Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa Birliği Adalet Mahkemesi’nin Demirkan Kararının İncelenmesi “türkiye- Ab İlişkilerinin, Demirkan Kararı, Vize Muafiyeti ve Geri Kabul Anlaşması Bağlamında Değerlendirilmesi”

Review of the Demirkan Judgement of the Court of Justice of the European Union “Assessment of Turkey-EU Relations in the Context of Demirkan Judgment of, Visa Exemption and the Readmission Agreement”

Nurgül BEKAR

Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri son yıllarda yaşanan durgunluğa rağmen Türk dış politikasının ana eksenlerinden biridir. 1963 yılında imzalanan Ankara Antlaşması’ndan bu yana geçen elli yılda inişli çıkışlı bir seyir izlese de, bu ilişki her iki taraf için de vazgeçilmez niteliktedir. Gerek ekonomik kriz gerekse adaylık müzakerelerinin neredeyse durmasının yarattığı olumsuz atmosfer son günlerde yerini müzakerelerde açılan yeni bir fasıl, vize muafiyeti mutabakatına ilişkin görüşmeler ve bununla eşzamanlı yürütülen “Geri Kabul Anlaşması” süreciyle yerini canlanmaya bırakmaktadır. Bu metinlere ek olarak 24 Eylül 2013 tarihinde sonuçlanan Leyla Ecem Demirkan davası, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde en önemli konulardan biri olan Türk vatandaşlarının AB ülkelerine girişte yaşadığı vize sorununda hukuki yolu kapatması açısından önem taşımaktadır. Bu durum iki tarafın ilişkilerinde yaşanan aşırı siyasallaşmanın bir eseridir.Bu çalışmada Demirkan Kararı, vize muafiyeti mutabakatı ve Geri Kabul Anlaşması’ndan hareketle Türkiye-AB arasında gelinen son durumun hukuki ve siyasi analizi ortaya konulmakta, karşılıklı ilişkilerde belirleyici en önemli unsurun, Türkiye’nin stratejik değerinin artması ya da eksilmesi olduğu ifade edilmektedir.

Demirkan Kararı, Vize Muafiyeti Mutabakatı, Geri Kabul Anlaşması, Türkiye-Avrupa Birliği İlişkileri, Türkiye’nin Stratejik Değeri.

Turkey-EU relations which were remained in the stagnation during the recent years are one of the main directions of the Turkish foreign policy. This relationship is indispensable for the both sides despite its path of ups and downs in the last 50 years since the Ankara Agreement which was signed in 1963.The negative atmosphere in this relationship stemming from the either the economic crisis or almost blocked situation in the negotiation process of Turkey’s candidature has been gradually revitalized. The opening of a new chapter in the negotiation process, the visa exemption negotiations in parallel to the ongoing process of the Readmission agreement created the positive impulse in the relations. In addition to those developments, the Leyla Ecem Demirkan Decision of the European Court of Justice dated 24 September 2013 is considered as the closing of the legal option for the settlement of the visa issue of Turks at the border gates of the European Union countries which is one of the most important topics in the relationship. The decision is assessed as an outcome of the excessive politicization of the relations. In this article, the legal and political analysis of the current situation in the relations will be provided by addressing the Demirkan judgement, the visa exemption and the Readmission Agreement. And, it will be said that the most determining factor in the mutual relations is the increasing or decreasing of the strategic value of Turkey.

Demirkan Judgement, Visa Exemption, Readmission Agreement, Turkey-EU Relations, Turkey’s Strategic Value.

I. GİRİŞ

Avrupa’yı yeniden inşa yolunda atılan en önemli adımlardan biri sayılan Avrupa Birliği, gümrük duvarlarını indirerek, sınırları kaldırarak ve tek para sistemine geçerek, ekonomik ve sosyal açıdan, uluslar arası bir küresel aktör konumuna gelmeye en yakın entegrasyon örneği olmuştur.1 Kurulduğu dönemden itibaren bu entegrasyonla yakın ilişkiler içinde olan Türkiye için AB temel bir dış politika konusu olarak tanımlanmakta, bu çerçevede AB’ye katılım hedefinin de stratejik bir tercih olduğu resmi makamlar tarafından ifade edilmektedir.2

Türkiye’nin Avrupa Birliği ile 1963’te imzaladığı Ankara Antlaşması’ndan3 bu yana ilişkiler4, uluslararası politikadaki gelişmelerin de etkisiyle inişli-çıkışlı bir süreç izlemiş, özellikle Soğuk Savaşın bitmesiyle oluşan yeni uluslararası düzende farklı unsurlar kazanmıştır. Avrupa Birliği’nin kuruluşundaki siyasi, stratejik ve coğrafi koşulların değişmesi hem Birliğin genişlemesine yol açmış5 hem de Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri açısından tamamen yeni siyasi, ekonomik, hukuki ve sosyal bir takım unsurları da beraberinde getirmiştir. Avrupa Birliği’nin siyasal ve stratejik çıkarlarındaki değişim, önceliklerinde de farklılaşma yaratmış, bu durum Türkiye’yle ilişkilerde de –özellikle Güney Kıbrıs’ın AB’ye girmesiyle- yeni bir dönem açmıştır. Her ne kadar 2005 yılında tam üyelik müzakereleri başlamışsa da, Türkiye’nin üyeliği için Kopenhag Kriterlerinin yanı sıra daha önce hiçbir aday ülkeden istenmeyen bazı siyasi unsurların varlığı ve müzakerelerin ucu açık sürecine yapılan vurgu, ilişkilerde büyük bir yorgunluğa neden olmuştur.

Bu çalışmada, 24 Eylül 2013 tarihinde sonuçlanan Leyla Ecem Demirkan kararı, 16 Aralık 2013’te imzalanan “Vize Muafiyeti Mutabakatı” ve “Geri Kabul Anlaşması” ele alınacak; bu gelişmelerin yaratacağı hukuki6 ve siyasal etkisi tespit edildikten sonra, Türkiye’nin stratejik değerinin Türkiye-AB ilişkilerindeki anlamı üzerinde durulacaktır. Türkiye-AB arasında sorunlu alanların en önemlilerinden biri olan vize konusuyla ilgili olarak Demirkan Kararı’nın bundan sonraki süreçte hem vize rejimine hem de ilişkilerin geneline hangi etkileri olabileceği tartışılacaktır. Bu unsurların belirlenmesinden hareketle, son olarak, Türkiye-AB arasındaki ilişkiler için neler yapılması gerektiği tartışılacaktır.