Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kimliğini Bildirmeme Kabahati

Cüneyd ALTIPARMAK

ÖZET:

Teorik olarak “susma hakkı” ile “nemo tenotur” ilkesinin istisnası olarak belirmekte olan 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 40. maddesinde düzenlenen “Kimliğini Bildirmeme Kabahati” çeşitli kanunlarda yer alan düzenlemelerle birlikte ele alınarak açıklanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Kabahat, adli para cezası, idari para cezası, idari yaptırım, kimliğini bildirmeme, polisin kimlik sorması, kabahat nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama.

Giriş

Kabahatleri suç olmaktan ve ceza kanunlarının kapsamı dışına çıkarma eğiliminin bir sonucu olarak; çeşitli hususlarda düzenleme getiren özel kanunlarda bazı fiiller karşılığında idarî yaptırımlar öngörülmekte, bu fiiller, "idarî suçlar " olarak tanımlanmaktadır. İdari suçun karşılığı olarak genellikle parasal nitelikte bir yaptırım öngörülmektedir. Bu ekonomik yaptırım "idarî para cezası ” olup ceza hukukundaki “adli para cezası ” değildir1. Gerek ceza hukukunda gerek Kabahatler Kanununda öngörülen para cezaları, belli bir miktar paranın kişiden alınıp Hazineye verilmesi gibi görünse de; adlî nitelikteki para cezası ile idarî nitelikteki para cezası arasında, karar veren merci, yaptırımın infazı, yaptırıma bağlanan kanunî neticeler bakımından önemli farklılıklarında bulunduğu unutulmamalıdır2. Kabahat türünden haksızlıkların yaptırım altına alınmasıyla, toplum düzeninin, genel ahlâkın, genel sağlığın, çevrenin ve ekonomik düzenin korunmasının amaçlandığı düşünülmektedir. Bu nedenle Kanunda kabahatlere ilişkin genel ilkeler, bu haksızlıklar karşısında uygulanabilecek idarî yaptırımların türleri ve sonuçları ile idarî yaptırım kararlarının yerine getirilmesine ilişkin esaslar düzenlenmiştir3.

Biz bu yazımızda teorik olarak “susma hakkı” ile “nemo tenotur” ilkesinin istisnası olarak belirmekte olan4 5326 sayılı Kabahatler Kanununun (KK) 40. maddesinde düzenlenen “Kimliğini Bildirmeme Kabahati” üzerinde duracağız. Bu inceleme yapılırken, çeşitli düzenlemeler ve bağlı olduğu sonuçları açısından diğer ilgili mevzuat üzerinde de durulacaktır. Zira farklı düzenlemelerde bu konunun yer aldığını görmekteyiz. Özellikle uygulamada, hangi mevzuat hükmüne atıf yapılması gerekliliği yönünden tespitte bulunacağız.