Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yabancılar ve Uluslararası 
koruma Kanunu Uyarınca Öngörülen Uluslararası Koruma Türleri

Süheyla BALKAR BOZKURT

We are all refugees of a future that never happened**

Türkiye tarih boyunca göçler bakımından önemli bir ülke olmuştur. Yakın zamana dek göç veren bir ülke konumundayken, artık transit ülke ve sığınma ülkesi haline gelmiştir. Özellikle coğrafi konumu sebebiyle, sınırlarının hemen ötesindeki savaşlar ve iç çatışmalardan kaçan sığınmacılar açısından Türkiye adeta “güvenli bir sığınak” olarak görülmüştür. Tarihinde pek çok kez kitlesel akınlar yaşamış olan ülkemiz, son olarak 2010 yılından bu yana sayıları iki milyonu aşan Suriyeli akınına uğramış ve bunun yarattığı ekonomik, sosyo-kültürel ve siyasi etkiler ile halen tek başına başa çıkmaya çalışmaktadır. Türkiye’nin son yıllarda göç konusunda değişen bu konumuna rağmen, bu alanda hiçbir kanuni düzenlemesinin olmayışı uzun zamandır eleştirilmekteydi. Gerek yaşanan son kitlesel akın, gerekse mevzuattaki bu boşluk, sonunda hükümeti bir kanun çıkarmaya zorlamış ve 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu 11 Nisan 2014 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Kanunun, Türk Hukukuna getirdiği pek çok yenilikten biri de uluslararası koruma kavramıdır. Çalışmamızda genel olarak uluslararası koruma kavramını, kapsamını, bu kavrama dahil olan konuları ve YUKK uyarınca öngörülen uluslararası koruma türlerini inceleyeceğiz.

Uluslararası Koruma, Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, Mülteci, Sığınmacı, Göç, Geçici Koruma.

Turkey has been considered as an important country in terms of migration throughout history. Traditionally known as a country of emigration, Turkey has also become a transit country, a country of asylum and a destination country in last years due to its geographically strategic position. During history, Turkey has experienced many times large scale immigration and the last major wave of immigration is Syrian crisis. Since 2011, Turkey has estimated to host over two millions of Syrians and still continue to cope with its economic, socio-cultural and political impacts. Despite this changing position of Turkey on immigration in recent years, Turkey has been criticized for lack of legislation in this field for a long time. Both the recent Syrian crisis and the need for a legislation in this field have forced the government to enact a law. And finally, Law on Foreigners and International Protection came into force in April 2014. This law bring so many innovations in Turkish Law, one of which is the concept of international protection. In this article, we will study international protection as a general concept with its scope and particularities and also will examine the types of international protection provided by the new Law.

International Protection, Law on Foreigners and International Protection, Refugees, Asylum Seekers, Migration, Temporary Protection.

GİRİŞ

Tarih boyunca her yüzyıla belirli tarihi, siyasal, ekonomik ve sosyal olayların damgasını vurduğu ve bu olayların ulusal hukuklarda olduğu kadar, uluslararası düzenlemelerde de etkisini gösterdiği, kimi zaman bu düzenlemelerin değişmesine, kimi zaman da hiç öngörülmemiş yeni düzenlemeler yapılmasına zemin oluşturduğu görülmektedir. 20. yüzyıla damgasını vuran I. ve II. Dünya Savaşlarının, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine zemin hazırlamasında olduğu gibi. İnsanlık tarihi, içinde bulunulan dönemde en çok neyin eksikliği çekilmişse, o eksikliğin bertaraf edilmesini amaçlayan ulusal ve uluslararası düzeydeki hukuki düzenlemelerin kabul edilmesine sıkça şahit olmuştur. İnsan hakları ihlâlleri, savaş suçları, soykırım ve benzeri insanlığa karşı işlenmiş cürümler, bu olayları izleyen süreçte daima hukukun ilgi ve düzenleme alanının konusunu oluşturmuştur. 21. yüzyıl ise, tarihte var olan bazı devletlerin yıkıldığı, bu devletlerin topraklarında yaşayan halkların oradan oraya savrulduğu ve ülkesinden ayrılarak başka ülkelere yerleşmek zorunda kaldığı, yıkılan devletlerin yerine yeni devletlerin kurulduğu veya mevcut iktidar boşluğundan faydalanmak isteyen yönetimlerin iktidar olmak için savaştığı ve büyük güç olarak tanımlanan ülkelerin bu savaşlara meşru olan veya olmayan biçimde dahil olduğu bir yüzyıl olarak tarihe damgasını vurmaktadır. 20. yüzyılın kaygısı insan hakları hukukunu yaratmak iken, 21. yüzyılın kaygısı insancıl hukukun1 tesis edilmesi olmuştur.

Özellikle ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada var olan savaşlar, çok ciddi insanlık dramlarının yaşanmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla, her ne kadar savaşlarda taraf olmasa da, mevcut tablo Türkiye'yi çok yakından ilgilendirmekte ve ülkemizin siyasetini olduğu kadar, ekonomisini ve toplumsal hayatını da doğrudan etkilemektedir. Doğu için en yakın batı, batı için en yakın doğu konumundaki Türkiye açısından en önemli güncel meselelerden biri de hiç şüphesiz sınırlarında süregelen bu savaşlardan veya ülkelerindeki çeşitli olumsuz koşullardan kaçarak Türkiye'ye veya Türkiye'den geçerek başka ülkelere sığınmak isteyenlerin durumudur. Geçmişin göç veren ülkesi olan Türkiye, artık bir yandan Orta Doğu açısından bir sığınma ülkesi, diğer yandan Asya, Afrika ve Avrupa göç yollarının kesiştiği noktada bulunmasından ötürü, göç bakımından transit ülke konumuna gelmiştir2.