukta ne gibi yaklaşımlar vardır? Kusur ile yoksulluk nafakası arasındaki ilişki İsviçre hukukunda olduğu gibi Türk hukukunda da yeniden gözden geçirilmeli midir? Bu sorulara verilecek yanıtların dikkatle ve hakkaniyete uygun bir biçimde bulunması gerekir. Bu nedenlerden dolayı yoksulluk nafakasının tespiti ve tayini, eşlerin kusurunun nafakanın tespitine olan etkisi, nafaka tespit ve tayinindeki kıstasların ve sınırların çizilmesi, nafaka tayininin sürekli olmasından kaynaklanan özel durumlar başta olmak üzere, yoksulluk nafakası açısından önemli gördüğümüz bazı sorunların bu çalışma kapsamında ele alınarak değerlendirilmesinde fayda görülmektedir.

Bu çalışmada sistematik açıdan, yoksulluk nafakasına belirli unsurlar üzerinde yoğunlaşılacak ve bu konulardaki sorunlara bazı öneriler getirilmeye çalışılacaktır. Bu yapılırken, öncelikle nafakanın tespitindeki yasal şartlar ve özellikle kusur ile nafakanın ilişkisi üzerinde durulacaktır. Böylece her iki hukuk sisteminde ‘kusur’un yoksulluk nafakasında nasıl bir rol üstlendiği ve nasıl bir yaklaşımla ele alınması gerektiği üzerinde fikir yürütülecektir. Akabinde yoksulluk kavramının yoksulluk nafakasında hangi ölçütler dâhilinde ele alındığı üzerinde durulacaktır. Yoksulluk nafakası gibi süresiz olarak tayin edilen bir nafaka türünün hakkaniyete uygun olarak tespit ve tayin edilmesindeki güçlüklerin aynı zamanda sosyal boyutuyla, kadın-erkek eşitliği düzleminde ve özellikle somut kriterler ışığında yorumlanmasının gerektiği açıktır. Konunun önemine binaen, yoksulluk nafakasının açıklanan cephelerine, gerek Türk gerekse İsviçre hukukları açısından karşılaştırmalı bir pencereden bakılarak, doktrin ve yargısal içtihatın yaklaşımları da göz önüne alınması ve incelenmesi bu çalışmanın temel amaçlarını oluşturmaktadır.