Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Vakıf Kültür Varlıklarının Mazbut Vakfına İadesi
 (vakıflar Kanunu M.30’un Uygulanma Şartları)

Harun DEMİRBAŞ

Hukuk tarihimizde yaygın uygulaması olan vakıflar toplumsal hayatta çok çeşitli amaçları gerçekleştirmek üzere kurulmuştur. Başta dinî, hayrî, sosyal, kültürel, ekonomik hizmetlerin sunulması olarak sayılan bu amaçları gerçekleştirmek üzere taşınır ve taşınmaz birçok eşya vakfedilmiştir. Osmanlı Döneminde Evkaf-ı Hümayun Nezareti’nin kurulması sonrasındaki denetimler sonucunda bazı vakıfların sadece yönetimine veya tümden vakfa el konulmuştur. Aynı durum Cumhuriyetin kurulmasından sonra da söz konusudur. Yürürlükten kalkan 2762 sayılı Vakıflar Kanunu ile bu vakıfların tüzel kişiliği tek elde toplanmış ve bunların Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce yönetileceği hüküm altına alınmıştır.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında kültür varlığı olarak kabul edilen eserlerin bir kısmı, malikleri tarafından çeşitli vakıflara vakfedilen eserlerden oluşmaktadır ve bu eserler vakıf mallarının korunması dolayısıyla günümüze kadar varlığını koruyabilmişlerdir. Fakat vakıf yoluyla meydana gelen ve mülkiyetinin vakfına ait olması gereken taşınır ve taşınmaz niteliğindeki kültür varlıklarının halen Hazine, belediyeler, özel idareler ve köy tüzel kişiliklerinde olduğu bilinmektedir. Bu eserlerin vakfedilmelerindeki amaç için kullanılmasını sağlamak üzere 1957 yılında 7044 sayılı Kanun ve halen yürürlükte olan Vakıflar Kanunu’nda düzenlemeler yapılmıştır. Bu çalışmamızda biz vakıf kültür varlıklarının mazbut vakfına iadesi için ilgili kanunlarda aranan şartları inceleyeceğiz.

Kültür Varlığı, Vakıf Kültür Varlığı, Vakıf, Mazbut Vakıf, Vakıflar Genel Müdürlüğü.

Foundations, which have widespread practice in our law history was established to reach so various aims in social life. To reach these aims foremost to serve religious, charitable, social, cultural, economic services, so many movable and immovable properties were devoted. After inspections following establishment of Ministry of Foundations in Ottoman Era, some of foundations only administration or totally foundation were sequestrated. Same situation is in question after establishment of Republic. With Abolished Foundations Code no. 2762, legal personality of these foundations were reunited in one hand and it is decided that foundations were managed by General Directorate of Foundations.

Some of monuments acknowledged as cultural assets according to Code of Protection of Cultural and Natural Properties no.2863, is occurred from monuments that was devoted by it’s owners to various foundations, and these monuments preserved it’s existence by means of protection of foundation goods. But it is known that, movable and immovable cultural assets that consisted devoted way and whose ownership should belong it’s foundation, ownership of them are still at state, municipalities, local authorities, and village’s legal personalities. Regulations were made in 1957 Code no. 7044 and current Foundations Code on the purpose of using these assets for their devotion aim. In this study we will analyze the conditions of restitution of foundation’s cultural assets to their seized foundation.

Cultural Assets, Foundations Cultural Assets, Foundation, Seized Foundation, General Directorate of Foundations.

GİRİŞ

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun1 (KTVKK.) 3. maddesinde tanımlandığı üzere kültür varlığı; “Tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıklardır”. Vakıflar Yönetmeliği2 m.3’ün atfı dolayısıyla vakıf kültür varlıkları da, KTVKK. kapsamında kültür varlığı olarak sayılan varlıklardan Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce idare ve temsil olunan vakıflara ait bulunan eserlerdir.

Diğer yandan KTVKK. m.6’ya göre 19. yüzyıl sonuna kadar inşa edilmiş olan her taşınmaz ayrıca bir değerlendirme yapılmaksızın kültür varlığı olarak kabul edilmektedir. Günümüze dek varlığını koruyabilen bu taşınmazlar arasında en önemli yeri hiç şüphesiz dinî, hayrî, sosyal, kültürel, ekonomik hizmetler başta olmak üzere tüm hizmetler için kalıcı eser bırakma düşüncesi ile vakfedilen taşınmazlar oluşturmaktadır. Osmanlı Döneminde geniş uygulamaya sahip olan vakıf kurumunun dayandığı temel düşünce gereği, vakfedilen her türlü taşınır ve taşınmaz eşyanın mülkiyetinin vakfına ait olması ve vakfiyede belirtilen amacın gerçekleştirilmesi için kullanılması esastır. Ancak 2762 sayılı (mülga) Vakıflar Kanunu3 ile tüzel kişiliği sona erip Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yönetimine giren (mazbut) vakıfların malları bugüne dek çeşitli tarihlerde farklı hukuki nedenlerle mazbut vakıflarının elinden çıkarak başka kişi ve kurumların mülkiyetine geçmiştir.

Vakıf yoluyla meydana gelmesine rağmen halen Hazine, belediyeler, özel idareler ya da köy tüzel kişiliği gibi kamu otoritelerinin mülkiyetinde bulunan tarihi, mimari ve kültürel değer taşıyan eserlerin mazbut vakfına iade edilmesi hukukumuzda iki ayrı kanuni düzenlemeye konu olmuştur. Bu düzenlemelerden ilki 10.9.1957 tarihli ve 7044 sayılı Aslında Vakıf Olan Tarihi ve Mimari Kıymeti Haiz Eski Eserlerin Vakıflar Umum Müdürlüğüne Devrine Dair Kanun4’dur. Bu kanunun 1. maddesi aynen şu şekildedir: “Aslında vakıf yoluyla vücude gelip de muhtelif kanunlar veya sair suretlerle Hazine, belediyeler veya hususi idarelerin mülkiyetine geçmiş bulunan muhafazası gerekli tarihi veya mimari kıymeti haiz eski eserlerin mülkiyeti tekrar Vakıflar Umum Müdürlüğüne devrolunmuştur”. Bu hüküm, 7044 sayılı Kanun’u yürürlükten kaldıran 27.2.2008 tarihli ve 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 30. maddesinde bazı değişiklikler yapılarak genel olarak korunmuştur. 30. madde hükmü aynen şu şekildedir: “Vakıf yoluyla meydana gelip de her ne suretle olursa olsun Hazine, belediyeler, özel idarelerin ya da köy tüzel kişiliğinin mülkiyetine geçmiş vakıf kültür varlıkları mazbut vakfına devrolunur”. Maddenin gerekçesinde söz konusu hükmün konuluş amacının, vakıf yoluyla meydana gelen kültür varlığının mülkiyetinin Hazine, belediyeler, özel idareler ve köy tüzel kişiliklerinin elinden alınıp mazbut vakfına iade edilmek suretiyle ilgili vakfiyede belirtilen amacın gerçekleştirilmesini sağlamak olduğu ifade edilmiştir.