Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Üçüncü Oturum Tartışmaları

KATILIMCI: Şimdi Hocamız, dava dilekçesinde delillerin belirtilmesinin formel anlamda, ben yanlış anlamadıysam, delil bildirilmesine denk olan bir anlamı olduğunu ifade etti. Dolayısıyla sabah ifade edilen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin görüşü ile de hocamız hemfikir olmadığını beyan etmiş oluyor. Fakat bunlar yine sabah da ifade edildi hem Yıldırım Hocamız hem Karslı Hocamız tarafından, bazı mahsurlar doğmakta, bir defa elde baştan yeterli delil olmayan davalar bakımından bu davaların caydırılması gibi bir sonuç söz konusu. Kanunun kendisi bu itibarla esasen kural olarak kabul edildiğinde delileri sükut ettirici, baştan bildirilmediği takdirde delil ikame hakkını sükut ettirici, sona erdirici bir içerik kazanmış oluyor. Şimdi aslında tabi başka istisnai hükümler yoluyla bu mahsurların aşılabileceği düşünülebilir, fakat kanunun münferit hükümlerinden hareketle, mesela 137. madde çerçevesinde -ki orada delillerle ilgili gerekli kararların alınması ifade ediliyor ön incelemede-. Dolayısıyla acaba bunda ne gibi bir menfaat var, yani ön inceleme aşamasına kadar özellikle yazılı usul bakımından bunu bu şekilde formel anlamda bir delil bildirimi kabul etmekte ne gibi bir menfaat var?

PROF. DR. BİLGE UMAR: Sorunuzu kime yönelttiniz ?

KATILIMCI: İbrahim Aşık Hocamız’a.