Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Nüremberg ve Tokyo Uluslararası Askeri Ceza Mahkemeleri

Nüremberg and Tokyo International Military Criminal Courts

Selcan Erdal

İnsan haklarının korunması konusunda pek çok belge imzalayan 20. yüzyıl toplumları, uygulamada aynı başarıyı yakalayamamıştır. İnsan hakları çağı olarak adlandırılmış da olsa, insanlık tarihinin en acı veren olayları, en büyük insan hakları ihlalleri, en kanlı savaş ve çatışmalar 20. yüzyılın eseri olmuştur. Yaşanan bu çelişki, uluslararası toplumu, imzalanan sözleşmeleri uygulamaya geçirecek ve sorumluları cezalandıracak bir sistem kurma düşüncesine itmiştir.

Daha önceki tarihlerde pek çok teşebbüs bulunmasına rağmen, II. Dünya Savaşı sonuna kadar etkin bir uluslararası ceza mahkemesinin kurulması mümkün olmamıştır. II. Dünya Savaşının yarattığı dehşet havası, dikkatleri bireyin üzerine çekmiş; insan haklarının, uluslararası hukuk tarafından düzenlenmesi gereken uluslararası bir mesele hüviyetine bürünmesine neden olmuştur. Bu anlayış çerçevesinde, 8 Ağustos 1945 tarihinde imzalanan Londra Andlaşması ile Nüremberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi; 19 Ocak 1946 tarihli kararname ile de Tokyo Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi kurulmuştur. Gerek Nüremberg gerekse Tokyo Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi, suç sayılan fiillerin işlenmesinden sonra (ex post facto), yalnızca bu suçların yargılanması için kurulmuş, ad hoc ve olağanüstü nitelikli askeri mahkemelerdir.

Nüremberg Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi, Tokyo Uluslararası Askeri Ceza Mahkemesi, Barışa Karşı Suçlar, İnsanlığa Karşı Suçlar, Savaş Suçları.

The 20th century society who signed many documents about protecting human rights didn’t succeed in practice. Although it was named as the age of human rights’, the most painful events in the history of humanity, the major violation of human rights, the bloody wars and disputes occured in in this century. This paradox has led to the international society to assemble a system that administers the signed-agreements and punishes the responsibles.

Although there were a lot of attemps in history, it wasn’t possible an international criminal court to be set up until the second world war. The terror which was caused by the second world war, drawed attention to the individuals and gave way to the human rights to be formulated by international as a universal issue. In this respect, by London Agreement, signed on 8th August 1945, Nuremberg International Military Criminal Court; and by the decree of 19th January 1945 Tokyo International Military Criminal Court, are the extremely qualified military courts.

Nuremberg International Military Criminal Court, Tokyo International Military Criminal Court, Crimes Against Peace, Crimes Against Humanity, War Crimes.

GİRİŞ

Geride bıraktığımız yüzyıl, bilimin ve teknolojinin yüzyılıdır. 20. yüzyılda bilimsel ve teknolojik ilerlemenin hızı ve etkisi, toplumsal ve toplumlararası yaşamda köklü değişikliklere neden olacak denli büyük ve önemlidir. Radyo, televizyon, internet gibi çok büyük buluş ve hizmetlerle birlikte, toplumsal ve toplumlararası yaşamda iletişim gelişmiş ve hızlanmış; uzak ve yakın tüm toplumlar birbirlerinden etkilenir hale gelmiştir. İşte uzağı yakın eden bu etkileşim, yabancılık unsuru içeren ihtilafların ortaya çıkması ve devletlerin bu tür ihtilafları çözmeye yönelik girişimlerde bulunup çeşitli sözleşmeler imzalamasıyla hukuk alanına da yansımıştır.

Sözü edilen bu etkileşimin bir diğer yüzü, insan hakları alanında kendisini göstermiştir. Toplumlararası iletişimin artması ile, bir ülkede yaşanan herhangi bir gelişme tüm dünyanın gözleri önünde yaşanır, bütün insanlığı ilgilendirir ve etkiler olmuştur. Bu durum, bazı evrensel hukuk değerlerinin uluslararası toplumca kabulüne zemin hazırlamıştır. İnsanın ırkına, rengine, dinine, cinsiyetine bakılmaksızın, sırf insan olması sebebiyle sahip olduğu hakların ve temel özgürlüklerin, herhangi bir ayrım yapılmaksızın her insana mutlak olarak tanınması temel kuralı ve bu kuralın ihlalinin insanlığın ortak sorunu olduğu anlayışı kabul görmüştür. Bu anlayış çerçevesinde, “insan hakları çağı” olarak adlandırılan 20. yüzyılda, pek çok evrensel ve bölgesel sözleşme imzalanmış; tüm devletlerin uyması gerektiğine inanılan örf ve adet hukuku kuralları ortaya çıkmaya başlamıştır.

Bu önemli gelişmelere rağmen insan hakları ihlallerinin ağır biçimde yaşanmaya devam etmesi, yaptırım unsurunun eksikliğini gözler önüne sermiş ve uluslararası nitelikte bir ceza yargılaması fikrini beslemiştir. İşte bu ihtiyaca ilişkin en önemli gelişme Nüremberg ve Tokyo Uluslararası Ceza Mahkemelerinin kurulmaları olarak ortaya çıkmıştır.