Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Sit Alanlarında Uygulama Önceliği ve Karma Sitler

İlker ÇOLAK

Kültür ve tabiat varlıklarının korunması, milli kültürün korunması anlamına gelir. Ülkelerin ortaya koydukları medeniyetin şahitleri kültür değerleridir. Bir coğrafyanın değerini ortaya koyan, o bölgede üretilen kültür değerleriyle birlikte, var olan tabii değerlerdir. Bir kültürün gelişim sürecinin analiz edilebilmesi ve değerinin kavranılması ancak kültür ve tabiat varlıklarının tam olarak anlaşılmasıyla mümkündür. Sahip olduğu kültür ve tabiat değerlerini koruma bilincinden uzak olan toplumların kendi milli değerlerini ve öz benliklerini koruması da mümkün olmayacaktır. Sahip olunan kültür ve tabiat varlıklarının korunması, milli benliğin korunması bakımından birincil önemdedir. Ülkelerin, milli güvenlik, milli savunma, milli eğitim ve benzeri faaliyetlerinde başarılı olabilmesi, bir ölçüde milli kültür değerlerinin korunması ve doğru kullanılmasıyla mümkün olacaktır. Kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını bir gereklilik olarak gören ülkeler, koruma konusunu milli hukuk sistemi içerisinde düzenleme gereğini duyarlar. Kültür ve tabiat varlıklarının korunması gerekliliği, devletin temel görevleri arasında yer alan/alması gereken bir ihtiyaçtır1.

Kültür ve tabiat varlıklarının korunması konusunda getirilen düzenlemeler, bu değerlerin korunmasını sağlamanın yanında, var olan kültür ve tabiat değerlerinden yararlanmayı da hedeflemek durumundadır. Sahip olduğu milli kültür değerlerini, milli eğitimde, ekonominin gelişmesinde, turizmde, toplumun milli güvenlik ihtiyacının bireylere öğretilmesinde, milli savunma ihtiyacının anlaşılmasında doğru kullanamayan toplumların, varlıklarını devam ettirme konusunda sorunlar yaşaması kaçınılmazdır2.

Kültür ve tabiat varlıklarının korunması, milli kültürün gereği olduğu gibi evrensel kültür değerlerinin korunması bakımından da önemlidir. Ekonomik, sosyal, kültürel ve teknolojik değişim ve gelişime paralel olarak, hızlı bir ilerleme gösteren küreselleşme süreci, evrensel değerlerin korunması duyarlılığını artırmıştır. Toplumlar arası iletişimin gelmiş olduğu seviye, siyasi sınırları anlamsızlaştırmış, insanlığın ortak değerlerinin ön plana çıkması sonucunu doğurmuştur.