Arama yapmak için lütfen yukarıdaki kutulardan birine aramak istediğiniz terimi girin.

Kamu Personelinin Mali Sorumluluğu Bağlamında İdarenin Rücu Yükümlülüğü: “rücu Mekanizmasının İşletilme(me)si ve Sonuçları”

Bahadır Apaydın

Türk Hukukunda kamu personelinin mali sorumluluğuna ve idarenin rücu yetkisine anayasa, yasa ve yönetmelik düzeyinde yer verilmiştir. Nispeten köklü bir müessese sayılan rücu mekanizması salt idare ve personel arasında beliren bir ilişki değildir. Hüküm ve sonuçları birlikte düşünüldüğünde rücu mekanizması idare, personel ve vatandaş arasında üç taraflı bir etkiye sahiptir. Zira kamu görevlilerinin, geniş anlamda idarenin, hukuka aykırı işlem ve eylemlerinin denetiminde rücu mekanizması hem zarar vuku bulduktan sonra zararın tazmini hem de zarar vuku bulmadan önlenmesi işlevine birlikte sahiptir. Bu nedenle adı geçen kurum üzerinde hususiyetle durmak icap eder. Uygulamaya baktığımızda hukuki, idari ve siyasi bir takım sebeplerin rücu mekanizmasının işletilmesine engel teşkil ettiği görülmektedir. Bu çalışma sonucunda elde ettiğimiz bulgular ışığında rücu mekanizmasının işletilmesinin; hukuk devleti ve demokratik devlet ilkelerinin tesisi, adliyenin iş yükünün hafiflemesi ve bireylerin hak arama özgürlüğünün sağlanması bakımından ne gibi bir işleve sahip olduğu ortaya konulacaktır.

Rücu Müessesesi, İdari Yargı, İdarenin Sorumluluğu, Kamu Personelinin Mali Sorumluluğu, Hizmet Kusuru, Görev Kusuru, Kişisel Kusur.

In Turkish Law, fiscal liability of the civil servant and rescission of the administration are regulated at a level of the constitution, code and directive. Relatively considered as a fundamental institution, the rescission procedure is not only a relation which appears between the administration and the civil servant. In consideration of both the conclusion and results, the rescission procedure has a three-way influence on the administration, the civil servant and the citizen. Due to the fact that the rescission procedure for the control of a broad sense of the administration has functions which are compensation for damages occurring as a result of the civil servant’s unlawful actions and proceedings and prevention of damage before that occurred. For this reason, it would be particularly required a stand on the mentioned subject. In a look of the practice, it can be observed that a number of reasons such as legal, administrative and political issues are an obstacle to the operation of the rescission procedure. As a result of this study, our findings would illuminate that execution of the rescission procedure has such a function in terms of subjects which are the provision of rule of law and democratic state principles, decrease the workload of the judiciary and ensuring the right to legal remedies.

Rescission Procedure, Administrative Judiciary, Liability of Administration, Fiscal Liability of The Civil Servant, Neglect of Service, Neglect of Duty, Personal Neglect.

I. GİRİŞ

Türk Hukuku, kamu personelinin mali sorumluluğu kapsamında idarenin rücu yükümlülüğünü hem anayasa hem de yasa ve yönetmelik boyutuyla düzenlemiştir. Tarihsel sürecine bakıldığında rücu müessesesi adli ve idari yargı içtihatlarıyla kurumsallaşmış ve yine bu yolla mevzuatı öncülleyen bir uygulama alanı kazanmıştır. Nispeten köklü bir uygulama olmasına rağmen bugün itibariyle rücu müessesesinden beklenen düzeyde olumlu sonuçlar alındığı söylenemez. Zira kamu görevlilerinin, geniş anlamda idarenin, hukuka aykırı işlem ve eylemlerinde belli noktalarda olağandışı bir “odaklaşma” olduğunu ve bu durumun bir hukuk devletinde asla açıklanamayacak şekilde normalleştiğini görüyoruz. Elbette ki özü itibariyle mali nitelikte bir yaptırım sayılan rücu mekanizması, bu sorunların aşılmasında tek başına yeterli bir araç değildir. Fakat rücu müessesesi, mali yaptırımların kişiler üzerinde hukuksal bilinçlenmeden çok daha etkili olduğu Türkiye gibi henüz standardize olmamış ülkelerde, muhakkak ki sorumluluk ilişkisinin kurulmasında hukuki ve bürokratik işleyişin önemli bir unsurunu teşkil eder.

Rücu müessesesinden beklenen düzeyde verim alınamaması çeşitli sebeplere bağlanabilir. Organik anlamda bazılarını formüle edersek; rücu mekanizmasının işletilmesini etkin kılacak düzenlemeleri yapmayan kanun koyucu, mevcut düzenlemeleri uygularken ihmalkâr davranan “himayeci amirlerin” karakterize ettiği bürokrasi ve nihayet kusurlu kamu personeli hakkında yetkili kurul ve amirler tarafından verilen “men-i muhakeme” kararlarını denetleyen yargı organı ilk akla gelenlerdir.

Mevzuatımızda kamu görevlilerinin mali sorumluluğu esas itibariyle ikiye ayrılmaktadır. Birincisi kamu personelinin kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizlik sonucu doğrudan idareyi zarara uğratması ve bundan dolayı idareye karşı olan kişisel mali sorumluluğudur (DMK md. 12). İkincisi ise kamu personelinin kamu hukukuna tabi görevlerini yerine getirirken hizmetten ayrılamayan kişisel kusuru ile kişilere verdiği zararlardan doğan mali sorumluluğudur (DMK md. 13). İki sorumluluk tipinin birbirinden ayrılmasında “zarar doğuran fiilin kime yöneldiği”, “zararın tahsili usulü” ve “kusur” gibi ölçütler kullanılmaktadır. Bu çalışmanın çerçevesini kamu personelinin kişilere verdiği zararlardan doğan mali sorumluluğu ve idarenin sorumlu görevliye karşı rücu mekanizmasını işletmesi hususları oluşturmaktadır. Dolayısıyla DMK md. 12’deki sorumluluk haline ancak kavramsal tartışmanın gerektirdiği ölçüde girilecektir. Diğer yandan fiilleri ile idareyi ilgililere tazminat ödemek zorunda bırakan 3. kişilere karşı idarenin sahip olduğu rücu hakkına burada yer vermeyeceğiz. Çalışmada konunun mevzuat yönünden ele alınmasını takiben rücu ilişkisini doğuran kusurluluk meselesine değinilecektir. Daha sonra ise rücu prosedürü ve rücu mekanizmasının işletilememe nedenleri sorgulanacak ve nihayet sonuçları üzerinde durulacaktır.