Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

AB, İngiliz, Alman ve Türk İş Hukukunda Belirli Süreli İş Sözleşmesi

Fixed-term Contract in EU, UK, German and Turkish Labour Law

Etem KARA

ETUC, UNICE ve CEEP’in belirli süreli çalışmaya ilişkin çerçeve anlaşmayı tamamlaması sonrasında, bu anlaşma Yönerge olarak kabul edilerek irlik düzeyinde yürürlüğe girmiştir. Böylece üye ülkelerin iş kanunlarını Yönergeye göre düzenleme zorunluluğu doğmuştur. Bundandır ki Comman Law hukuk sisteminin bir parçası olarak İngiltere, EA 2002 yasasını ve FTER yönergesini; Kıta Avrupası hukuk sisteminin bir parçası olarak da Almanya, belirli süreli çalışmaya ilişkin TzBfG yasasını kabul etmiştir. Ayrıca aday ülke olarak Türkiye’nin de iş hukukunu AB iş hukukuna uyumlaştırma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu nedenle Türk İş Kanunu, AB iş hukuku dikkate alınarak düzenlemiştir.

Belirli Süreli Sözleşmesi, Zincirleme Sözleşme, Ayrımcılık Yasağı, Bilgilendirme, İstihdam Olanakları.

After the ETUC, UNICE and CEEP had concluded a framework agreement on fixed-term work, it was put into effect in EU level by adopting as a Directive. And yet member states were obliged to hormonize their own labour law in accordance with the Directive. That’s the reason why United Kingdom, as a part of Comman Law system, legislated EA 2002 and FTER regulation; Germany, as a part of Continantal Europe system, legislated TzBfG about fixed term conract. And also Turkey, as a candidate country, is obliged to harmonise its labour law with the EU Law. Hence Turkish Labour law Code was legistlated giving consideration to EU labour law.

Fixed-term Contract, Successive Contracts, Principle of Non-discrimination, Information, Employment Oppurtunities.

GİRİŞ

Avrupa Birliği sosyal diyalog tarafları olan UNICE, CEEP, ETUC arasında "Belirli Süreli İş Sözleşmesi Çerçeve Anlaşması" yapılmış1, bu çerçeve anlaşma doğrultusunda "28 Haziran 1999 Tarih, 1999/70/EC Sayılı Konsey Yönergesi" çıkarılmış ve böylelikle belirli süreli iş sözleşmesi Birlik çapında bir düzenlemeye kavuşmuştur2. Çerçeve anlaşmanın sosyal diyalog tarafları arasında hazırlanmış olmasının temelinde3, AB İş Hukuku düzenlemelerinde de katılımcılık esasının benimsenmiş olmasıdır4. Nitekim en başından itibaren de Kurucu Roma Anlaşması'nın 193. maddesinde "İstişari nitelikli bir Ekonomik ve Sosyal Komite kurulması öngörülmüş; bu komitenin de, özellikle üretici, çiftçi, nakliyeci, işçi, tüccar, zanaatkar, serbest meslek sahipleri ve kamu yararına çalışan kurumlar ile çeşitli ekonomik ve sosyal kesimlerin temsilcileri ve kamu yararını temsil eden kimselerden oluşturulmasına" yer verilmiştir5. Ancak sosyal diyalogun resmiyet kazanması 1992 tarihli "Maastricht Antlaşması" ve eki olan "sosyal politika protokolü" ile gerçekleşmiştir6, böylece sosyal diyalog birincil düzenlemeler içinde kendisine yer bulmuştur7. Daha sonraki anlaşmalarda da kapsam daha da genişletilmiş, işçilerin korunması hususu da Kurucu Anlaşmaların güvencesine alınmıştır. Nitekim, "Amsterdam Anlaşması'nın" 136. ve devamı maddelerinde, "Nice Anlaşması'nın" 138. ve devamı maddelerinde, "Avrupa Birliği'nin İşleyişi Hakkında Antlaşma'nın" 151. ve devamı maddelerinde işçilerin korunmasına ilişkin hükümler yer almaya başlamıştır. İşçilerin korunmasına ilişkin hükümlerin Kurucu Anlaşma'ların güvencesine alınması, kuşkusuz Anayasal bir etki doğurmaktadır. Kaldı ki Kurucu Anlaşmalar ile üye ülke anayasaların çatışması halinde, Kurucu anlaşma hükümlerinin uygulanacağı gerçeği karşısında8, bunda tereddüt de bulunmamaktadır.

Bu gelişmelerin doğal sonucu olarak AB İş hukuku da büyük bir gelişme kaydetmiş ve Birlik, belirli süreli iş sözleşmelerine uzanacak şekilde iş hukuku alanında da düzenlemeler yoluyla etkisini hissettirmeye başlamıştır. Çalışmamızın esasını da bu temelde Birliğin çıkarmış olduğu "Belirli Süreli İş Sözleşmesi Çerçeve Anlaşması'na İlişkin 28 Haziran 1999 Tarih, 1999/70/EC Sayılı Konsey Yönergesi" oluşturmaktadır9. Ancak bu çalışma ile belirli süreli iş sözleşmeleri ayrıntılı bir şekilde incelenmeyecek, sadece AB iş hukuku dikey olarak merkez alınıp genel bir resmi ortaya koymaya ve yatay olarak mukayese yapılmasını kolaylaştırmak için bası üye ülke hukuklarına yer verilecektir. Bu anlamda Birlik hukuku, İngiliz hukuku, Alman hukukuna öncelikle incelenecek ve son olarak da Türk hukuku değerlendirilecektir. Ancak Türk hukuku incelenirken salt düzenleme esas alınarak kapsam oldukça dar tutulacak, doktrindeki tartışmalara ve içtihatlara olabildiğince girilmemeye çalışılarak, Türk hukuku düzenlemesinin mevcut durumunun ortaya konulması sağlanmaya çalışılacaktır. Açıkçası Türk iş hukuku açısından belirli süreli iş sözleşmesi konusu, bilim insanlarınca kapsamlı bir şekilde işlenmiş de bulunmaktadır. Bu bağlamda konuyu yeniden incelemeye almak, mevcut birikimin tekrarı veya özeti niteliğinde olacağından bir katkı da sağlamayacaktır. Biz de bu kabul ile hareket edecek, ağırlıklı olarak genel resmi ortaya çıkarmaya ve mukayeseyi de kolaylaştırmaya çalışacağız.

I. AVRUPA BİRLİĞİ İŞ HUKUKUNDA BELİRLİ SÜRELİ İŞ SÖZLEŞMESİ

İş hukuku, ikinci dünya savaşı sonrasından bugüne değin esaslı bir değişim geçirmiş ve Avrupa demokrasileri için de refah devletinin en önemli yapı taşı olmuştur10. Başlangıçta klasik sözleşmelerin egemen olduğu bu alanda, üretim ilişkilerinin değişip çeşitlenmesiyle birlikte esnek çalışma modelleri de ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu değişim ve çeşitlilik ise iş sözleşmelerine yansımıştır.