Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Nefret Söylemi Korunan Bir Söylem Değildir

Nils MUİŽNİEKS


İfade özgürlüğü demokrasinin temel taşlarından biridir ve diğer insan hakları bu hak vasıtasıyla ifa edilir. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin dikkat çektiği üzere, demokratik bir toplumda hoşgörüsüzlüğe dayalı nefreti yayan, teşvik eden, destekleyen veya haklı gösteren tüm ifade biçimlerini yaptırıma bağlamak veya önlemek gerekli görülebilir. Bu, nefret söylemi çoğu kez eylemle bağlantılı olduğu için ayrıca gereklidir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, örneğin ulusal güvenliğin ve kamu güvenliğinin veya başkalarının haklarının korunması için ifade özgürlüğüne yönelik sınırlamaların gerekli olabileceğini açıkça belirtmektedir (10. madde / 2. paragraf). Ancak bu sınırlamalar “herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir” temel kuralına istisna teşkil etmektedir. Aslında bu sınırlamaların kanunla öngörülmüş olması, yasal bir amaca hizmet etmesi ve demokratik bir toplumda zaruri olması gerekmektedir.

Bu tür istisnaların kesin tanımı, Mahkemeye yapılan birkaç başvuruda tartışma konusu olmuştur. İfade özgürlüğüne ilişkin sınırlamaların sadece dar bir şekilde tanımlanmış, istisnai durumlarda kabul edilmesi gerektiği Mahkemenin kararlarıyla açıklık kazanmıştır. Mahkeme, saldırgan olsa da ifade özgürlüğü hakkı ile korunan söylemi ırkçı ve homofobik söylem de dâhil olmak üzere Sözleşmede bu tür bir korumadan yararlanmayan söylemden ayırt etmek için belli kriterler tespit etmiştir. Örneğin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Vejdeland ve diğerleri v. Sweden davasında LGBT topluluğunun üyelerine yönelik saldırgan ve aşağılayıcı ifadeler içeren el ilanlarını bir lisede dağıtan başvurucuların nefrete teşvik etmekten suçlu bulunarak mahkum edilmesinde İsveç’in başvurucuların ifade özgürlüğü hakkını ihlal etmemiş olduğu sonucuna varmıştır.