Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Tutuklama Hukuku ve Uygulaması Avrupa’da Karşılaştırmalı Bir Perspektif

Hans-Jörg ALBRECHT, Mehmet ARSLAN

Tutuklama, hukuk politikası, ceza hukuku ve kriminoloji ile ilişkilidir. Bu konu özellikle hapishanelerinin yükünün azaltılması ve çocuk hukuku boyutları açısından Avrupa Hukukunda en çok tartışılan konulardan biridir. Bu çalışma belirtilen hususlar ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin görüşü çerçevesinde bir sonuca varmaya çalışmaktadır.

Tutuklama, Sorunlar, Avrupa Hukuku’na Göre Temel Kurallar.

Pre-trial detention is related to the law policy, criminal law and criminology. The subject is a significant topic of discussion in the European law, especially in the context of reducing the burden of prisons and unique requirements of juvenile law. This study attempts to draw a conclusion on these basis and the opinion of European Court of Human Rights.

Pre-Trial Detention, Problems, Basic Rules According to the Eurpoean Law.

1. SORUNLAR

Tutuklama, bir taraftan temel hak ve muhakeme hukukunun esaslarından olan masumluk karinesi ve diğer taraftan hukuk devletinin muhafazası ve hukuki menfaatlerin etkili bir şekilde korunmasının şartı olan hukukun icra edilmesinin kesişme alanında yer aldığı için, özellikle hukuk politikası, kriminoloji ve ceza hukuku biliminin ilgisini çekmektedir.1 Çünkü tutuklama, cezanın sadece kusurun varlığı halinde ve kesinleşmiş hükümle tespit edilmiş kusurdan önce ceza verilemeyeceğinin doğallığı ile ceza muhakemesinin yürütülmesi ve böylece hukukun icra edilmesinin güvenceye alınması mecburiyeti arasındaki uzlaşmayı ifade eder.2

Son olarak tutuklama, genel önleyici beklentiler ile suçla kararlı bir şekilde mücadele etmeyi iyi bir şekilde göz önüne serdiği için ayrıca dikkatleri üstüne çekmektedir.3 Tutuklama bundan dolayı terörizm ve organize suçlarla ilgili tartışmalarda özel bir yer edindi. Avrupa insan hakları sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarında kabul ettiği tutuklama nedenlerinden de çıkarılabilindiği gibi tutuklamanın, mükerrer suçluların ağır suçlarından korunmayı ve özellikle kasıtlı insan öldürme suçları gibi çok ağır suçlarda şüphelinin hemen tutuklanmasıyla halkın ve kamuoyunun sakinleştirilmesini sağlaması, öngörülmektedir.4 Tutuklama nedenlerinin yapısından dahi tutuklamanın sadece muhakemeyi güvenceye alan değil, aynı zamanda önleyici ve de muhakemeyi güvenceye alan amaçlarının olduğu anlaşılmaktadır.

Hukuk politikasını ilgilendiren sorunlar, sadece önleyici amaçlarla gerekçelendirilen tutuklama ile temel hürriyetlerin gereği olan sınırlar ve ölçülülük ilkesi arasındaki çekişmede, belirlenmemektedir. Tutuklama Avrupa’da çok eskiden beri özellikle hapishanelerin yüklerinin azaltılması kapsamında, yine çocuk ceza hukukunun kendine has gereklilikleri çerçevesinde irdelenmektedir. Son olarak hakları kolay bir şekilde ihlal edilebilen göçmenler veya yabancı devlet mensupları (bunlara Avrupa birliğine üye devletlerin vatandaşları da dahildir) gibi gruplar tartışmalara konu olmaktadır.5 Özellikle hapishanelerin yüklerinin azaltılması Avrupa’da son zamanlarda tutukluluk hakkındaki tartışmalarda özel bir rol oynamaktadır. Hapishane meskunlarının sayısındaki artış ve bundan kaynaklanan ciddi kapasite sorunları (ile Avrupa konseyi işkenceyi önleme komitesinin bir çok Avrupa ülkesi bakımından ısrarla dikkate sunduğu ve değişiklikler için ikaz ettiği hürriyetin tahdidinin insan haklarına uygun bir şekilde düzenlenmesindeki önemli sorunlar6) karşısında, tutukluğun hukuki ve uygulamadaki düzenlenmesinin tutuklamadan kaçınma ve hapishanelerin yüklerinin azaltılması bakımından daha yakından bir inceleme gerektirdiğine dikkat çekilmektedir.7 Gerçi tutukluluğun azaltılmasından illâ da ceza infaz kurumlarının yüklerini azaltıcı bir etkinin çıkması gerekmemektedir. Çünkü tutuklulukta geçirilen zaman zaten hapis cezasından mahsup edilmektedir.8Bundan dolayı yük azaltıcı etkisadece tutukluluktan ziyade hürriyeti tahdit etmeyen bir ceza (veya hatta kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararının) verilmesi durumunda mantıklı olabilir. Bu arada tutuklamanın zaten mutlak hapis cezası verilmesinin teşvik ettiği bildirilmektedir.9Keza tutukluluk hürriyeti tahdit edilen kişiye kendine has bir şekilde yük teşkil etmektedir.10 Bu husus örneğin tutuklulukta görülen yüksek intihar oranlarında görülebilir.11