Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Türk Vergi Hukuku’nda
 Vergi ve Cezalarda Uzlaşma

Conciliation in Tax Disputes in Turkish Tax Law

Saadet YILDIRIM

Tarafların sorunu beraber çözmesi anlamına gelen uzlaşma, vergi hukukunda önemli bir kurumdur. Çalışmada uzlaşma vergi uyuşmazlıklarını çözmede alternatif bir metot olarak değerlendirilmektedir. Özellikle uzlaşmanın Türk Vergi Hukukunda vergi uyuşmazlıklarının çözümü sürecince nasıl uygulandığını ele almaktadır.

Türk Vergi Hukuku, Vergi Cezası, Vergi Uyuşmazlıkları, Uzlaşma, Uzlaşma Süreci.

The Conciliation, which means that parties solve their problems together is an important institution for the tax law. This article considers conciliation as an alternative method in resolving tax disputes. Especially, this article deals with how conciliation is utilised in the tax disputes resolution procedures in Turkish Tax Law.

Turkish Tax Law, Tax Penalty, Tax Disputes, Conciliation, Conciliation Process.

I. GİRİŞ: UZLAŞMA KAVRAMI

Sözlük anlamı itibari ile uzlaşma, “taraflar arasındaki düşünce ve işbirliği ortamını sağlama; aralarındaki düşünce, görüş ve çıkar ayrılıklarını, ortaya çıkan uyuşmazlıkları, karşılıklı ödünlerle çözümlemedir”. Yani uzlaşma; aralarındaki düşünce veya çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırmak suretiyle anlaşmak ve mutabakata varmaktır.1 Vergi Hukukunda uzlaşma, vergi yükümlüsü ile vergi idaresi arasında meydana gelen bazı uyuşmazlıkların, yargı yoluna başvurulmadan, karşılıklı anlaşma ile sona erdirilmesidir. Başkaca bir ifade ile belli miktarda vergi tarhiyatı ya da ceza üzerinde vergi yönetimiyle mükellefin bir müzakere aşamasından geçtikten sonra anlaşmaya varmaları olarak tanımlanabilir.

Tarafların aralarındaki sorunu “beraber” çözmelerine imkân sağlamasıyla, kendisini diğer çözüm yollarından ayıran uzlaşmanın Türk Vergi Hukuku’na giriş tarihi 1963’tür. Vergilendirme alanında ilk genel usul kanunumuz olan 1949 tarih ve 5432 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK) ile halen uygulanmakta olan 1961 tarih ve 213 sayılı VUK’un ilk halinde yer almayan bu kurumu daha sonra öngörüş gerekçesini kanun koyucu “vergi uyuşmazlıklarını hızla çözmek, böylece mükellefleri hukuki güvenliğe kavuşturmak, kamu alacağının mümkün olduğunca çabuk tahsilini sağlamak ve vergi yargısının iş yükünü azaltmak (dava ekonomisi) şeklinde açıklanmıştır.2 Doktrin ve içtihatlar daha sonra bu gerekçelere, uzlaşmanın hukuki barışa hizmet etmesi, zaman içinde kamu alacağının değer kaybına uğramadan hazineye ödenmesini sağlaması, mükellefin yargılama yolu nedeniyle emek ve gider kaybına uğramasını engellemesini de eklemişlerdir.

1963’ten bu yana uzlaşma kurumunu düzenleyen maddelerde pek çok değişiklik yapılmışsa da, uzlaşmaya başvuru hiçbir zaman yargı yoluna başvurunun bir ön şartı olarak öngörülmediği gibi, uyuşmazlığın yargı yoluyla çözümünü engelleyen bir durum olarak da kabul edilmemiştir. Türk Vergi Hukuku’nda uzlaşmaya başvuru mükellefe ve/veya ceza muhatabına tanınmış bir haktır. Mükellef ve/veya ceza muhatabının, dilerse kullanabileceği bu yol, gerek vergi idaresine gerek vergi mükellefe ve/veya ceza muhatabına uyuşmazlığı barışçıl bir şekilde çözme imkanı sunmaktadır.3 İlgili isterse uzlaşma talebinde bulunabilir isterse hakkında yapılan idari işleme karşı vergi mahkemesinde dava açar. Uzlaşma talebine karşı tarafların uzlaşmaması ya da uzlaşamaması da mümkündür ve bu durumda hakkında idari işlem yapılan ilgilinin bu idari işleme karşı yargı yoluna başvuru imkanı yine de mevcuttur.4