Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Markanın Hükümsüzlüğü Davalarının Açılmasında Süre -Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2007/11-974 E. ve 2007/968 K. Sayılı Kararı Işığında Değerlendirmeler

Statute of Limitations in Trademark Annulment Cases -Reviews in The Light of The 2007/11-974 case and 2007/968 Decision Numbered Decision of Supreme Court’s Assembly of The Civil Chambers-

Savaş Bozbel

KHK’nın 42/I. Maddesinin (a) bendi uyarınca Paris Konvansiyonu’nun 1. mük. 6. maddesine göre tanınmış markalarla ilgili hükümsüzlük davasının tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde açılması gerekir. Markanın, kötü niyetle tescil edilmesi halinde ise herhangi bir süre sınırı söz konusu değildir. Bu hüküm dışında, hükümsüzlük davası açılmasını belli süre ile sınırlandıran bir düzenleme KHK’da yer almamıştır. Yargıtay HGK’nın 2007/11-974 E. ve 2007/968 K. sayılı kararına göre 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK (aşağıda kısaca “KHK” olarak anılacaktır) m. 42’ye göre açılan marka hükümsüzlük davaları, hükümsüzlük sebeplerinden bağımsız olarak 5 yıl içinde açılması gerekli olup, söz konusu bu 5 yıllık süre bir hak düşürücü süredir ve “markanın tescil edildiği tarih” bu sürenin başlangıcı olarak esas alınmalıdır. Yüksek Mahkemenin, - daha sonraki içtihatlarında kullanılmama nedenine dayalı hükümsüzlük davalarını zorunlu olarak bunun dışında tutmakla birlikte - bütün hükümsüzlük davalarında 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanacağına dair bu içtihadının hukuken savunulması mümkün değildir. Kanaatimizce, hükümsüzlük davaları kural olarak herhangi bir süreye tabi olmadan açılabilmelidir.

Marka, Markanın Hükümsüzlüğü, Zamanaşımı.

According to article 42/1 paragraph (a) of the Executive Order, lawsuits for annulment of a trademark acknowledged according to the 1. bis 6. Article of the Paris Convention should be filed in five years after the registration date. In the case of mala fide registration of trademark there shall be no statute of limitations. Except this article there is no statute of limitations for annulment lawsuits in the Executive Order. According to the 2007/11-974 case and 2007/968 decision numbered decision of the Assembly of Civil Chambers of the Supreme Court; trademark annulment lawsuits based on the article 42 of the Executive Order no.556 Regarding Protection of Trademark (KHK herein after) shall be filed in 5 years regardless of the reasons of annulment. After the stated 5 year limit starting from the “registration date of the trademark” the right ceases to exist. Foretold precedent of the High Court, stating all annulment lawsuits shall be subjected to a 5 year statute of limitations –although annulment lawsuits based on non-usage were by necessity exempted from this limitation in the following precedents-, is untenable from a legal perspective. In our opinion, in principal filing annulment lawsuits shall be possible without any statute of limitations.

Trademark, Annulment of Trademark, Statute of Limitations.

I. TÜRK HUKUKU’NDA VE MEHAZ DÜZENLEMELERDE HÜKÜMSÜZLÜK VE İPTAL SEBEPLERİ İLE HÜKÜMSÜZLÜK DAVALARININ SÜREYE BAĞLI OLUP OLMADIĞI

1. Hükümsüzlük davası, geçmişe etkili olarak marka hakkının ortadan kalkması sonucunu doğuran bozucu yenilik doğuran bir davadır1. Bu sonucun elde edilmesi için, mahkemeye başvurulması gerekmektedir. Her ne kadar KHK'da genel itibariyle “hükümsüzlük halleri” terimi kullanılmış olsa da, marka hakkının sona ermesi sadece hükümsüzlük sonucu olmaz. Gerçekten de, marka hakkı, markanın koruma süresinin dolması ve süresi içinde yenileme işlemlerinin tamamlanmaması (m. 45/I-a, 40-41) ya da marka sahibinin hakkından vazgeçmesi (m. 45/I-b, 46) yoluyla sona ermesi de mümkündür. Türk Hukukunda "hükümsüzlük" genel olarak marka hakkının sona ermesi halleri için kullanılmıştır. Oysa ki, KHK m. 42'de sözü edilen "hükümsüzlük" kavramı, hem hükümsüzlük, hem de iptal hallerini kapsayacak şekilde anlaşılmalıdır2. KHK'da, 40/94 sayılı AT Topluluk Markası Tüzüğü’ne paralel bir düzenleme yapılmamıştır. KHK m. 42'nin kenar başlığı "hükümsüzlük halleri" olup, herhangi bir ayırıma gidilmemiştir.

2. Tüzük'te, iptal sebepleri 50. maddede3, hükümsüzlük sebeplerini oluşturan kesin hükümsüzlük sebepleri 51. maddede4 ve nispi hükümsüzlük sebepleri 52. maddede5, sessiz kalma nedeniyle hak kaybı ise (Verwirkungdurch Duldung) 53. maddede6 düzenlenmiştir. Tescil sırasında bulunmayıp, sonradan ortaya çıkan sebepler dolayısıyla markanın terkinine "markanın iptali" denilmektedir. Görüldüğü üzere Topluluk Markası Tüzüğü'nün 53/1. maddesinde, hükümsüzlük davasının açılacağı süreye yer verilmemiş; sadece hangi hallerde hükümsüzlük davasının açılamayacağına işaret edilmiştir.

3. 2008/95 sayılı Avrupa Topluluğu Marka Yönergesi’nde de, bu haller ayrı ayrı düzenlenmiş ve markanın mutlak ya da nispi engellerin varlığına rağmen tescil edilmiş olması halinde tescilin hükümsüzlüğünden (invalidity, Ungültigkeit), sonradan ortaya çıkan nedenler dolayısıyla ise marka hakkının iptalinden (revocation, Verfall) söz edilmiştir. (Yönerge m. 3, 4 ve 12). Yönerge’nin 9. Maddesinde ise “Sessiz kalma nedeniyle hak kaybı” (Verwirkungdurch Duldung) hali düzenlemiş ve Tüzük ile paralel şekilde 5 yıllık süre öngörülmüştür. Yönergenin 9/1. maddesi hükmüne göre, önceki markanın sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği halde, bu kullanıma kesintisiz beş yıllık bir süre boyunca katlanmışsa, önceki tarihli markaya dayanarak, sonraki tarihli markanın hükümsüzlüğünü ileri süremez veya sonraki tarihli markanın kullanıldığı mal ve hizmetlere ilişkin olarak kullanıma itiraz edemez. Meğer ki, sonraki markanın tescili kötü niyetle yapılmış olsun.