Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Konusu Ahlâka Aykırı Fikir Veya
 Sanat Eseri Olan Sözleşmelerin Geçerliliği

Emre CUMALIOĞLU

Günümüzde, ahlâka aykırı fikir ve sanat eserlerinin de hukuk tarafından korunması kabul edilmektedir. Ancak bu koruma yalnızca eser sahibinin esere yönelik tecavüzlere karşı hukuki yollara başvurabilmesi şeklindedir. Eser sahibinin ahlâka aykırı eserden maddi menfaat sağlaması, bu amaçla sözleşme yapması korumanın dışında tutulmaktadır. Bu dışlamanın hukuki nedeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 27. maddesinin ahlâka aykırı sözleşmeleri kesin hükümsüz olarak kabul etmesidir. Diğer yandan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun amacı, eseri ve eser sahibini korumaktır. Sanat, bilim, edebiyat ve diğer düşünsel eserlerin ahlâka aykırılık ölçütü ile değerlendirilmesi her dönemde tartışılan bir konu olmuştur. Biz, ahlâka aykırı fikir veya sanat eserlerini konu alan sözleşmelerin her zaman kesin hükümsüz sayılmamaları gerektiğini, bu konuda hukukumuzda bir boşluk olduğunu; bu boşluk doldurulurken Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun özünün dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz. Makalemizde bu görüşümüzü hukuki gerekçeleriyle birlikte açıklayacak ve ahlâka aykırı fikir veya sanat eserlerini konu alan sözleşmelerin hukuki geçerliliği hakkında fikrimizi belirteceğiz.

Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, Fikri Mülkiyet, Ahlâka Aykırı Eser, Sözleşmelerin Geçerliliği, Ahlâka Aykırı Sözleşmeler.

Today it is accepted that immoral and obscene intellectual and artistic works are also subject to the protection of copyright law. However, this legal protection only entitles the owner of the work to sue those offenders who violate his/her rights. The protection excludes the author’s rights to gain economic benefits by concluding contracts on such works. The article 27 of the Turkish Code of Obligations which is the legal ground of this exclusion, declares that contracts that are against; compulsory legal rules, moral rules or personal rights are null and void. On the other hand the aim of the Code on Intellectual and Artistic Works is to protect work and author. Besides it is not acceptable to evaluate an artwork, scientific work or literary work etc. by morality. Thus we think that the contrast between the word of the article 27 of the Turkish Code of Obligations and the word and the aim of the Code on Intellectual and Artistic Works cause a legal loophole in Turkish Law. In this paper we will explain the legal grounds for our opinion and the legal status of the contracts on immoral intellectual or artistic works.

Copyright Law, Intellectual Property, Obscene / Immoral Works, Validity of Contracts, Contracts With Immoral Subject Matters.

I. GİRİŞ

Türk Borçlar Hukukuna egemen olan sözleşme özgürlüğü ilkesinin sonuçlarından biri, tarafların sözleşmenin içeriğini serbestçe belirleyebilmeleridir (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu1 -TBK- m.26) ve bu özgürlüğün sınırı kanunda çizilmiştir. TBK m.27/I’e göre; emredici hükümlere, ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı olan veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin hükümsüzdür.

Diğer yandan, eser sahibinin, “eser” üzerindeki hakları, bu haklardan yararlanma şekilleri ve hakların ihlali durumunda uygulanacak yaptırımları düzenleyen 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun2(FSEK) özü ve sözü dikkate alındığında, fikir ürününün eser olarak kabul edilip edilmemesinde onun ahlâka uygunluğu ölçüt olarak kabul edilmemiştir. Aksine ahlâka aykırı eserler de Kanunun korumasından yararlanır. Bu korumanın yalnızca eser sahibinin eser üzerindeki haklara yönelik tecavüzleri önleyebilmesini içerdiği, eser sahibinin ahlâka aykırı eser üzerindeki haklarını pozitif olarak kullanmasının, ondan maddi olarak yararlanmasının kabul edilmediği görülmektedir. Bu durumda, ahlâka aykırı eser üzerinde eser sahipliği tanınmasına karşın ahlâka aykırılık nedeni ile bu eserden ekonomik yarar elde etme imkânı neredeyse ortadan kaldırılmaktadır. Nitekim öğretide ahlâka aykırı eserleri konu alan yayım sözleşmesi, eser sipariş sözleşmesi gibi sözleşmelerin kesin hükümsüz olacağı; eserin sonradan ahlâka aykırı olduğunun anlaşılması durumunda sözleşmenin imkânsızlık nedeniyle hükümsüz sayılacağı savunulmaktadır.

Bize göre bir yandan FSEK’in, eseri korumak, eser sahibinin menfaatlerini himaye etmek amacı, diğer yandan TBK m.27 hükmü göz önünde bulundurulduğunda bir kanun boşluğundan söz edilebilir. Ahlâk ve hukukun bir bütün olduğu, kimsenin ahlâka aykırı davranışı ile hak sahibi olamayacağı söylemine karşılık, kanun tarafından müsaade edilen eylem ve işlemlerin ahlâka aykırı görülemeyeceği, ahlâka aykırı olsa bile hukuki koruma sağlanan eserin konu olduğu sözleşmenin korumamasının çelişki olduğu iddia edilebilir.