Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Yabancılık Unsuru Taşıyan Rüşvet Suçları ile Mücadele: Uluslararası Hukuk Bağlamında ABD ve Birleşik Krallık Örneği

Foreign Bribery in International Law: FCPA and UKBA

Ömer Faruk Direk

Küresel ticaret ve demokrasi üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip olan rüşvet suçunun yabancılık unsuru içerecek şekilde işlenmesi, özellikle de farklı ülkelerde faaliyet gösteren çok uluslu şirketlerin ticari ve iş faaliyetlerinde yarar sağlamaya yönelik hukuk dışına çıkması, yabancılık unsuru taşıyan rüşvet suçlarına karşı mücadele verilmesini gerektirmektedir. Yerel mekanizmaların bu konudaki eksikliği veya isteksizliği, uluslararası düzlemde adımların atılmasına yol açmıştır. Birleşmiş Milletler ve OECD gibi uluslararası örgütlerin öncülüğünde yapılmış olan ilgili çok taraflı uluslararası andlaşmaların yanı sıra, bazı devletler ceza yasalarının sınır ötesi kapsamını genişletme yoluna gitmiştir. FCPA ve UKBA, yabancılık unsuru taşıyan rüşvet suçları ile mücadele konusunda en etkin yasalar olarak öne çıkmaktadır. Ancak özellikle FCPA’nın uygulanmasından sorumlu olan yerel otoritelerin sert uygulamaları ve her ikisinin yabancılara da uygulanabilirliği bu yasaların ilgili uluslararası hukuk kuralları ışığında analiz edilmesini gerekli kılmaktadır. Bu bağlamda, bu makale FCPA ve UKBA’yı iki açıdan ele almaktadır. İlk olarak, bu Yasalarda öngörülen yetki kavramının uluslararası hukukta devletin yetkisi ile ilgili kabul edilen hukuki rejimle ne kadar uyumlu olduğu ayrıntılı olarak incelenmektedir. Bir başka husus olarak, FCPA ve UKBA’nın yabancı kişi ve şirketler tarafından, rüşvet suçuna dair kendi iç hukuklarındaki ya da ilgili uluslararası düzenlemelerden daha çok dikkate alındığı göz önünde bulundurulduğunda bu Yasaların içeriği tanıtılmış ve tartışılmıştır.

Yabancılık Unsuru Taşıyan Rüşvet Suçları, FCPA, UKBA, Devletin Yetkisi, Çok Uluslu Şirketler, Kurumsal Yönetim.

Foreign bribery has become recently a significant problem for the international community. International organisations such as the United Nations and the OECD have drafted multilateral conventions aimed at tackling foreign bribery. Alongside the international efforts, some states preferred to extend the applicability of their criminal laws beyond national borders. The Foreign Corrupt Practices Act (FCPA) of the United States and the United Kingdom Bribery Act (UKBA) appeared as the more effective legislations with an extraterritorial capacity to tackle the crime of foreign bribery. Both FCPA and UKBA have a wide personal and material scope. To this end, this article examines FCPA and UKBA in two respects. First, both laws include a very expansive understanding of jurisdiction, which in some cases sparked off a controversy on their formulation extraterritorial jurisdiction. Hence, the extent to which the notion of jurisdiction contemplated in FCPA and UKBA is conformity with international is analysed in depth. Second, both FCPA and UKBA envisage strict obligations for national and foreign companies. This has led companies to have certain regard to the material requirements of these laws. Therefore, this article introduces and discusses the anti-bribery provisions of FCPA and UKBA from a comparative perspective.

Foreign Bribery, FCPA, UKBA, Extraterritorial Jurisdiction, Corporate Compliance.

1. GİRİŞ

Küresel ticaret, kalkınma ve toplumsal düzen üzerindeki olumsuz etkisi ve bu suçun işlenişi bakımından giderek uluslararası nitelik ve boyutlar kazanması1, rüşvetle etkin mücadele adına yeni anlayış, strateji ve mekanizmalara ihtiyaç olduğunu ortaya koymuştur. Özellikle kalkınmakta olan ve demokratikleşme noktasında sorunlar yaşayan ülkelerde işlenen rüşvet suçlarının ciddi oranda yabancılık unsuru içerdiği, böyle ülkelerde operasyonları olan çok uluslu şirketlerin ticari iş ve faaliyetlerinde hukuk dışına çıktığı görülmüştür. Uluslararası hukuka göre, yabancı bir ülkede ticari faaliyette bulunurken hukuka aykırı hareket eden aktörlerin eylem ya da ihmalleri öncelikli olarak ev sahibi devletin yetki ve sorumluluğundadır. Ancak yerel hükümetlerin yabancı yatırımcıyı kaçırmamak için ya da mevcut iç hukuk sisteminin yetersizliğinden dolayı ortaya etkin bir mücadele koyamaması2, uluslararası toplumu bir arayışa sevk etmiştir.

Rüşvetle savaş adına, Birleşmiş Milletler ve OECD (Organisation for Economic Cooperation and Development) gibi uluslararası örgütler, uluslararası düzenlemeler ortaya koymuş ve ülkelerin söz konusu andlaşmalara üyeliği yolu ile çok uluslu şirketlerin faaliyetlerini hukuk nezdinde kontrol altına almaya çalışmıştır. Bir başka yöntem olarak, bazı batılı devletler kendi iç hukuklarına göre kurulmuş ya da faaliyetlerinin bir kısmını kendi ülkesinde sürdüren şirketler için ceza yasalarının kapsamını geniş olarak belirlemiş ve milli sınırlarının dışında da olsa kendi hukukunu uygulamaya çalışmıştır. Bu bakımdan, A.B.D. Yurtdışı Yolsuzluk Uygulamaları Yasası (Foreign Corrupt Practices Act- FCPA) ve Birleşik Krallık Rüşvet Yasası (UK Bribery Act- UKBA) en etkin hukuk kuralları olarak öne çıkmaktadır. Bu iki yasa sınır ötesi ve yabancılık unsuru içeren rüşvet suçlarını geniş ve etkin bir biçimde ele almasından dolayı uluslararası bir niteliği haiz hale gelmiştir.

Hem FCPA hem de UKBA ratione personae (kişi bakımından) ve ratione materiae (konu bakımından) geniş bir kapsama sahiptir. Sadece kendi ülkelerinde değil aynı zamanda bazı durumlarda yabancı ülkelerde işlenmiş olan rüşvet suçlarını da kapsamaktadır. FCPA ihlalinden kaynaklanan soruşturmalar neticesi kesilen para cezalarının büyük oranda yabancı gerçek ya da tüzel kişiler aleyhinde olması buna örnek olarak gösterilebilir3. Ayrıca, yurt dışı uygulama kabiliyetinden dolayı, bu Yasaların içeriği ulusal ve yabancı kişi ve şirketler için önemli bir hal almıştır. Bu iki Yasanın kapsamına giren gerçek ve tüzel kişiler, yabancı bir ülkedeki ticari iş ve faaliyetleri esnasında kullandığı aracı, tedarikçi, bayi, dağıtıcı, danışman, satış temsilcisi, iş ortağı gibi mal ya da hizmet satın aldığı üçüncü kişilerin işlediği rüşvet suçlarından dolayı bazı şartlar altında sorumlu tutulabilmektedir. Bunun bir sonucu olarak, FCPA ve UKBA’nın yetki alanında bulunan çok uluslu şirketlerle ticaret yapan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, bu iki Yasanın içeriğini dikkate almak zorunda kalmıştır. Örneğin, yabancı bir şirket, kurumsal uyum programları çerçevesinde yaptığı düzenlemelerin yerel hukuktaki ilgili ceza yasalarına uyumundan ziyade, FCPA ve UKBA ile olan uyumuna önem verebilmektedir.