Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Milletlerarası Ticari Tahkimde
 Tahkim İtirazı ile Karşılaşan
 Türk Hakiminin Tahkim Anlaşmasının Geçerliliğine Dair Yapacağı İncelemenin Kapsamı ve Sonuçları

A. İpek SARIÖZ BÜYÜKALP

Bu makalede, uluslararası ticari uyuşmazlıkların tahkim yolu ile çözümünün öngörülmüş olmasına rağmen, uyuşmazlığın bir tarafının devlet yargısına başvurması, diğer tarafın ise tahkim itirazında bulunması halinde, devlet yargısının tahkim anlaşmasının varlığı ve geçerliliği hakkında yapacağı incelemenin sınırları ve devlet yargısına tanınan bu yetki ile hakemlerin kendi yetkileri hakkında karar verebilmelerine olanak sağlayan competence-competence ilkesinin arasındaki ilişki ele alınmaktadır. Konu, uluslararası tahkim mevzuat ve içtihatlarında olduğu kadar, Türk doktrin ve içtihatlarında da tartışmalı ve soyut kurallara tabi kılınması zor bir alana ilişkindir. Fakat uygulamada sıklıkla karşılaşılması nedeniyle, tahkim itirazı karşısında Türk mahkemelerinin nasıl bir inceleme yapması gerektiği, bu incelemenin kapsamı ve zamanı irdelenmeye muhtaçtır. Bu noktadan yola çıkarak, çalışmamızda, öncelikle 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nda yer alan rejimi kısaca mukayeseli hukuktan da faydalanarak açıklayacağız. Daha sonra competence-competence ilkesinin farklı görünümleri hakkında görüşlere yer vererek, Türk hakiminin tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin yapacağı incelemenin kapsamını belirlemeye çalışacak ve mahkemelere tanınan yetki ile hakemlere tanınan yetki arasında nasıl bir uzlaşma sağlanabileceğine ilişkin görüşlerimizi açıklayacağız.

Milletlerarası Tahkim Kanunu, Tahkim İtirazı, Competence-Competence İlkesi, Tahkim Anlaşmasının Geçerliliği Hakkında Tam veya Görünüm (Prima Facie) İncelemesi.

This paper analysis the limits of the national Court’s review of existence and validity of an arbitration agreement if the Court is seized of an international dispute covered by an arbitration agreement and the relationship between the Court’s competence to rule on the abovementionned matter and competence-competence principle which attributes to the arbitrators “the competence to rule on their own jurisdiction”. The discussion occupies the international and Turkish doctrine and caselaw and also is related to a subject matter which is relatively hard to be fixed by abstract rules. Following a brief comparison of competence-competence regime in some popular arbitration countries and Turkish International Arbitration Act, the paper focuses on the scope and consequences of the Turkish Court’s review of existence and validity of an arbitration agreement. Finally, the paper seeks to reach a reasonable conciliation between the Turkish Courts’s and arbitral tribunal’s jurisdiction to rule on the existence and validity of an arbitration agreement.

Turkish International Arbitration Act, Arbitration Objection, Principle of Competence-Competence, Substantive or Prima Facie Review of the Validity of Arbitration Agreement.

GİRİŞ

Günümüzde artık uluslararası ticari uyuşmazlıkların büyük bir çoğunluğu tahkim yoluyla çözümlenmektedir. Ancak taraflar bazen, uluslararası ticari sözleşmelerin müzakereleri sırasında çeşitli nedenlerle avantajlı olduğunu düşündükleri ve çoğu zaman da serbest iradeleri ile yapmış oldukları tahkim sözleşmelerini, uyuşmazlık çıktıktan sonra ihlal ederek devlet yargısına başvurma yoluna gidebilmektedirler. Böyle bir durumda, devlet yargısında çoğunlukla davalının tahkim itirazı ile karşılaşılmaktadır.

Sorun, Türk Hukuku açısından 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nda1 (MTK) düzenlenmektedir. MTK m.5 uyarınca, “tahkim anlaşmasının konusunu oluşturan bir uyuşmazlıkta dava mahkemede açılmışsa; karşı taraf, tahkim itirazında bulunabilir. Tahkim itirazının ileri sürülmesi ve tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin uyuşmazlıkların çözülmesi, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun [6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun] ilk itirazlara ilişkin hükümlerine tâbidir. Tahkim itirazının kabulü halinde, mahkeme davayı usulden reddeder.” Görüldüğü üzere, kanun koyucu, Türk hâkiminin tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin yapacağı incelemenin kapsamı, sınırları ve zamanı hakkında suskun kalmıştır. Mesela, tahkim yargılaması başlamadan önce veya tahkim yargılaması başladıktan ve hakem heyeti kurulduktan sonra mahkemenin tahkim anlaşmasının geçerliliğini inceleme konusundaki yetkileri aynı mı olacaktır? Ya da tahkim anlaşmasının şekli, esas bakımından geçerliliği veya tahkime elverişlilik sorunlarının hangileri mahkemeler tarafından çözümlenebilecektir? Mahkeme derinlemesine bir inceleme mi yapacak, yoksa görünüm (prima facie) incelemesi ile yetinecek midir? Özellikle MTK m.7/H’de düzenlenen competence-competence (hakemlerin kendi yetkilerine kendilerinin karar vermeleri gerektiği) ilkesinin MTK m.5’de yer alan “muğlak” ifade karşısında ne gibi bir anlam taşıdığının tespiti, tahkim itirazı ile karşılaşan Türk hâkiminin nasıl davranması gerektiği açısından büyük önemi haizdir. Bu bağlamda, çalışmamızda, öncelikle tahkim itirazına ilişkin yabancı mevzuat incelenecek, daha sonra competence-competence ilkesinin tahkim anlaşmasının geçerliliğinin incelenmesindeki rolü üzerinde durulacaktır. Son olarak, mahkemelerin tahkim anlaşmasının geçerliliğine ilişkin yapacağı incelemenin kapsamı belirlenmeye çalışılacak ve mahkemece tahkim anlaşmasının geçerliliği hakkında verilen kararların tahkim yargılaması üzerinde yaratacağı etkiler inceleme konusu yapılacaktır.

I. TAHKİM İTİRAZINA İLİŞKİN YABANCI MEVZUATA GENEL BAKIŞ

Her ne kadar farklı ülkelerin kendine özgü düzenlemeleri olsa da, uluslararası ticari tahkimin dayandığı bazı temel ilkeler bulunmaktadır. Bunların başında tahkim anlaşmasının kaderinin asıl sözleşmeden bağımsız olduğunu ifade eden bölünebilirlik/ayrılabilirlik (separability)2 ve hakem heyetinin kendi yetkisi hakkında karar verme yetkisinin bulunduğu (competence-competence) ilkeleri gelmektedir.3 Gerçekten de bu ilkeler önde gelen tahkim devletlerinin hepsinde kabul edilmiş ve aynı zamanda bire bir ya da benzer ifadelerle hükme bağlanmış ilkelerdir. Örneğin, competence-competence ve separability ilkeleri MTK m.7/H hükmünde şu şekilde ifade edilmiştir: “Hakem veya hakem kurulu, tahkim anlaşmasının mevcut veya geçerli olup olmadığına ilişkin itirazlar da dahil olmak üzere, kendi yetkisi hakkında karar verebilir. Bu karar verilirken, bir sözleşmede yer alan tahkim şartı, sözleşmenin diğer hükümlerinden bağımsız olarak değerlendirilir. Hakem veya hakem kurulunun asıl sözleşmenin hükümsüzlüğüne karar vermesi, kendiliğinden tahkim anlaşmasının hükümsüzlüğü sonucunu doğurmaz.”4