Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Medeni Usul Hukukunda Avukatla Dava Takip Zorunluluğu

Abdurrahman KAVASOĞLU

ÖZET:

Türk ve İsviçre usul hukuklarında avukatla davada takip zorunluluğu bulunmamasının olumlu ve olumsuz yönleri özellikle yeni HUMK Tasarı ekseninde tartışılmış, Alman Usul Kanunu’nun ilgili hükümleri ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Avukatla takip zorunluluğu, tüzel kişi, Medeni Usul Hukuku, gıyap, hukuki dinlenilme hakkı.

I- Genel Olarak

Türk ve İsviçre usul hukuklarında avukatla davada temsil zorunluluğu bulunmamaktadır. Dava ehliyeti ni haiz olan herkes davasını bizzat takip edebilir. “Dava ehliyetini haiz olan her şahıs davasını bizzat veyahut intihap edeceği vekil vasıtasıyla ikame ve takip edebilir” (HUMK. m. 59/I). Ancak tarafın mahkeme huzurunda münasip olmayan hal ve davranışta bulunması durumunda veya kendi davasını bizzat takip edebilecek liyakatte bulunmaması durumunda, hâkim tarafın bir vekil tutmasını emredebilir. Taraf, mahkemece belirlenen sürede bir vekil tutmaz ise, mahkeme o tarafın gıyabında görülür (HUMK. m. 70, 71). Doktrinde bu hükmün iki amacı olduğu kabul edilmektedir. Bu hükmün birinci amacı; davanın taraflarının haklarının daha iyi korunmasını sağlayarak hukuki dinlenilme hakkı nın gereği gibi kullanılmasını sağlamak. İkincisi ise yargılamanın düzen içinde yürütülmesini sağlamaktır. Kanunun bu durumlarda bir vekille temsilin zorunluluğunu öngörmesi hukuki dinlenilme hakkına aykırı değildir1.

3156 sayılı Kanun2 ile gıyap kurumu HUMK’dan kaldırılmıştır. Ancak buna uygun bazı kanun maddelerinde yapılması gereken değişikliklerin yapılması unutulmuştur. İşte HUMK. m. 70’te ve 71’de geçen “gıyaben” kelimeleri de değiştirilmesi unutulan kelimelerdendir. “Muhakeme gıyaben icra olunur” tabiri, muhakeme yokluğunda görülür şeklinde anlaşılmalıdır3.