Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Usul Kanunun Çoklu Taraf Usulüne İlişkin Reformu: Planlanan “Grup Davası”

o. Univ.-Walter H. RECBERGER

1. Genel Olarak

Haziran 2007’de Avusturya Adalet Bakanlığı, Medeni Usul Kanunu-Değişikliği 2007” tasarısının değerlendirilmesini (mütalaasını)1 talep etmiştir. Tasarıda, 6. Bölüme iki kısım eklenmiş ve böylece iki yeni özel yargılama biçimi dahil edilmiştir: “grup yargılaması” (§§ 619 bis 633 ZPO) ve “örnek yargılama” (§§ 634 bis 636 ZPO).2 Milli danışma meclisin 13.10.2004 tarihli kararı ile Adalet Bakanı “çoklu davaların ekonomik ve gerekli kanuni önlemlerin alınması” için göreve çağrılmıştır3. Bu kararın ardında, trajik bir şekilde 155 kişinin ölümüne neden olan Kaprun’daki teleferik kazası ile zarara uğrayan 3.000 mevduat sahibinin tazminat talebi ile mahkemeye başvurduğu ve “WEB-skandalı” olarak adlandırılan olaylar yatmaktadır. Bu olaylar ile birlikte, Avusturya’nın bu tarz büyük zararlı olayların varlığından dolayı, (artık) bir “azizler adası” olmadığı, zira çeşitli sebeplerle, özellikle de sıkça anılan globalleşme4 ile birlikte çoklu yargılamaların artacağı, Avusturya’nın bu ortamlara (özellikle de usul ekonomisi açısından) uygun davranabilmesi gerektiği, mevcut Medeni Usul Kanunun5 ise sahip olduğu enstrümanların bunları aşacak nitelikte olmadığı açıkça ortaya çıkmıştır. Avusturya Medeni Usul kanununun temel konsepti, bugün birçok yönden örnek gösterici durumda ise de, doğası gereği 19. yüzyılda henüz bilinmeyen sorunlarda sınırını bulmaktadır6.

Gerçi Avusturya uygulaması, “Avusturya hukukuna göre toplama dava7 olarak adlandırılan dava ile –geçerli (usul) hukukunun temelinde- aynı davalı aleyhine birden fazla talebin bir araya toplanmasını kabul etmiş ve bu şekilde inanılmaz (ilginç) bir şekilde yenilikçi olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte bu çözüm, taleplerin zarargörenin tarafından, Fesih Koruma Kanunun 29. paragrafında (Kündigungsschutzgesetz) yeralan birliklere (örn.Avusturya Ticaret Odası, Milli çalışma odası, Avusturya sendikalar birliği, tüketici bilgileri birliğine) temlikini şart koşmakta ve bu nedenle tüm çoklu davalarda uygulama bulmamaktadır. Bir yandan da hakkın icrası, bu tarz bir temlik yoluyla çözümü kabul etmek istemeyen herkes için temin edilmelidir. Diğer yandan da belirtilen bu birliklerin, olası bir çoklu yargılamayı üstlenme konusunda bir yükümlülüğü de bulunmadığı belirtilmelidir8. Belirtilen bu inisiyatif, bu nedenle, yargılama hukuku kurumları içinde şimdiye kadar Medeni Usul Kanununda bilinmeyen, tamamen yeni bir çözüm oluşturacaktır. Bununla birlikte, Avusturya usul hukuku dogmatiği içinde korunan ve temin edilen bazı düzenlemelerden sapmak bir zorunluluk arzetmektedir.

Grup davasının getirilmesine karşı Avusturya’da esas olarak sadece çok dar bir kapsamda temel eleştiriler getirilmiştir. Buna karşın ticari çevrelerde yeni enstrümana karşı olumsuz sert bir tutum sergilenmektedir. Gerekçe olarak, grup davası yardımıyla, çoklu zararlardan doğan taleplerin ileri sürülmesinde davalı işletmeler aleyhine, davacının durumunun kolaylaştırıldığı ileri sürülmektedir. Ancak bu itirazlar gerçekte kabul edilemez: önerilen usul hukukuna yönelik düzenlemelerle, şimdiye kadar var olmayan yeni talepler yaratılmamaktadır, aksine zaten varolan bazı taleplerin ileri sürülmesi kolaylaştırılmakta, başka bir ifadeyle mümkün kılınmaktadır. Bu şekilde grup yargılamasının dahil edilmesi, AİHS temelinde çoklu zararlı olaylar sonucu zarar görenlerin adil yargılanma hakkının9 garantisini sağlayan bir önlem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir hukuk devletinde, hakkın sağlanması konusunda iyileştirme yapılması hiçbir zaman kuşkuya yer vermemelidir. Ayrıca, grup davasında, her zaman davalı tarafta bir işletmenin olacağı fikri hakim olmaktadır. Ancak, doğası gereğince birçok işletmenin haksız rekabet veya başka bir hukuka aykırı davranışı nedeniyle zarar görmesi mümkündür. Küçük veya orta ölçekli işletmelerin bu tarz tazminat taleplerinin ileri sürülmesinin kolaylaştırılmasında büyük menfaatleri olabilir10.