Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

İsveç ve Türk Mülteci Hukuku Düzenlemelerinin Karşılaştırılması

Comparing Swedish and Turkish Refugee Law Arrangements

Mürvet Ece Büyükçalık

Çalışmada Türkiye’nin ve İsveç’in mülteci hukuku konulu mevzuatlarında yer verdikleri düzenlemeleri karşılaştırılmaktadır. Bu karşılaştırma her iki devletin mülteci hukuku mevzuatlarında yer verdikleri uluslararası koruma statüleri, bu uluslararası koruma statülerini elde etme talebi olan kişilerin izleyeceği idari prosedür ve bu yöndeki taleplerinin olumsuz karşılanması durumunda kişilerin başvuracağı idari itiraz ve idari yargı yollarının irdelenmesini içeren üç alt başlık altında yapılacaktır. Hedeflenen iki ülkenin iltica politikaları arasındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koymaktır.

Türk Mülteci Hukuku, İsveç Mülteci Hukuku, Uluslararası Koruma, İltica, Sığınma Hakkı.

Turkish refugee law arrangements and Swedish refugee law arrangements are being compared in this work. The overall objective of the work is threefold; the international protection status that both of these states accepted, the procedure that the people who demands these international protection status should follow and the administrative remedies that the people whose international protection demands were rejected could apply for. This work aimed to reveal the similarities and differences between the two countries at refuge policies.

Turkish Refugee Law, Swedish Refugee Law, International Protection, Refuge, Right To Seek Asylum.

§ GİRİŞ

Yaşadıkları ülkeleri yaşamlarını sürdürmeleri çeşitli nedenlerle katlanılamaz hale geldiği için terk etmek durumunda olmalarıyla “iltica” denilen göç sürecine dâhil olan mültecilerin, yaşadıkları yerleri terk etmek hakları ve özgürlükleri adına zorunlu hale gelmiştir. İçinde bulundukları koşullar mültecilere bir karar verme şansı dahi vermemektedir. Dolayısıyla mültecilerin durumu, daha iyi ekonomik koşullara sahip olmak için yaşadıkları ülkeden başka bir ülkeye göç eden göçmenlerin ve sosyal veya siyasal anlamda yaşadıkları olumsuzlukları gidermek amacıyla başka bir ülkeye daha iyi koşullara sahip olmak ümidiyle kendi kararları ile göç edenlerin durumundan farklıdır. Ekonomik, siyasal ya da sosyal olumsuzluklar mültecilerin göçlerine de sebep olabileceği söylenebilirse de, bu sebeplerle bir sığınma arayışının gündeme gelebilmesi için göçün “zorunlu” bir şekilde gelişmesi gereklidir.

Mültecilik yıllar içinde bazı gelişmeleri takiben uluslararası anlamda da tanınır bir statü olarak uluslararası belgelerde ve andlaşmalarda kişilere sağlanan uluslararası koruma olarak karşılığını bulmuştur. Uluslararası koruma, devletleri belli kriterler ile herkesin üzerinde yaşama hakkına sahip olduğu yeryüzündeki sorumluluklarının sınırları konusunda aydınlatmıştır. Devletler sınırları dâhilindeki egemenlik yetkileri gereği şüphesiz ki uluslararası koruma kavramı içinde yer alan mülteci kavramını geniş ya da dar algılamışlar; uluslararası koruma konusundaki yükümlülüklerini uluslararası belgelerin de izin verdiği ölçüde sınırlamışlardır. Bu bağlamda devletlerin yaşadıkları yerleri baskı ve zulüm yüzünden terk etmek durumunda kalan kişileri kendi “süzgeçlerinden” geçirdikten sonra kendi ülkesinin topraklarına “kabul” ettiği ve onlara uluslararası koruma sağladığı söylenebilir. Devletlerin tüm algı ve sınırlarından bağımsız olarak mültecilik hali Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) tarafından 1998 tarihli “Mülteci Statüsünün Belirlenmesinde Uygulanacak Ölçütler ve Usuller Hakkında El Kitabı”nın 28. paragrafında açıklanmıştır. Buna göre mültecilik hali kişilerin devletlerin kararlarına bağlı olmaksızın mülteci tanımındaki kriterleri taşımaları anından itibaren mülteci sayıldıklarını açıklamaktadır. Ancak yine egemenlik kavramı gereği yetkinin asıl olarak devletlerin elinde olması devletlerin benimsediği iltica politikaları gerek gelişim gerek değişim yönünde olumlu etkiler yaratması beklentileri ile incelenmeli ve daha görünür kılınmalıdır. Bu anlamda farklı ülke uygulamalarını karşılaştırmak da oldukça önemli bir yerde durmaktadır.