Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Afet Sonrası Kurtarmada Risk Altındaki Kadınlar ve İşbirliğine Dayalı Hazırlık: Alınan Dersler

Deirdre BOWEN


I. Giriş

Birleşmiş Milletler Afet Riskini Azaltma Ofisi afeti “kendi kaynaklarını kullanarak başa çıkabilme kapasitesini aşan yaygın insani, maddi, ekonomik veya çevresel kayıplar veya etkilerle karşı karşıya kalmış bir toplum veya topluluğun faaliyetlerinin ciddi kesintiye uğrama hali” olarak tanımlamaktadır1. Bir afetin oluşması için üç unsurun bir araya gelmesi gerekir. Bunlar “bir tehlikeye maruz kalma; zarar görebilmeye açık olmanın/incinebilirliğin koşullarının mevcut olması ve muhtemel olumsuz sonuçları azaltmak veya başa çıkmak için yetersiz kapasite veya önlemler.2” Her ne kadar tehlike bazı doğal olguların sonucu olabilirse de, “afet riskinin” tanımı “afet kavramını riskin koşullarının her daim mevcut olmasının bir sonucu olarak yansıtmaktadır3”. Bir afet vurduğunda kadınlar sıklıkla birçok erkeğe nazaran daha çok sıkıntı çekmektedir4. Ve %71’i ana fay hattı üzerinde yaşayan 80 milyonun üzerinde bir nüfusa sahip olan Türkiye karşılaşacağı kaçınılmaz afetlere kesinlikle göğüs germeli ve hazırlanmalıdır. Bu çalışmanın odak noktası afet durumunda kadınların karşılaşacağı özgün riskleri değerlendirmektir. Birinci Bölüm kadınları erkeklere göre daha fazla risk altına sokan hangi değişkenlerin kadın olmakla örtüştüğünü inceleyecektir. İkinci Bölüm bir örnek olay sunacaktır. Üçüncü Bölüm tavsiyelerde bulunmaktadır.

Bölüm I. Kadınlarla İlintili Risklerin Koşulları

Araştırma açık olarak ortaya koymaktadır ki “ülkeler içinde doğal afetlerden orantısız bir şekilde etkilenenler her zaman fakirler ve marjinallerdir. Bu kişiler daha az güvenli çevrelerde ve barınaklarda yaşama eğilimindedirler5.” Konutların yapısı tipik olarak ticari veya kamu binalarına nazaran daha az dayanıklıdır. Bu nedenle de içinde bulunanların, yine sıklıkla kadınların daha fazla zarar görmesine, kayba uğramasına ve ölümüne neden olmaktadır. Kesinlikle İstanbul’da yapı yönetmeliklerinin bulunmaması ve hızlı gelişme kadınlar için bu riskleri meydana getirmektedir. Fakat meseleler kadınlar coğrafik olarak konumlandırıldığında bunun ötesine gitmektedir. Kadınların incinebilirliklerini/tehlikeye açıklıklarını arttıran sosyal statüleridir. Bilakis, kadınların coğrafik konumlandırılmaları sadece sosyal statülerini belirtir. En çok dillendirilen faktörlerden biri, tabi ki, kadın ve fakirlik arasındaki ilişkidir. Kadınların afet sırasında karşılaştıkları sıkıntıların bazıları hareket kabiliyetlerinin olmaması, okur-yazar olmamaları ile toprağa, işe ve hayatta kalmayı kolaylaştıracak imkânlara sınırlı erişim gibi fakirlik ile bağlantılı faktörlerden kaynaklanmaktadır. Buna ilave olarak, erkeklere göre daha çok kadın ve çocuk yetersiz beslenme ve açlığa maruz kalmaktadır6.

Dünya üzerindeki kadınların fakirlik içinde yaşama ihtimalleri erkeklere göre yüksektir7. “Fakirlik önem arz eder çünkü kaçabilmek veya bu mümkün değil ise sağ kalabilmek için daha fazla fırsatlar sunan kaynakları sınırlandırır8”. Ayrıca fakirlik eşitsiz haklar ile de ilişki görünmektedir ki bu sadece kadınların afet sonrası incinebilirliklerini attırmaktadır. İlginçtir ki, “kadın ve erkeklerin haklardan eşit olarak faydalandıkları toplumlarda afetler her iki cinsten eşit miktarda kişinin ölümüne sebep olmuştur.9