Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa’da Çocuk Hakları - Biz Nerede Duruyoruz?

Children’s Rights in Europe - Where do we Stand?

Alexandra Maschwitz,Kerem Öz,Nina Dethloff

Çocuklar toplumun en zayıf halkası ve aynı zamanda yegâne geleceğidir. Bu yüzden, çocukların korunması birçok kurumun öncelikli hedefidir. Avrupa’da çocuk hakları, öncelikle uluslararası ve bölgesel sözleşmelerle ve ayrıca ulusal anayasalarla güvence altına alınan insan hakları ve temel haklardır. Bunun yanında, bu konuya özgü uluslararası sözleşmeler ve Avrupa ülkelerinin taraf olduğu diğer sözleşmeler de çocuklara mahsus korumanın üzerinde durmakta ve bu korumanın, küçükler bakımından biraz daha geliştirilmesi yönünde talepte bulunmaktadır. Avrupa’daki ulusal anayasaların birkaç tanesi, çocuklara özgü hakları açıkça güvence altına almaktadır. Ayrıca, AİHM içtihadı Avrupa’da çocukların hukuki durumunun daha iyi bir hale getirilmesine katkı sağlamıştır. Mevcut makalede, öncelikle, çocuğun menfaati gözetilerek Avrupa genelinde çocuk haklarının kabulüne yol açan bakış açısı değişimi ana hatlarıyla ortaya koyulacaktır (bkz. aşa. I). Sonrasında ise, ulusal anayasalarda çocuk haklarının tanınmasına göz atılmasından önce (bkz. aşa. III), uluslararası ve uluslarüstü alanda yer alan, özellikle çocukların korunmasına hizmet eden en önemli güvenceler açıklanacaktır (bkz. aşa. II). Son olarak da kısa bir sonuç yazılacaktır (bkz. aşa. IV).

Çocuk Hakları, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Birliği, Ulusal Anayasalar.

I. BAKIŞ AÇISI DEĞİŞİMİ

Çocuklar uzun zamandan beri obje olarak görülmüş; kendilerine önceleri çiftliklerde ve fabrikalarda işçi olarak, sonraları ise aşk ve ilgi objesi olarak ihtiyaç duyulmuştur. Geçen yüzyılda, dikkatler yavaş yavaş çocukların korunması ve refahına odaklanmıştır. Örneğin Avrupa Aile Hukuku Komisyonu’nun Principles of European Family Law Regarding Parental Responsibilities1’inde de güvence altına alındığı üzere; tıpkı uluslararası alanda olduğu gibi ulusal alanda da çocuğun menfaati temel ilke veya öncelikli hedefti. Bu bilinç değişimi, ebeveyn-çocuk ilişkisinde öncesinde velayetin ve sonrasında ebeveyn sorumluluğunun ebeveyn hâkimiyeti kavramının yerini almasıyla, bugün özellikle Avrupa hukukunda ve uluslarüstü hukukta hâkim olan şeklini almıştır. Terminolojideki bu değişim, özellikle çocuklarına ilişkin hakların ebeveynlere ait olmadığını, aksine ebeveynlerin öncelikle çocukları bağımsız ve sorumluluk bilincine sahip bir kişilik gelişimine teşvik etme sorumluluğunu taşıdığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Buna karşın, küçüklük ve bununla birlikte sürekli fiil ehliyetinden bağımsız olarak çocuğun kendisine ait olan müstakil haklarının kabul edilmesi, yakın zamandaki bir gelişmedir. Ebeveynlerin ve çocuğun artık hukuki bir birlik olarak değerlendirilememesi, aksine çocuğun genişleyen otonomisi göz önüne alınarak çocuğun, ebeveynlerin ve devletin konumlarına ilişkin yeni bir tanıma ihtiyaç duyulması da bu gelişme kapsamındadır. 1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki geniş kapsamlı güvencelerde yer alan çocuğun süje statüsü, ilk defa bu uluslararası bağlayıcı kabulle tanınmıştır. Bu sözleşme, aynı zamanda çocuk haklarının geçen yirmi yılda uluslararası örgütler ve ulusal kanun koyucular tarafından sürekli olarak geliştirilen yapısını şekillendirmektedir.

II. ULUSLARARASI VE ULUSAL ALANDAKİ ÇOCUK HAKLARI

1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS), çocukların haklarının korunmasına ilişkin en temel ve en kapsamlı sözleşmedir.2 Kendisinden öncekilerin, yani 1924 tarihli Milletler Cemiyeti Cenevre Bildirisi ve 1959 tarihli Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Çocuk Hakları Bildirisi’nin aksine, Çocuk Hakları Sözleşmesi tek tek listelenen çeşitli çocuk haklarını açıkça güvence altına almaktadır. Âkit devletler, çocuk haklarını aktif olarak desteklemekle yükümlüdür. Bütün AB üye devletleri, hâlihazırdaki 193 âkit devlet arasında yer almaktadır. Ayrıca, sözleşmenin kabul edilmesinin ardından iki yıl, bunun ardından da her beş yılda bir düzenli bir rapor sunularak bu sözleşmede kabul edilen hakların hayata geçirilmesine ilişkin süreç belgelenmelidir. Sözleşme’nin 3. Ek Protokolü’nün yürürlüğe girmesiyle, ÇHS’nin uygulanmasının daha sağlıklı hale getirilmesi beklenmektedir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 19.12.2011 tarihinde BM Çocuk Hakları Heyeti’ne yapılacak bireysel başvuruya imkân tanıyan 3. Ek Protokolü kabul etmiştir.3 Protokol, 28.02.2012 tarihinde imzaya sunulmuş ve Birleşmiş Milletler’e üye on devlet tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girmiştir.4