Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Uluslararası Hukukta
 Özel Hassas Deniz Alanları

Selman ÖĞÜT

Hukukun diğer alanlarına nazaran daha dinamik bir yapıyı haiz olan uluslararası hukukta sürekli yeni kavramlar ortaya çıkmaktadır. Özel Hassas Deniz Alanı kavramı da söz konusu yeni kavramlardan biridir. Bu makalede Özel Hassas Deniz Alanları kavramının nasıl ortaya çıktığı ve Özel Hassas Deniz Alanı olarak tespit edilen alanlar için uygulanacak hukuki rejimin muhtevası mevzu bahis edilmiştir. Deniz çevresinin korunması açısından hayati önem taşıyan önlemler öngören kavramın Uluslararası Deniz Hukuku doktrininde ve IMO ajandasında giderek daha fazla önem kazandığı görülmektedir. Bu makale, kavramın sadece hukuki tanımını ve kavramın öngördüğü hukuki rejimi incelememektedir. Uygulamadaki örnekler ve IMO’nun kavrama ilişkin yaklaşımı da masaya yatırılmaktadır.

Özel Hassas Deniz Alanları, Özel Deniz Alanları, Deniz Çevresinin Korunması, MARPOL.

At Public international law sphere, which has a more dynamic structure than other branches of law, always new concepts emerge. Particularly Sensitive Sea Areas is one of them. In this article, emergence of the concept of Particularly Sensitive Sea Area and the legal regime which will be applied for the areas designated as Particularly Sensitive Sea Area are explained. It is overt that this concept, which has a vital importance for Protection of the Marine Environment, has been getting more importance at doctrine of the Law of the Sea and on IMO’s agenda. In this article, not only legal definition of the concept and its legal regime are examined. Examples in practice and IMO’s approach to concept are well laid on the table.

Special Sensitive Sea Areas, Special Areas, Protection of the Marine Environment, MARPOL.

GİRİŞ

Uluslararası Deniz Hukukunda Deniz çevresinin korunması önemli bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu meselenin gün geçtikçe daha fazla önem kazandığını görmekteyiz. Deniz çevresinin korunması meselesinin her geçen gün daha fazla önem arz etmesinin belirli sebepleri vardır. Her şeyden önce denizdeki canlı ve cansız kaynaklardan yararlanma hedefi hem kıyı devletlerinin hem de denize kıyısı olmayan devletlerin denizle alakalı faaliyetlerini yönlendiren bir husustur. Deniz kaynaklarından olabildiğince çok istifade etmek isteyen kıyıdaş ve kıyısı olmayan devletler, teknolojik gelişmeleri takip edebilme kapasitelerine göre, denizdeki faaliyetlerini arttırmışlardır.

Devletlerin denizdeki faaliyetleri sadece denizdeki canlı ve cansız kaynaklardan istifade etmek ile sınırlı değildir. Kaynaklardan istifade etmenin yanında denizde bilimsel araştırmalar yapma da teknolojinin karşımıza çıkardığı diğer bir tartışma konusudur. Deniz yatağı ve deniz yatağının altını kapsayan bilimsel araştırmalar her zaman enfeksiyonla mücadelede yeni nesil ilaçlar bulma amacı1 kadar masum olmamaktadır.2Deniz yatağı ve deniz yatağının altı nükleer silah gelişimi için hayli münasip deneme mekanları olmuştur. 11 Şubat 1971'de imzalanan ve deniz dibinde, okyanus tabanında ve okyanusun yeraltında, nükleer silahlarla diğer kitlesel tahrip silahlarının yapımını, kullanılmasını, depolanmasını ve denenmesini ve fırlatma rampaları inşasını yasaklayan kısa adı ile Deniz Yatağı Antlaşması3bu noktada bir dönüm noktası olmuştur.4

Devletlerin denizle alakalı faaliyetlerinin önemli bir kısmı da denizin ulaşım amacı ile kullanılmasını kapsamaktadır. Deniz taşımacılığı her geçen gün arttığı özellikle 1982 tarihli Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin (BMDHS) onaylanmasından sonra daha ciddi şekilde artış gösterdiği doktrinde sıkça vurgulanan bir gerçektir.5Büyük gemilerin deniz çevresine, deniz vahşi hayatına ve deniz habitatına kaza sonucu petrol dökülmesi, kasıtlı olarak kimyasal atık ya da atık su boşaltma, çürümeyi önleyici olması hasebiyle aşırı zararlı olan boya kullanma ve gürültü gibi nedenlerden kaynaklanan kötü etkilerinin belki de konumuz açısından en ön plana çıkanı özellikle mercan kayalıklarına zarar veren gemi kazan yakıtından kaynaklanan (bunkerfuel) kötü etkilerdir.6 Gemi kazanını harekete geçirmek için kullanılan bu yakıt, türü itibari ile oldukça deniz çevresini oldukça tehdit eden ve ucuz olması itibariyle de şirketler tarafından özellikle kabul edilen ağır bir yakıt türüdür.7