Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Hekimin Aydınlatma Yükümlülüğü

Ramazan BOZAT

Hastanın sağlığına kavuşması için yapılsa da tıbbi müdahaleler temelde hukuka aykırıdır. Ancak bu hukuka aykırılığın giderilebilmesi için hekimin hastanın rızasını alması gerekir. Alınan rızanın geçerli olabilmesi için ise hastanın aydınlatılmış olması gerekir. Ancak hukuka uygun olarak ve müdahaleden önce yerine getirilen aydınlatma yükümlülüğü hekimi sorumluluktan kurtaracaktır.

Aydınlatma Yükümlülüğü, Hasta- Hekim İlişkisi, Hastanın Rızası, Tıbbi Müdahale

Medical intervention is fundamentally against law, even though it is conducted in order of patient to recover. However, the doctor must obtain the consent of the patient for the purpose of removing this illegality. And the patient must be informed for the consent to be valid. Duty of disclose which was lawfully conducted prior to the intervention removes the burden of the doctor’s duty to disclose.

Duty to Disclose, The Relationship Between Patient and Doctor, Consent of the Patient, Medical Intervention

GİRİŞ

İnsanoğlunun herkese karşı ileri sürebileceği ve herkesten korunmasını talep edebileceği hakları vardır. “Yaşam hakkı” şüphesiz bu hakların en başında gelir. Kişinin fiziksel varlığını sürdürebilmesinin güvencesini oluşturan bu insani hak yasalarla koruma altına alınmıştır. Söz konusu hak 1982 Anayasası’nda “Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir.” (1982 Anayasası md.17) ifadesi ile yer almıştır. Varlığını devam ettirmek isteyen insanoğlu, yaşamının birçok alanında bu hakkına tecavüz teşkil edecek faaliyetler ile karşılaşmaktadır. Kişinin hastalanması hallerinde gördüğü tedavi de bu anlamda değerlendirilecek bir eylemdir. Ancak bu tedaviyi hukuka uygun hale getiren etmenler vardır. Öncelikle söz konusu eylem uzun yıllar bunun eğitimini almış ve bu sebeple yetkilendirilmiş olan bir meslek grubu tarafından icra edilmektedir. Hasta da bu sebeple hekimlere güvenmekte ve onların vücudu üzerinde işlem yapmalarına müsaade etmektedir. Hastanın bu müsaadesi rıza olarak adlandırılmakta olup ancak belli hallerin varlığında geçerli olabilmektedir.

Hasta, bir güven ilişkisinin sonucunda hekime müsaade etmektedir. Bu güven hekim ile hasta arasında yapılan ve temelde vekâlet olan sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Hasta kendisini tedavi edecek hekimi özgür iradesi ile seçer ve müdahalede bulunmasına izin verir. Hasta bir taraftan hekime güven duyarken diğer taraftan da kendi geleceğini kendisi belirlemek ister. Bunun için de hekimin yaptığı müdahalenin ne olduğu konusunda hastanın bilgisinin bulunması gerekir. Yapılan eylemin nedenleri ve sonuçları konusunda bilgi sahibi olmayan bir hasta bu anlamda neye rıza verdiğini bilemez. Ancak bu bilgilere sahip olan bir hastanın yapılacak olan işleme verdiği rızası geçeli bir rıza olarak ele alınabilir1. Hiçbir tıp eğitimi almamış ve bu nedenle de hastalığı hakkında hiçbir fikre sahip olmayan hastanın ancak hekimi tarafından yapılacak açıklamalar ile hastalığı hakkında bilgi sahibi olabileceği düşünülürse, bilgi sahibi olmayan hastanın vereceği rızanın geçersizliği de daha iyi anlaşılacaktır.

Hasta, hekim ile aralarında olan tıbbi teşhis ve tedavi sözleşmesine dayanarak hekimden kendisini aydınlatmasını ister. Hastanın böyle bir isteği olmasa dahi hekimin söz konusu sözleşmeden doğan bu borcunu yerine getirmesi gerekir. Bu çalışmada da hastanın hekimden bir hak olarak talep edeceği, hekimin de bir borç olarak yerine getireceği aydınlatma yükümlülüğü ele alınacaktır.