Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Rekabet Hukukunda Bağlama Anlaşması Uygulamaları

Tying Agreements Practices in Turkish Competition Law

Sevda Yaşar ÇOŞKUN

Serbest piyasa ekonomisinin temel unsuru rekabettir. Serbest piyasa ekonomilerinde rekabet bir hak olarak tanınmıştır. Fakat diğer tüm haklar gibi rekabet hakkının kötüye kullanılmasını hukuk korumaz. Teşebbüslerin temel hedefinin karını en çoklamak olduğu varsayılmaktadır. Bu hedefe ulaşmak için de teşebbüsler çeşitli araçlar kullanırlar. Zaman zaman hedeflerini gerçekleştirmek için bağlama anlaşmalarını uygularlar ve hakim duruma gelirler. Hakim duruma gelmek hukuka aykırılık oluşturmaz, fakat eğer bağlama anlaşmaları yoluyla hakim durumu kötüye kullanırlarsa Rekabet Otoritelerinin ilgi alanına girerler. Çünkü hakim durumdaki bir teşebbüsün bağlama anlaşmaları rekabet ihlaline neden olabilir. Bu çalışmanın amacı Türk Rekabet Kurulu’nun bağlama anlaşmalarına yaklaşımının ne olduğunu ortaya koymaktır.

Bağlama Anlaşmaları, Rekabet Hukuku, Rekabet Kurulu, Hakim Durum, Hakim Durumun Kötüye Kullanılması.

Competition is the essential element of free market economy. Competition is described as a right in free market economies. But as all other rights abusing the competition rigt is not protected by law. It is supposed that the target of firms is maximising their profits. Firms use some instruments for achieving this target. Sometimes they use tying agreements as an instrument and hence get dominant position in the market. It is not unlawful for a firm having dominant position. But if a firm abuse its dominant position by applying tying agreements, then it will be the subject of Competition Authtories. Because applying tying agreements by a dominant firm may harm the competition. The aim of this study is find out Turkish Competition Board’s perspective of tying agreements practices.

Tying Agreements, Competition Law, Competition Board, Dominant Position, Abusing Dominant Position.

I. GİRİŞ

Piyasa ekonomisinin kaynağı 18’inci yüzyılın ortalarında ortaya çıkan endüstri devrimi sonucunda üretim teknolojilerinde yaşanan hızlı değişimin ortaya çıkardığı liberal düşünce akımıdır. Piyasa ekonomisi, değişen koşullarla birlikte yeniden biçimlenerek günümüzün egemen ekonomik sistemi haline gelmiştir. Serbest piyasa ekonomisinin temelini, olmazsa olmaz unsurunu ise rekabet olgusu oluşturmaktadır.

Serbest piyasa ekonomisinde, her türlü mal ve hizmet, sınırlamalara tabi olmaksızın herkes tarafından üretilebilir ve satılabilir. 24 Ocak kararları olarak bilinen 24.01.1980 tarihli kararlar ile ülkemiz de serbest piyasa modelini benimsemiştir. Böylece kurlar piyasaya göre belirlenmeye başlanmış ve içe kapalı pazar yerine dışa açık sisteme geçilmiştir. Serbest piyasa ekonomisinin tercih edilme nedenlerinin başında; kaynakların etkin kullanılmasının sağlanması, fiyatların ve maliyetlerin düşmesi, yeni teknolojilerin bulunması ve etkin kaynak dağılımı gelmektedir (Aslan, 2008).

Serbest piyasa ekonomisinde rekabet etme bir haktır. Fakat 1982 tarihli Anayasa’mızda rekabet hakkı açıkça ifade edilmemiştir. Ancak Anayasa 35. maddesinde yer alan “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.” düzenlemesi serbest piyasa ekonomisinin dayanağı olarak ifade edilebilir (Aslan, 2008).