Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Uyarınca Çerçeve Sözleşme

Ayşe Deniz POSTACI

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte çerçeve sözleşmeler ilk kez Türk hukukuna girmiştir. Kanunda çerçeve sözleşme, ‘Ekonomik ve Sosyal Konseyde temsil edilen işçi ve işveren konfederasyonlarına üye işçi ve işveren sendikaları arasında işkolu düzeyinde ve isteğe bağlı olarak yapılan mesleki eğitim, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal sorumluluk ve istihdam politikalarına ilişkin düzenlemeleri içerebilen yazılı bir sözleşme’ olarak tanımlanmıştır. Çerçeve sözleşmelere ilişkin yeni düzenlemeler ile doktrinde yeni tartışmalar da gündeme gelmiştir. Bunlardan en önemlileri; çerçeve sözleşmelerin, sadece Konseyde temsil edilen işçi ve işveren konfederasyonlarına üye sendikalar arasında yapılmasıdır ki, bu durum eşitlik ve sözleşme serbestisi ilkelerine aykırı kabul edilmektedir. Ayrıca içerik itibariyle çerçeve sözleşmelerin mesleki eğitim, iş sağlığı ve güvenliği, sosyal sorumluluk ve istihdam politikalarına ilişkin genel düzenlemeleri konu edinebilmeleri ve normatif etkiye sahip olmamaları, toplu iş sözleşmelerinden farklı olarak sadece tarafları arasında hüküm ve sonuçlarını doğurmalarına neden olmaktadır. Çalışmamızda Kanunun çerçeve sözleşmelere ilişkin tüm düzenlemeleri inceleme konusu edilmekle birlikte, bu sözleşmelerin hukuki niteliği üzerinde durulmuştur. Bu noktada uluslararası ve Avrupa çerçeve sözleşmelerinden de yararlanılmıştır.

Çerçeve Sözleşmeler, Toplu İş Sözleşmeleri, Uluslararası Çerçeve Sözleşmeler, Ekonomik ve Sosyal Konsey, İstihdam Politikaları.

Framework agreements had first came in to force in Turkish law with the Act number 6356. The Act defines the framework agreements as ‘written agreements which may includead justments on occupational education, occupational health and safety, social responsibility and employment policies and they can only be signed between tradeunions and employers’ association swhich are the members of confederations that are represented in Economic and Social Council. The new legal regulations on framework agreements cause doctrinal debates. One of the most important debates is about, the signing of the framework agreements exclusively between tradeunions and employers' associations which are members of the confederations that are represented in Economic and Social Council, this situation is considered against equality and liberty of contract principles. Framework agreements include general regulations on occupational education, occupational health and safety, social responsibility an dem ployment policies, thus they do not have normative effect. As a result of this, unlike collective agreements, framework agreements only have effect and bear consequence between contracting parties.Inthisstudy, alltheregulations of the Act on framework agreements are examined and the legal qualification of this agreement is focused. At thispoint, international and European framework agreements wereutilized.

Framework Agreements, Collective Agreements, International Framework Agreements, Economic and Social Council, Employment Policies.

GİRİŞ

Avrupa’da sanayinin gelişmesi ile işçi-işveren ilişkileri kolektif bir yapıya sahip olmuş, işçiler sendikalar aracılığı ile örgütlenmeye başlamış ve hakları için işverenlerle toplu pazarlıklar yapma yoluna gitmişlerdir1. Günümüzde de, örgütlenme ve toplu pazarlık hakkı, ILO’nun temel ilkelerinden biridir. Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunmasına İlişkin 87 sayılı ILO Sözleşmesi ile Örgütlenme ve Toplu Pazarlık İlkelerinin Uygulanmasına ilişkin 98 sayılı ILO Sözleşmesinde ortaya konulan esasların yanı sıra, 1998 yılında kabul edilen Çalışmaya İlişkin Temel Haklar ve İlkeler Bildirgesi’nde tüm üye devletlerin bu temel ilkeleri gerçekleştirme ve geliştirme yükümlülüğü bulunduğu vurgulanmaktadır. Aynı şekilde AB Temel Haklar Şartı’nın 28. maddesi, çalışanların, işverenlerin veya bunların örgütlerinin uygun düzeyde toplu iş sözleşmesi müzakere etmek ve menfaatlerini korumak için grev de dâhil toplu tedbirler alma hakkını haiz olduklarını öngörmektedir. Bu noktada, örgütlenme hakkı ve toplu sözleşme hakkı birbirinden ayrılmaz haklar olarak görülmektedir. Tüm bu düzenlemeler, ILO’ya taraf olan ve AB’ye üyelik sürecinde bulunan Türkiye için de önem taşımaktadır2.

Nitekim 18.10.2012 tarih ve 6356 sayılı ‘Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu3’ ILO ve Avrupa Birliği normlarına uyum amacıyla uzunca bir süredir devam eden çalışmaların ürünüdür4. 6356 sayılı Kanun, mülga 2821 ve 2822 sayılı Kanunları tek bir çatı altında toplamıştır. Bu çalışmanın da konusunu oluşturan ‘çerçeve sözleşme’ kavramı bu Kanun ile ilk kez hukukumuza girmiş ve ciddi eleştirilerin odağı haline gelmiştir. Kanunumuz her ne kadar çerçeve sözleşmeyi sendikaların yapabilecekleri sözleşme türleri içinde saymışsa da, bu sözleşmenin ne ölçüde toplu iş sözleşmesi olduğu tartışmaya açıktır5. Çerçeve sözleşmeye ilişkin yeni düzenlemeler, sosyal politika ve işçi hakları açısından esasen olumlu bir adımdır. Bununla beraber, kanunda bu sözleşmeyi yapma yetkisinin ve düzeyinin sınırlandırılmış olması sebebiyle, çerçeve sözleşmenin beklenen fonksiyonları yerine getiremeyeceği doktrinde çoğunlukla kabul edilmektedir6.

Çalışmamızda çerçeve sözleşmenin kanunda ne şekilde düzenlendiği, tanımı, tarafları, içeriği ve hukuki niteliği incelenecektir. Özellikle bu sözleşmenin bir toplu iş sözleşmesi türü olup olmadığı sorunu ele alınacak ve taraflarına ilişkin kanuni düzenlemenin eşitlik ilkesi ile ne derece örtüştüğü konusu üzerinde durulacaktır.