Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

“Öneryıldız/ Türkiye” Davasının Yaşam Hakkı Açısından Değerlendirilmesi

Ayşe Özge ATALAY

Yaşam hakkı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. maddesinde düzenlenmektedir ve diğer tüm temel hak ve özgürlüklerin temelini oluşturmaktadır. Bu madde devletlere hem pozitif hem de negatif yükümlülükler getirmektedir. Öneryıldız davası, ülkelerin çevresel tehlikeler karşısında vatandaşların yaşam haklarını koruma yükümlülükleri açısından bir örnek oluşturmaktadır. Aşağıda bu karar, yaşam hakkı açısından değerlendirilecektir.

Yaşam Hakkı, Çevresel Tehlikeler, Pozitif Yükümlülük, Negatif Yükümlülük, Öneryıldız Davası

The right to life is regulated in article 2 of the European Convention on Human Rights and this right is the basis of all other fundamental rights and freedoms. This article brings both positive and negative obligations on the states. The case of Öneryıldız constitutes an example of the obligation to protect the right to life of the citizens in the face of environmental hazards. This case will be evaluated below within the terms of the right to life.

The Right to Life, Environmental Hazards, Positive Obligations, Negative Obligations, 
The Case of Öneryıldız

1. GİRİŞ

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2'nci maddesinde düzenlenen yaşam hakkı, diğer tüm hak ve özgürlüklerin temelini oluşturmaktadır. Bu, öyle bir temeldir ki yaşam hakkı olmaksızın diğer hakların hiçbiri kullanılabilir halde bulunmamaktadır. Kimilerine göre ifade özgürlüğü olmayan bir yaşam gerçek anlamda bir yaşam değildir ya da din ve vicdan özgürlüğünün noksanlığı böyle görülebilir. Bu görüşlerin doğruluğu yadsınamaz; ancak diğer hakların kullanımı önündeki engellerin yok edilmesi imkanı bir şekilde sağlanabilecekken, yaşam hakkı korunmadığında böyle bir mücadele verilmesi de mümkün olmayacaktır. Çünkü temel olan insansal varlığın kendisidir, yani yeryüzünde fiziksel bir varlık olarak bulunabilmektir. Bu yüzden yaşam hakkı, ilk hak olarak nitelendirilmektedir1. Dolayısıyla yaşam hakkı, hem insan haklarının temelini oluşturması bakımından hem de insan hakları anlayışındaki tarihsel gelişimin izlenmesine imkan vermesi açısından en önemli haktır2.

Yaşam hakkını diğer insan haklarından ayıran bir diğer önemli özellik ise hakkın özüne müdahale noktasında ortaya çıkmaktadır. Bilindiği üzere kanun ile, kullanımına ilişkin sınırlama getirilebilse dahi bir temel hakkın özüne dokunma yasağı bulunmaktadır. Ancak yaşam hakkı öyle bir haktır ki kısıtlanma olanağı bulunmamaktadır; bu hakka herhangi bir şekilde müdahale edilmesi zaten onun özüne müdahale anlamına gelmektedir3.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2'nci maddesinde, herkesin yaşam hakkının yasa ile koruma altında olduğunun, idam cezasının infazı dışında kimsenin kasten öldürülemeyeceğinin belirtilmesi akabinde bu maddenin ihlali sayılmayan bazı sınırlı haller gösterilmiştir4.