Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa İnsan Hakları
 Mahkemesi İçtihatlarında
 Özgürlük ve Güvenlik Hakkı

Abdülkadir KAYA

Bu makalede, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 5. Maddesindeki özgürlük ve güvenlik hakkının kapsamı incelenmektedir. İncelemede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, kabul edilebilirlik ve esasa ilişkin kararları esas alınmıştır. Ne yazık ki, Mahkemenin içtihatları kendi içinde bütünüyle uyumlu değildir. Bu nedenle, yerleşmiş içtihatlara daha bir ağırlık verilmesi gerekmiştir. Yakalamanın adli kontrolü ve gözden geçirilmesi kişilerin özgürlüklerinden keyfi bir şekilde yoksun bırakılmalarına karşı esaslı bir koruma getirdiğinden, yazının büyük bir kısmı, Sözleşmenin 5/3 ve 5/4. Fıkralarına ayrılmıştır.

Kişi Özgürlüğü, Kişi Güvenliği, Özgürlük Yoksunluğu, Yasayla Belirlenmiş Yöntem, Makul Şüphe, Yakalama Nedeninin Bildirilmesi, Derhal Yargıç veya Diğer Görevli Önüne Götürülme, Yakalamanın Yasallığının Gözden Geçirilmesi.

This article examines the scope of the right to liberty and security as set out in Article 5 of the European Convention on Human Rights. It does so with reference to both the admissibility and merits decisions and judgments from the European Court of Human Rights. Unfortunately, the case law of the Court is not entirely consistent in itself in that regard. For that reason, this article gives a special weight to the consistent and established case law of the Court. Since judicial control and review of detention are, essential elements in protecting the individual against arbitrary deprivation of liberty, the large volume of Article dedicated to the content of Article 5(3) and (4).

Liberty of Person, Security of Person, Deprivation of Liberty, Procedure Prescribed by Law, Reasonable Suspicion, Information on Reasons for Arrest, Brought Promptly Before Judge Or Other Officer, Review of Lawfulness of Detention.

I. GENEL BAKIŞ

1. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS veya Sözleşme) 5. Maddesinin birinci fıkrasının girişindeki “Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıda belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz” hükmü, “kişi özgürlüğü” (liberty) ve “kişi güvenliği” (security) kavramlarını öne çıkarmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM veya Mahkeme) birçok kararında, “Kişi özgürlüğünü”; kişilerin fiziksel (bedensel) özgürlüğü biçiminde tanımlamıştır. Bu tanımlama, kişinin özgürce hareket edebilmesiyle de yakından ilgilidir. Yine birinci fıkradaki tanımdan, 5. Maddenin amacının, kişinin özgürlüğünden keyfi bir biçimde yoksun bırakılmaması olduğu anlaşılmaktadır. Kişilerin fiziksel özgürlüğüne keyfi bir biçimde müdahale edilmemelidir. Müdahale edildiği noktada “kişi güvenliği” devreye girer. “Kişi güvenliği;” kişi özgürlüğünün hukukun koruması, güvencesi altında olmasıdır. Güvenlik hakkı mutlaktır, özgürlük hakkı ise 5. maddenin 1. fıkrasının (a) ilâ (f) bentleri uyarınca sınırlandırılabilir. AİHS’in 4 Numaralı Ek Protokolünün 2/1. maddesindeki “bir devletin ülkesi içinde yasal olarak bulunan herkese serbestçe dolaşma hakkı tanınır” hükmü, hareket özgürlüğünü, diğer bir deyişle “kişinin dolaşım özgürlüğünü” tanımlamaktadır. Dolaşım hakkının, 5. Maddedeki kişi özgürlüğü ile yakın bir ilintisi vardır. Kişinin hareket özgürlüğünün ciddi bir biçimde kısıtlanmasıyla bu özgürlüğün yoksunluğu oluştuğunda, artık 5/1. Kapsamında bir hak söz konusudur. Salt hareket özgürlüğünün kısıtlanması ise 4 Numaralı Ek Protokolünün 2/1. Maddesinin konusunu oluşturur. AİHM bu iki hak arasındaki farkı, kısıtlamanın özü ve yapısından ziyade, derecesi ve yoğunluğundan kaynaklandığını kabul etmektedir. 12 Ocak 2010, No.4158 / 05, Gillan ve Quinton v. Birleşik Krallık kararında AİHM, üst araması için durdurmanın 4 Numaralı Protokolün 2. maddesindeki hareket özgürlüğüyle ilgili olduğunu, ancak kolluk güçlerinin dur emrine uyulmaması halinde ceza yaptırımı veya zor kullanılması söz konusu ise üst araması için durdurmanın 5/1. Madde çerçevesinde değerlendirileceğini açıklamıştır.

2. İnsan hakları belgeleri; kişilerin keyfî olarak özgürlüğünden yoksun bırakılmamaları için önleyici kurallar, önlemler getirmiştir. Bu bağlamda AİHS’in 5. maddesinin 1. fıkrasında yasaya uygun olarak özgürlüklerin kısıtlanabileceği haller gösterilmiş; 3. 4. ve 5. fıkralarında, kişi özgürlüğü konusunda usule ilişkin teminatlar getirilmiştir. 5. maddeyi Mahkeme bazı kararlarında; “demokratik bir toplumda kişilerin resmî makamlar tarafından keyfî olarak gözaltına alınmasından korunması” olarak yorumlamıştır. Mahkeme, özgürlükten yoksunluk durumunda kişilerin keyfî uygulamalardan korunması için; bu yoksunluğun ulusal kurallar yanında, Sözleşme’nin 5. maddesinin 1. fıkrasında altı bent halinde sınırlı olarak sayılan hallere uygunluğunu da araştırmaktadır. 25 Mayıs 1998, Kurt v. Türkiye1 kararında, resmî görevlilerin elindeki yetkilerin kötüye kullanılmasının önlenmesi hususundaki hassasiyetini; kişi özgürlüğünün kısıtlanabileceği halleri açıklayan 5. maddenin 1. fıkrasını a, b, c, d, e ve f bentlerinin özgürlük hakkının istisnası olduğunu dikkate alarak, söz konusu bentleri her zaman dar yoruma tabi tutacağını açıklayarak göstermiştir. (Par.122) AİHM kararlarında sıklıkla vurguladığı gibi özgürlükten yoksunluk, sözleşmeci devletin ulusal hukuku (maddi ve usul hukuku) yanında, 5. maddenin amacına da uygun olmalı, diğer bir deyişle keyfilik içermemelidir. (22 Mart 1995, Quinn v. Fransa kararı, par. 17-42 ve 122) Keyfiliğin önlenmesi için özgürlükten yoksun bırakan resmi makamların işlemleri bağımsız yargı denetimine tabi olmalı, bu denetimin uygulanabilmesi için de öncelikle yakalanan kişinin adı, yakalanma nedeni ve yeri ile tarihi resmi kayıtlara geçirilmelidir. (Kurt kararı 122-125. paragraflar) (Benzer karar 15 Kasım 1996 tarihli Chahal - Birleşik Kraliyet kararı, 118. Par.)

3. Bu maddede geçen “özgürlükten” ne anlamalıyız, ne zaman özgürlükten yoksunluk vardır? Özgürlüğün kısıtlanması ile özgürlükten yoksun bırakılmak farklı kavramlar mıdır? Bu sorulara öncelikle AİHM’in kararlarını dikkate alarak yanıt verebiliriz. Özgürlükten yoksunluk ana çizgileriyle, kişinin dış dünyayla temasının kısıtlandığı, hareket serbestîsinin ortadan kaldırıldığı haller olarak tanımlanabilir. AİHM kararlarına göre: Özgürlük hakkı kişinin fiziksel özgürlüğüyle ilgilidir. Kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılıp bırakılmadığının tespitinde başlangıç noktası, kişinin hali hazırdaki mevcut durumu olmalı; özgürlüğü kısıtlayıcı önlemin süresi, etkisi ve uygulama şekli gibi bir dizi ölçüt dikkate alınmak suretiyle özgürlükten yoksunluk bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.2 AİHM bazı kararlarında yoksunluğun oluşup oluşmadığı değerlendirmesini, nesnel ve öznel öğeleri dikkate alarak yapmıştır. Nesnel öğe, kişinin kapalı bir alana ihmal edilmeyecek bir süre tutulması, buna ek olarak kişinin bu kapatılmaya rıza göstermesini gerektirecek bir öznel nedeninin bulunmamasıdır. (16 Haziran 2005, No. 61603/00, Storck v Almanya, par 743) Bir önlemin, yoksunluk mu yoksa kısıtlama mı olduğunun belirlenmesi için kesin ölçütler getirilmesi mümkün görülmemektedir. Yoksunluğun başladığı noktada, Sözleşmenin 5. maddesi uygulanmaya başlayacaktır. Özgürlüğün yalnız kısıtlandığı, yoksunluğun bulunmadığı hallerde 5. maddenin uygulanması söz konusu değildir. Bu ayrımın açıklığa kavuşması için AİHM’in iki kararına yakından bakmalıyız.