Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Tutuklu Sanıkların Hüküm Sonrası Tahliye Talep Haklarının Kapsamı: Anayasa Mahkemesinin 
ilker Başbuğ Kararı Kapsamında 
bir İnceleme

İsmail PAMUK

Kişileri hürriyetlerinden yoksun bırakan bir tedbir olarak tutuklama müessesesi son dönemde ülkemizde önemli tartışma ve inceleme konularından biri olmuştur. Anayasa Mahkemesi bireysel başvuru kapsamında ilk kararlarını tutuklama üzerine vermekle konunun önemine vurgu yapmıştır. Tutukluluk müessesi ile ilgili sıkıntılı alanlar çok olsa da özellikle hüküm sonrası tutukluluk halinin incelenmesi ve tutukluların sahip oldukları güvenceler konusu en sıkıntılı konulardan biriydi. Başbuğ Kararı ile Anayasa Mahkemesi bu safhaya ilişkin yerel mahkeme uygulamasını değiştirecek bir karar vermiş ve hatta AHİM uygulamasının ötesine geçmiştir.

Tutuklama, Hükmen Tutukluluk, Bireysel Başvuru, Başbuğ Kararı.

Detention as a measure depriving the individuals of their liberty has been an important topic of discussion and research. The Constitutional Court emphasized the importance of the issue by giving its very first decisions on individual applications about this topic. There are many areas of problem regarding the practice of detention but the review of the deprivation of liberty after conviction and the securities provided to these individuals was maybe the most problematic area. With the Başbuğ decision the Constitutional Court rendered a decision that will change the practice of the trial court and that went beyond the case law of the ECtHR.

Detention, Detention After Conviction, Individual Application, Başbuğ Decision.

I. GİRİŞ

Tutuklama müessesesi kişileri hürriyetlerinden yoksun bırakan bir tedbir olarak hem uluslararası metinlerde hem de anayasamızda kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı kapsamında güvencelere tabi kılınmıştır. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi1 ve Sivil ve Politik Haklara İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi2 yanında özellikle İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) bu kapsamdaki en etkin güvenceyi sağlayan uluslararası metindir.

Tutuklama konusu özellikle son dönemde ülkemizde önemli tartışma ve inceleme konularından biri olmuştur. Özellikle siyasi nitelikte davalarda tutuklu yargılamalar önemli yakınmalara neden olmuş, bu yakınmalar yasama organınca da haklı görülerek yeni yasal düzenlemeler ile sorunlara çözüm üretilmeye çalışılmıştır. Ancak Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesinin Harvard Üniversitesi Kennedy School of Governence ile birlikte yürüttüğü bu çalışmanın da ortaya koyduğu üzere yasal düzenlemelere rağmen uygulamada sıkıntılar devam etmektedir.

2010 Referandumu sonrasında Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuru yolunun bir ilave iç hukuk yolu olarak tanınmasından sonra mahkemenin ilk ihlal tespit eden kararları tutuklama müessesesine ilişkin olmuştur3. Bunun öncesinde de Mahkeme tutuklu yargılamayı 10 yıllık süreye uzamasını mümkün kılan ilgili kanun maddesini Anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir4. Yine yakın dönemdeki Balbay5 ve Başbuğ6 kararları tutuklu yargılamaya ilişkin önemli kararlar olarak kabul edilmektedir.