Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Anonim Şirketlerde Azınlık Pay Sahiplerinin Şirketten Çıkarılması

Erol ULUSOY

Azınlık pay sahiplerinin anonim şirketlerden çıkarılması, azınlık olup olmamanın bir önem taşımadığı ıskat müessesi hariç, şirketler hukuku sistemimize yabancıydı. 6102 sayılı TTK ile ilk defa azınlık pay sahiplerinin de haklı sebeplere veya haklı sebep olmaksızın şirketten çıkarılmalarına olanak sağlayan yeni düzenlemeler getirilmiştir. Bu Tebliğ'de azınlık pay sahiplerinin şirketten çıkarılmasına olanak sağlayan sadece iki düzenleme irdelenmiş, şirketler topluluğunda ve halka açık anonim şirketlerde azınlığın çıkarılması inceleme dışı bırakılmıştır. Yeni TTK ile teknik anlamda azınlık kavramına giren yeni azınlık türleri de oluşturulmuştur ki, nominal azınlık ve fiili azınlık diyebileceğimiz bu azınlık türleri de kısaca izah edilmiştir.

Azınlık, Teknik Anlamda Azınlık, Nominal Azınlık, Fiili Azınlık, Azınlığın Şirketten Çıkarılması, Azınlığın Birleşme Dışı Bırakılması, Haklı Sebeple Fesih.

Removal of minority shareholders of joint-stock companies, except the institution of discard, was alien to our system of company law. For the first time with Turkish Commercial Code, have been introduced new regulations that allows the minority shareholders with or without just cause to be removed from the company. In this communiqué only two regulations of the removal of minority shareholders in the company are discussed, the removal in the group of companies and the public joint stock companies are excluded. With the new TCC, has been created new minority species within the concept of minority in the technical sense. These species that we can call as nominal minority and actual minority are also explained briefly.

Minority, Minority in the Technical Sense, Nominal Minority, Actual Minority, Squeeze out of the Minority, Exclusion of the Minority of The Merger, Dissolution for Just Causes.

I. GİRİŞ

Anonim şirketlerde en hassas konulardan birisi, hakim pay sahipleri ile azınlık1 pay sahipleri arasındaki menfaatler dengesidir. Bu menfaatler dengesi iki farklı alanda sürekli bir çekişme ve tartışma konusudur. Bunlar, pay sahiplerinin şirket yönetimine ilişkin hakları ve pay finansal haklarıyla ilgili alanlardır. Sermaye şirketleri, özellikle anonim şirketler asgari 50.000,- TL’den Milyarlarca TL tutarında bir sermaye tutarına kadar kurulabileceği gibi, tek pay sahibinden binlerce sayıda pay sahibine de sahip olabilir. Çok geniş bir spektrumda iç yapılanması oluşabilen anonim şirketlerde, her bir anonim şirketin pay sahiplerinin sayısına, pay sahiplerinin başka şirketlerde pay sahibi, özellikle hakim pay sahibi olup olmadığına göre menfaatler dengesinin sağlanması da farklılık gösterir. Yasakoyucu, hakim ve azınlık pay sahipleri arasındaki menfaatler dengesini sağlayacağını düşündüğü sistemi kurarken, TTK md 436 f 1’deki istisna hariç, anonim şirketlerin sermaye tutarlarını değil, halka açık şirket olup olmadıklarını, farklı bir anlatımla, pay sahibi sayısını dikkate almıştır; halka kapalı anonim şirketlerde esas sermayenin %10’una, halka açık olanlarda ise %5’ne sahip olan pay sahiplerinin ancak “azınlık haklarını” kullanabilecekleri öngörülmüştür. Yasakoyucuya göre, hakim pay sahibi ve pay sahiplerinin karşısında, menfaatler dengesini sağlamak için tanınan hakları kullanabilmek için esas sermayenin en az %5-10’una sahip olunmak gerekir. Bu oran bir tercih ve takdir meselesidir. Ancak yasakoyucunun bu konuda istikrarlı olduğu, eski TTK’da esas sermayenin %10’una ve halka açık anonim ortaklıklar için eski Sermaye Piyasası Kanununda esas sermayenin %5’ine sahip olan pay sahipleri, “azınlık pay sahibi” olarak kabul ettiği görülmektedir.

Eski TTK’da yasakoyucu, anonim şirketlerde menfaatler dengesini sağlamak için kurduğu sistemde, hakim pay sahibinin her zaman azınlık pay sahiplerinin menfaatlerini gözardı edeceği, azınlık pay sahiplerine hiç bir karşılık vermeden sadece sermayelerinden faydalanılması gereken “sermayedarlar” olarak muamelede bulunacağından hareket etmiş ve her zaman ve sadece azınlık pay sahiplerini koyucu haklar kabul etmiştir. Oysa “çıkarcılık” insanın doğasında olan bir şeydir. Yasaların tanıdığı hakları kötüye kullanmak, yasal hakları bir şantaj aracı olarak kullanarak yasakoyucunun kurmak istediği menfaatler dengesini bozacak biçimde haksız çıkar sağlamaya meyledenler olabilir. Eski TTK, azınlık pay sahiplerine tanınan hakların kötüye kullanılacağı, şantaj aracı olarak kullanılıp haksız çıkarlar sağlanmak isteneceği olasılığını hiç hesaba katmamıştır. Gerçi eski Türk anonim şirketler uygulamasında da bilanço görüşmelerinin ertelenmesi, özel denetçi tayini ve genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin azınlık pay sahibi haklarının kötüye kullanıldığı yönünde büyük bir sıkıntı olmamıştır. İstatistiki veriler olmasa da, eski TTK uygulamasında en çok başvurulan azınlık pay sahibi hakkı yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açılmasına ilişkin azınlık hakkı olup, bu azınlık hakkının da muhatabı şirket tüzel kişiliği değil, yönetim kurulu üyeleri olduğundan, üstelik sorumluluk davasını şirket tüzel kişiliği açmak zorunda olduğundan, azınlık pay sahiplerinin şantaj amaçlı kullanabilecekleri etkili hakları yoktu.

Oysa yeni TTK anonim şirketlerde hakim pay sahibi ile azınlık pay sahipleri arasındaki menfaatler dengesini oluştururken azınlık pay sahiplerine, eski cılız ve etkisiz azınlık haklarını güçlendirmiş, daha etkili hale getirmiş, bunlara ek olarak etkili ve güçlü yeni haklar da tanımıştır. Bu makalenin konusu bakımından TTK md 531’de öngörülen anonim şirketin haklı sebeple feshi davası açma hakkı, azınlık pay sahiplerine tanınmış olan en etkili haktır.