Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Avrupa Birliği’nin Milletlerarası Özel Hukuka İlişkin Düzenlemelerinin Türk Hukukuna Etkileri*

Does European Private International Law Have Any Impact on Turkish Law?

Ceyda Süral

Avrupa Birliği’nde ilk olarak 1 Mayıs 1999’da yürürlüğe giren Amsterdam Antlaşması ile değişik Avrupa Topluluğu Antlaşması ile milletlerarası özel hukukun uyumlaştırılması çabaları düzenlenmiş; bu anlamda, Avrupa Topluluğu’na delillerin toplanması ve hukuki ve ticari davalar sonucu verilen kararların tanıma ve tenfizinde işbirliği ile üye ülkelerin kanunlar ihtilafı ve milletlerarası yetkiye ilişkin kurallarının birbirine uyumunun geliştirilmesi hususlarında tüzük ve direktif çıkarma yetkisi tanınmıştır. Lizbon Antlaşması sonrasında kabul edilen Avrupa Birliği’nin İşleyişine Dair Antlaşma’da özgürlük, güvenlik ve adalet alanı yaratılması ve bu kapsamda milletlerarası özel hukuk konusunda düzenleme yapma yetkisi Birliğin paylaşılan yetki alanları içerisinde sayılmıştır. Bu kapsamda, 2001 yılından itibaren milletlerarası özel hukuka ilişkin olarak birçok Tüzük kabul edilmiştir. Bu Tüzükler, Türk hukukunda bir uygulama alanına sahip olmamakla birlikte, yeni kanunların yapılmasında ve doktrindeki tartışmaların zenginleşmesinde sürekli olarak örnek alınmıştır. İleride Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olması halinde bunlar Türk hukukunun da bir parçası haline gelecektir. Ancak, bu düzenlemelerin Türk hukukuna tek etkisi bununla sınırlı mıdır? Tüzük hükümleri incelendiğinde Türk hukukçusunun da halihazırda dikkate alması gereken durumlar nelerdir? Çalışmamızda, aile ve borçlar hukuku alanındaki Tüzüklerin ilgili hükümleri incelenerek, bu soruların cevabı aranacaktır.

Avrupa Birliği, Milletlerarası Özel Hukuk, Kanunlar İhtilafı, Milletlerarası Yetki, Tanıma Tenfiz.

The judicial cooperation in civil matters having cross-border implications is first regulated in the Amsterdam Treaty establishing the European Community whereby the European Community is granted the competence to issue directives and regulations in order to improve and simplify the recognition and enforcement of decisions in civil and commercial cases; and to promote the compatibility of the rules applicable in the member states concerning the conflict of laws and of jurisdiction. An area of freedom, security and justice is created by the Treaty on the Functioning of the European Union, enacted by the Lisbon Treaty. Accordingly, judicial cooperation in civil matters, which encompass cooperation in private international law issues, is within the shared competence of the Union. The European Union regulations on private international law have no binding effect for Turkey; but they have been taken as a model in the enactment of new laws and also contributed to the enrichment of discussions and perceptions in the Turkish doctrine. However, is this the only impact of European private international law to Turkish law? Are there any provisions of the EU regulations that the Turkish lawyers shall take into account because they might be applicable for a Turkish party? This article will seek an answer to this question as far as certain EU regulations on family law and law of obligations are concerned.

European Union, Private International Law, Conflict of Laws, International Jurisdiction, Recognition and Enforcement.

GİRİŞ

Avrupa Birliği’nde ilk olarak 1 Mayıs 1999’da yürürlüğe giren Amsterdam Antlaşması ile değişik Avrupa Topluluğu Antlaşması ile milletlerarası özel hukukun uyumlaştırılması çabaları düzenlenmiş; bu anlamda, Avrupa Topluluğu’na delillerin toplanması ve hukuki ve ticari davalar sonucu verilen kararların tanıma ve tenfizinde işbirliği ile üye ülkelerin kanunlar ihtilafı ve milletlerarası yetkiye ilişkin kurallarının birbirine uyumunun geliştirilmesi hususlarında tüzük ve direktif çıkarma yetkisi tanınmıştır. Lizbon Antlaşması sonrasında kabul edilen Avrupa Birliği’nin İşleyişine Dair Antlaşma’da özgürlük, güvenlik ve adalet alanı yaratılması ve bu kapsamda milletlerarası özel hukuk konusunda düzenleme yapma yetkisi Birliğin paylaşılan yetki alanları içerisinde sayılmıştır.

Bu kapsamda, 2001 yılından itibaren milletlerarası özel hukuka ilişkin olarak birçok Tüzük kabul edilmiştir. Bu Tüzükler, Türk hukukunda bir uygulama alanına sahip olmamakla birlikte, yeni kanunların yapılmasında ve doktrindeki tartışmaların zenginleşmesinde sürekli olarak örnek alınmıştır. İleride Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olması halinde bunlar Türk hukukunun da bir parçası haline gelecektir. Ancak, bu düzenlemelerin Türk hukukuna tek etkisi bununla sınırlı mıdır? Tüzük hükümleri incelendiğinde Türk hukukçusunun da hâlihazırda dikkate alması gereken durumlar nelerdir? Çalışmamızda, aile ve borçlar hukuku alanlarında kanunlar ihtilafı, milletlerarası yetki ve tanıma tenfize ilişkin düzenlemeler içeren temel bazı Tüzüklerin ilgili hükümleri incelenerek, bu soruların cevabı aranacaktır. Miras hukuku kapsam dışında bırakılmıştır.

I. AVRUPA BİRLİĞİ’NİN MİLLETLERARASI ÖZEL HUKUKA İLİŞKİN DÜZENLEMELER YAPMA YETKİSİ

1993’te kabul edilen Avrupa Birliği Antlaşması’nın (Treaty on European Union) kabul edilmesinden sonra, milletlerarası özel hukuku ilgilendiren hususların uyumlulaştırılması amacıyla akdedilecek konvansiyonlar, Avrupa Topluluğu Andlaşması’nda özel hukuka ilişkin konularda hukuki işbirliğine ilişkin Kısım VI, m. K. 1 (6)-K. 3/II ile düzenlenmiştir. Bu düzenleme, Konsey’e üye devletlere konvansiyon hazırlama teklifinde bulunma yetkisini vermekteydi1.